| |

Kemal Kılıçdaroğlu’nun engelliler ve ailelerine ilişkin söyledikleri ne kadar kapsayıcı?

Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, 6 Mayıs 2023 tarihinde “Engelliler ve Aileleri” başlıklı bir video yayınladı. Bu videoda dokuz maddede engellilere ilişkin yapacaklarından bahsetti. Açık konuşacak olursak; videonun hızlı hazırlandığını ve Kılıçdaroğlu’nun danışmanlarının sosyal medya gönderilerine de dikkat ederek daha popülist söylemleri öne çıkardığını düşünüyorum. Halbuki İttifakın mutabakat metninde engelliliğe ilişkin detaylı bir içerik mevcut. Oradan yola çıkılarak çok daha nitelikli bir video oluşturulabilirdi. Şu anki durumu siyasetin bir cilvesi olarak değerlendirenler çıkacaktır. Ben siyasetçilerin eylem ve söylemlerini bir aktivist bakış açısıyla inceliyorum. Bu yazıda, söz konusu videoda olumlu bulduğum ve eleştirdiğim maddelere yer vereceğim.

Videonun giriş kısmında engelliliğe ilişkin istatistiklerin yetersizliğinden bahseden Kılıçdaroğlu, Güncel bir veri tabanı oluşturulmadan hak temelli kamu hizmetinin başlayamayacağını vurguladı. Sayfamı takip eden dostlarımın hatırlayacağı üzere “Millet İttifakı’nın engellilik alanındaki talepleri beklentileri karşılıyor mu?”

başlıklı bir yazı yazmıştım. Bu yazıda İttifak’ın “Engellilerle ilgili veri tabanı oluşturacak, düzenli olarak güncelleyecek ve kamuoyuyla paylaşacağız” ifadesinden hareketle ayrıştırılmış verinin şart olduğunu düşündüğümü detaylı olarak ifade etmiştim. Dolayısıyla aynı vurgunun Kılıçdaroğlu’nun videosunda hak temellilik ifadesiyle birlikte yer alması tutarlılık bakımından önemlidir.

Videonun 3. maddesinde ortez ve protezlerin SGK kapsamında destekleneceği, 4. maddesinde ise akülü ve manuel tekerlekli sandalyelerin tamiri için atölyeler oluşturulacağı ifade edilmiş. Görme engellilerin kullandığı beyaz bastonun da SGK kapsamında piyasa fiyatlarında desteklenmesi gerektiği uzun zamandır ifade edilse de, ne videoya ne de mutabakat metnine girecek kadar lobi yapamamışız demektir. Yine videonun 6. maddesinde down sendromlulara özel bir vurgu yapıldığı dikkati çekiyor. Kısa bir videoda her engel grubunun sorunlarına değinilmesi mümkün değilse de, belli engel gruplarına odaklanılmasını doğru bulmadığımı söylemeliyim. Ben böyle bir videoda her engel grubunu ilgilendiren kapsayıcı politikalar duymayı  beklerim.

Videonun 5. maddesinde Kılıçdaroğlu şunları söylüyor: “Dijital dönüşümü ve uzaktan çalışma imkanlarını dikkate alarak kamu ve özel sektörde engelliler için ayrılan kotaları dolduracağız. Kamuda 12 bin engellinin atamasını yapacağız”. Benim engelli istihdamıyla ilgili görüşlerim gayet net. “Şu kadar engelli atansın” şeklinde popülist söylemlere daima karşı çıkmışımdır ve bu yüzden de  zaman zaman eleştirilmişimdir. Fakat hala aynı noktadayım. Son dönemde Twitter’da “12 bin engelli ataması yapılsın” diye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Derya Yanık’ın etiketlendiği Tweet kampanyalarına rastlıyorum. Bu arkadaşlarımız benzer bir kampanya çalışmasını Kılıçdaroğlu’na da uygulamış ve belli ki başarılı olmuşlar. Ben 12 bin engelli personel atanmasına karşı değilim. Fakat sonra ne olacak? 12 bin engelli atanınca istihdam sorunları çözülecek mi? Yeni kotalara ihtiyaç yok mu? Özel sektörde engellilerin çalışma koşullarını konuşmayacak mıyız? İşe yerleştirilen engellilerin yaşadığı mobbingden, erişilebilir olmayan işyeri şartlarından bahsetmeyecek miyiz? Uzaktan çalışma şartları ile istihdamı ilişkilendirirken kullanacağımız argümanları daha da netleştirmemiz gerekmiyor mu? Yıllardır “engelli öğretmen adaylarının tamamı atansın” diye kampanya yapıldı. Sonuçta dedikleri oldu ve başvuran herkes öğretmen olarak atandı. “Bu yöntem suiistimale açıktır” dediğimde engelli öğretmen atamasına karşı olduğum söylendi. Hatta EGED olarak Bakanlığın ve iktidarın şakşakçılığını yapmakla itham edildik. Şimdi bazı arkadaşlar şaibeli atamalardan söz etmeye başladılar. Bu iddialar gerçek midir değil midir, elimde veri olmadığı için net bir şey söyleyemiyorum. Ancak eğer başvuran her engelli öğretmen olarak atanmaya devam ederse, bu tür suiistimallerin gerçekleşme ihtimali her zaman olacaktır. Konuya dönecek olursak, Kılıçdaroğlu’nun ve ekibinin daha özenli istihdam politikaları üzerinde durmasının gerekli olduğu kanısındayım. Bu noktada sivil toplum kuruluşları da özeleştiri yapmalı ve savundukları istihdam politikalarını gözden geçirmelidir.

Videonun 8. maddesinde engellilerin eğitimine değinilmiş. Bu maddede yer alan tespit ve çözüm önerilerini geliştirilmeye açık bulmakla birlikte destekliyorum.

Videonun son maddesinde engelliliğe yönelik ayrımcılığı sona erdirmek için yeni hukuki düzenlemeler yapılacağı dile getirilmiş. Bunun için ilk önce Türk Ceza Kanunu’nda yer alan ayrımcılık – nefret saiki ilişkisi yeniden ele alınmalıdır. Mevcut halde bir tutum veya davranışın ayrımcılık olarak nitelenebilmesi için oldukça soyut olan nefret saikini kanıtlamamız gerekiyor. Dolayısıyla pratikte hukuki kazanım elde etmek kolay olmuyor. İttifakın mutabakat metnini değerlendirdiğim ve yukarıda bağlantısını verdiğim yazıda engelli ayrımcılığına ayrıntılı olarak yer verdim.

Videoda erişilebilirlik ifadesinin hiçbir şekilde telaffuz edilmemesi en büyük eleştirimdir. Oysaki erişilebilirlik, engellilerin karşılaştığı en temel sorunlardan biridir ve kesinlikle dört dakikalık bir videoda yer verilmeyi gerektirecek kadar önemlidir. Erişilebilirlik, bilgiye erişimi kapsayacak şekilde politika olarak güncellenmeli ve her platformda güçlü biçimde dile getirilmelidir.

Son söz: Kılıçdaroğlu’nun engellilere ilişkin söylemlerini yeniden gözden geçirmesi ve politikalarını kapsayıcı hale getirmesi gerekiyor. Ayrıca bu açıklamaların engelliler haftasına dört gün kala değil, daha erken ifade edilmesi iyi olurdu.

Paylaş: