Engellilerin gündemi (37. bölüm)
Engellilerin Gündemi programının 37. bölümünde, 10-24 Ocak 2025 tarihleri arasında engellilik alanında yaşanan gelişmeler değerlendirildi.
Yeni ÖTV muafiyeti düzenlemesi netleşti
Yeni ÖTV muafiyeti düzenlemesi, engelli bireylerin araç alımında önemli değişiklikler getirdi. Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan tebliğle resmiyet kazanan düzenleme, engelli bireylerin araçlarını ÖTV muafiyetiyle satın alma süresini 5 yıldan 10 yıla çıkardı. Buna göre, engelli bireyler mevcut araçlarını 5 yıl sonra satabilecek ancak ÖTV muafiyetiyle yeni bir araç alabilmek için 10 yıl beklemek zorunda kalacaklar. Örneğin, 2022 yılında bir araç alan bir kişi, 2027’de aracını satabilir ancak yeni bir araç alabilmesi için 2032’yi beklemesi gerekecek.
Düzenleme geriye dönük olarak da uygulanacak. Buna göre yasa çıkmadan önce araç alan bireyler de aynı kurallara tabi olacak. Bu durum, düzenlemenin kapsamının geniş tutulduğunu ggösteriyor. Ayrıca, CHP’nin düzenlemeyi Anayasa Mahkemesi’ne taşıyacağı da belirtildi.
ÖTV muafiyeti ile alınan engelli araçlarındaki kullanım sınırlaması Danıştay’a götürüldü
Görme Engelli Evrensel Hukukçular Derneği ile Sağlık Hizmetleri Sendikası, engelli bireylerin ÖTV muafiyeti ile araç kullanımı konusunda getirilen sınırlamaları hedef alan bir düzenlemenin iptali için Danıştay’da dava açtı. Bu dava, engelli bireylerin araçlarını başkalarının kullanabilmesine ilişkin yönetmelik değişikliğini kapsıyor. Dava konusu düzenleme, engelli bireylerin araçlarını yalnızca iki kişinin kullanabilmesini öngörüyor. Bu iki kişi akraba olabileceği gibi, bir iş akdiyle istihdam edilen bir kişi de olabilir. Ancak her iki kişinin de aynı şehirde yaşama zorunluluğu bulunuyor. Bu kısıtlama, özellikle görme engelli bireylerin bağımsız hareketlerini desteklemek için ihtiyaç duydukları araç kullanımında önemli bir sorun yaratıyor. Görme Engelli Evrensel Hukukçular Derneği ve Sağlık Hizmetleri Sendikası, bu düzenlemenin engelli bireylerin erişilebilirlik ve bağımsızlık haklarını kısıtladığını belirterek düzenlemenin iptali talebiyle Danıştay’a başvurdu. Yapılan başvuru, engelli bireylerin haklarına yönelik anayasal eşitlik ilkesine aykırılık gerekçesiyle desteklendi. Dava açıldıktan sonra, dernek ve sendika tarafından Danıştay önünde bir basın açıklaması yapıldı. Bu açıklamada, söz konusu düzenlemenin engelli bireylerin ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak olduğu ve erişilebilirlik açısından ciddi kısıtlamalar içerdiği vurgulandı. Ayrıca, bu düzenlemeyle ilgili hukuki süreçlerin yalnızca Danıştay düzeyinde sınırlı kalmayabileceği belirtildi. Görme Engelli Evrensel Hukukçular Derneği, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan tebliğe karşı da hukuki bir süreç başlatmayı değerlendirdiklerini ifade etti. Bununla birlikte, Ana Muhalefet Partisi Cumhuriyet Halk Partisi’nin bu düzenlemeyi Anayasa Mahkemesi’ne taşıyabileceği yönündeki bilgiler de paylaşıldı.
Görme engelli ve işitme engelli bireyler için ÖTV’siz telefon düzenlemesi TBMM’de
CHP Milletvekili Özgür Erdem İncesu tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulan yasa teklifi, görme ve işitme engelli bireylerin 5 yılda bir ÖTV’siz telefon alabilmesini öngörüyor. Bu düzenlemenin temel amacı, engelli bireylerin hayatını kolaylaştıran teknolojilere daha erişilebilir bir şekilde ulaşmalarını sağlamak. Teklifin gerekçeleri arasında, telefonların engelli bireyler için yalnızca bir iletişim aracı olmanın ötesinde bir bağımsızlık ve erişilebilirlik aracı olması vurgulanıyor. Görme engelli bireyler için telefonlar, kitap okumak, yapay zekâ uygulamalarıyla görsel betimleme almak, navigasyon kullanmak, toplu taşımada durağı öğrenmek gibi günlük hayatı kolaylaştıran pek çok işlevi yerine getirebiliyor. Örneğin, pek çok şehirde toplu taşımada sesli anons sistemleri çalışmadığı için otobüslerde hangi durakta olunduğu telefon uygulamaları aracılığıyla öğrenilebiliyor. Bunun yanı sıra, görüntülü konuşma özelliği, işitme engelli bireyler açısından önemli bir iletişim aracı. Teklifte, en az %40 görme veya işitme kaybına sahip bireylerin bu haktan yararlanabileceği belirtiliyor. ÖTV’nin telefon fiyatlarındaki etkisi oldukça büyük. %25 ile %50 arasında değişebilen bu verginin kaldırılması, engelli bireylerin telefonlara erişimini önemli ölçüde kolaylaştıracak. Ancak, yasa teklifinin muhalefet partisi milletvekili tarafından sunulmuş olması, kabul edilme ihtimalini düşük kılıyor. Sunulan teklifin yasalaşması durumunda, engelli bireylerin temel ihtiyaçlarını karşılamada önemli bir adım atılmış olacak. Bu noktada, düzenlemenin hak temelli bir anlayışla ele alınması ve kamuoyunda farkındalık yaratılması gerektiği belirtiliyor. ÖTV’siz telefon düzenlemesi, engelli bireylerin bağımsızlıklarını desteklemek ve teknolojik araçlara daha kolay erişimlerini sağlamak adına önemli bir erişilebilirlik politikası olarak değerlendiriliyor. Ancak teklifin yasalaşması için güçlü bir kamuoyu desteği ve lobicilik faaliyetlerinin gerekli olduğu da ifade ediliyor.
2025 EKPSS tercih süreci başladı
2025 yılı EKPSS tercih süreci, engelli bireyler için kamu kurumlarında istihdam sağlanması amacıyla düzenlenen önemli bir süreç olarak dikkat çekiyor. Bu yılın tercih süreci 16 Ocak’ta başladı. Tercihler 27 Ocak saat 23:59’da sona erecek şekilde planlandı. Süreçte toplamda 1.830 kadro açıldı. Ancak bu kadro sayısı, sivil toplum kuruluşları ve engelli bireyler tarafından yetersiz bulundu ve eleştirildi.
Programda geçmiş yıllardaki süreçlerle ilgili yapılan yorumlar ve tahminler de gündeme getirildi. Emre Taşgın, uzun yıllar sivil toplum örgütlerinde çalıştığını ve devlet kademelerinde birçok kişiyle görüşmeler yaptığını belirterek, EKPSS sürecinde ortaya çıkabilecek durumları tahmin etme noktasında tecrübeli olduğunu dile getirdi. Bu kapsamda, daha önce yapılan tahminlerin büyük ölçüde gerçekleştiği vurgulandı. Sürecin sonunda adayların tercihlerini dikkatli bir şekilde tamamlamaları gerektiği hatırlatıldı. EKPSS 2025 tercih süreci, engelli bireyler için kamu kurumlarında istihdam fırsatlarını artırma potansiyeline sahip bir süreç. Ancak, açılan kadro sayısının azlığı, sürecin en çok eleştirilen yönlerinden biri oldu. Adayların tercihlerini tamamlamadan önce detaylı bir şekilde bilgilendirilmesi ve bilinçli tercihler yapmasının önemi, program boyunca vurgulandı.
ÖSYM’nin engelli adaylara yönelik sağlık raporu düzenlemesi
ÖSYM, engelli adayların sınav başvuru süreçlerini kolaylaştırmak amacıyla sağlık raporu düzenlemesi yaptı. Bu yeni düzenlemeyle, engelli bireylerin her sınav başvurusunda engelli sağlık raporu sunma zorunluluğu ortadan kaldırıldı. Bu değişiklik 4 Şubat 2025 tarihinden itibaren yürürlüğe girecek. Daha önceki uygulamada, engelli adaylar her sınav başvurusunda sağlık raporu sunmak zorundaydı ve bu durum, engelli bireyler için büyük bir yük oluşturuyordu. Yeni düzenleme sayesinde, 2019 sonrası alınmış sağlık raporları dijital ortamda saklandığı için bu raporlara doğrudan erişim sağlanabilecek. Böylece, engelli bireylerin raporlarını her başvuruda tekrar ibraz etmelerine gerek kalmayacak. Ancak, 2019 öncesinde alınmış sağlık raporları dijital ortamda bulunmuyor. Bu durumdaki bireyler, raporlarını aldıkları hastaneye başvurarak dijital ortama aktarılmasını talep edebilecek. Engelli bireyler, dijital ortama aktarım sırasında herhangi bir sorun yaşadıklarında ÖSYM’ye ulaşarak destek almayı deneyebilirler. Bu düzenleme engelli adayların sınav süreçlerini daha erişilebilir ve pratik hale getirmeyi amaçlıyor. Sağlık raporu ibraz etme zorunluluğunun kaldırılması, hem adayların yükünü hafifletmekte hem de ÖSYM’nin bürokratik işlemleri azaltmasına katkı sağlamakta. Bu düzenleme, engelli bireylerin sınav başvuru süreçlerindeki erişilebilirlik sorunlarını önemli ölçüde azaltmayı hedefleyen bir adım olarak değerlendirildi. Ancak, 2019 öncesi raporların dijitalleştirilmesi sürecinde bireylerin aktif olarak çaba göstermesi gerektiği hatırlatıldı.
Görme engelli Oğuzhan Gürel’in karavanda yaşam deneyimi
Programda görme engelli özel eğitim öğretmeni Oğuzhan Gürel’in karavan yaşamı deneyimine geniş yer verildi. İstanbul’da Türkan Sabancı Görme Engelliler İlköğretim Okulu’nda görev yapan Oğuzhan Gürel, hem mesleki hem de kişisel yaşamında çok yönlülüğüyle dikkat çeken bir kişi. Programda, karavan yaşamına dair deneyimlerinin yanı sıra bağımsız hareket, beyaz baston kullanımı ve engelli bireylerin bu yaşam biçimindeki avantajları ve zorlukları üzerinde duruldu.
Oğuzhan Gürel, karavan yaşamına geçme kararını cesur bir adım olarak nitelendiriyor. Daha önce yaz tatillerini çadırlarda ve bungalovlarda geçirdiği için küçük ve kısıtlı alanlara alışkın olduğunu belirten Gürel, karavan yaşamına geçerken en büyük güven kaynağının kendisi olduğunu fark ettiğini dile getiriyor. Başlangıçta karavanın dört duvarının sağladığı güvenlik eksikliğini hissetmiş, ancak bu durumu zamanla aşmış. Oğuzhan, karavan yaşamında bağımsız hareket etmenin ve beyaz baston kullanmanın önemini vurguluyor.
Karavan yaşamının kısıtlı alanları etkili kullanmayı gerektirdiğini ifade eden Oğuzhan, tuvalet temizliği ve karavanın güvenliği gibi konuların da ayrı bir dikkat istediğini belirtti. Ayrıca açık alanlarda karavan yaşamını sürdüren bireylerin çevreye duyarlı olmaları gerektiğini vurguladı.
Oğuzhan Gürel, yalnızca karavan yaşamıyla değil, aynı zamanda sosyal ve kültürel aktiviteleriyle de dikkat çekiyor. Müzik alanında kendisini geliştirmiş olan Oğuzhan, çok sesli koro ve Türk Sanat Müziği korolarında aktif olarak yer alıyor. Ayrıca, tandem bisiklet ve kürek sporları gibi çeşitli fiziksel aktivitelerle ilgileniyor. Bu yönleriyle Oğuzhan, görme engelli bireylere rol model olabilecek bir yaşam tarzı sunuyor.
Gazze’de Engellilik ve Save the Children Raporu
2024 yılında Gazze’de yaşanan çatışmalar ve İsrail’in patlayıcı silah kullanımı, çocuklar üzerinde kalıcı etkiler bırakarak ciddi engellilik durumlarına yol açtı. Save the Children tarafından yayımlanan bir rapor, bu insanlık trajedisinin boyutlarını ortaya koydu. Raporda, İsrail’in Gazze’de patlayıcı silahlar kullanmasının her gün 15 çocuğu engelli hale getirdiği belirtildi. Bu engellilik durumları arasında uzuv kaybı, görme ve işitme kaybı gibi kalıcı hasarlar bulunuyor.
Save the Children raporuna göre, 2024 yılında Gazze’de her ay ortalama 475 çocuk ciddi şekilde yaralandı. Bu yaralanmalar çoğu zaman kalıcı engellilikle sonuçlandı. Yılın ilk 11 ayında ise toplamda 5.230 çocuk önemli rehabilitasyon desteği gerektiren yaralanmalar yaşadı. Ancak, bu çocukların ihtiyaç duyduğu rehabilitasyon hizmetlerine erişimi ciddi şekilde sınırlı. İsrail’in Gazze üzerindeki ablukası nedeniyle bölgede sağlık hizmetlerinin yeterince yürütülememesi bu durumu daha da kötüleştirdi. Abluka altındaki bölgede sağlık merkezlerinin de zaman zaman saldırıya uğraması, zaten yetersiz olan hizmetlerin sürdürülebilirliğini tehlikeye attı.
Programda savaşın engellilik üzerindeki etkileri de ele alındı. Savaşın engelliliğin en önemli sebeplerinden biri olduğu vurgulandı. Savaşlar, yalnızca mevcut engellilik durumlarını artırmakla kalmayıp, aynı zamanda yeni engellilik durumlarının ortaya çıkmasına da neden oluyor. Çocuklar üzerinde meydana gelen bu travmalar ve fiziksel kayıplar, gelecekte Gazze’deki engelli nüfus oranının artmasına yol açacak.
Gazze’deki duruma ilişkin güvenilir veri elde edilmesinin zorluğu da programda vurgulandı. Suriye gibi diğer çatışma bölgelerine kıyasla, Gazze’den gelen verilerin sınırlı olduğu belirtildi. Bu veri eksikliği, uluslararası kamuoyunun durumu anlamasını ve etkili politikalar geliştirilmesini zorlaştırıyor. Save the Children, Gazze’deki çocukların acil rehabilitasyon ihtiyaçlarının karşılanması gerektiğini ifade etti ve uluslararası toplumu bu konuda sorumluluk almaya çağırdı. Sağlık hizmetlerinin yetersizliği ve uluslararası toplumun etkisizliği, çocukların yaşadığı mağduriyeti daha da derinleştiriyor.
Programda, savaş karşıtı bir duruş sergilenerek savaşların engellilik oranlarını artırdığı ve yeni engellilik durumlarının oluşmasına zemin hazırladığı belirtildi. Engelli haklarının korunmasının yanı sıra, savaşların engellilik üzerindeki etkilerine karşı da mücadele edilmesi gerektiği vurgulandı. Savaşların yalnızca silah tüccarlarına ve bazı iktidar gruplarına fayda sağladığı, ancak toplumlar üzerinde geri dönüşü olmayan zararlar yarattığı ifade edildi.