|

Engellilerin Gündemi (3. bölüm)

 

Engellilerin Gündemi’nin yeni bölümünde; engelli TAG sürücüsüne zorla çektirilen özür videosundan, 6 Şubat depremlerinden etkilenen Malatya’da şehrin yeniden inşa sürecindeki erişilebilirlik taleplerinden, Hakkari Valisi’nin bedensel engelli vatandaşın talebini yerine getirmesinin medyada yer alış biçiminden ve Uluslararası Engelsiz Bilişim Kongresi’nden bahsediyoruz.

Bu sayfada videoyu izleyebilir ve yazılı dökümüne ulaşabilirsiniz.

 

Yazılı döküm

Merhabalar değerli izleyicilerimiz,

 

Hepiniz Engellilerin gündemi’ne hoş geldiniz. Bugün üçüncüsünü gerçekleştiriyoruz Engellilerin gündemi yayınının. Yine gündemimiz yoğun. Farklı başlıklar konuşacağız. Engellilik alanında basında, sivil toplum alanında neler yaşandıysa, onları burada kendi bakış açımızla değerlendireceğiz. Sizler de yorumlarınızla katılabilirsiniz programa elbette. Bu videoyu beğenerek, kanala abone olarak ve yorumlayarak destek olabilirsiniz. Bu defa yayının başında da söylemiş olalım. Gündemimiz yoğun demiştik, isterseniz başlayalım.

 

Engelli TAG sürücüsüne zorla özür dilettiler

Geride bıraktığımız iki haftada en çok konuşulan konulardan bir tanesi TAG. istanbul’da Martı’nın bir hizmetiymiş bu. İşin doğrusu ben böyle bir hizmeti olduğunu bilmiyordum Istanbul’da yaşamadığım için ama varmış. Martı’yı skuterlarla biliyorduk ama TAG hizmeti de bulunmaktaymış. Ne bu? Ben bir şoförüm, Ankara’dan örnek vermek isterim. Keçiören’de yaşıyorum, Sincan’a gideceğim. Aşağı yukarı 30 km. Uygulamaya diyorum ki ben sincan’a gideceğim. Gelmek isteyen varsa gelsin, yol parasını birlikte paylaşalım. Uygulamanın mantığı buymuş ve gelenlerle beraber o yolculuğu sürdürüyoruz. Sistem böyle çalışıyor. Bunu taksi şoförlüğüne dönüştürmeye başlamışlar. Uber gibi yapmaya başlamışlar diye algılıyorum söylenenlere göre. Bu iş tabii ki taksi şoförlerini rahatsız ediyor. Taksi şoförleri istanbul’da büyük bir problem yaşatıyor insanlara. Bunu biliyoruz. Hatta istanbul – Ankara kıyaslaması yapıyorlar. Ankara’yı da biraz fazla abartıyorlar, iyi olduğu konusunda evet, İstanbul kadar problem yok ama Ankara’da da bazı problemlerimiz var. O yüzden Ankara taksicilerini de şımartacaklar diye endişe ediyorum. Geçmiş yıllarda İstanbul’da Uber için bayağı bir yoğun baskı oluşturdular. Sitede varan eylemlerde bulundular ve Uber çıktı. Aynı şeyin Martı’ya yapıldığı gözleniyor. Burada bir taksi şoförü bilerek bir Tak sürücüsü çağırıyor. Gelen kişide engelli çıkıyor. Engelli olmasa ne olacaktı? Döveceklerdi. Engelli TAG sürücüsüne ne yapıyorlar, isterseniz beraber izleyelim:

Taksi şoförü: Evet arkadaşlar, şimdi bu kardeşimiz engelli. İki ayağı yok. Tekerlekli sandalyeyi de gösterdim ben size. Bu arkadaşı bu seferlik bırakıyoruz. Arkadaşın da söyleyecek bir iki sözü var. Buyur kardeşim söyle.

Engelli şoför: Ben cümleten tüm taksici arkadaşlardan haklarını helal etmesini istiyorum. Ben bugün böyle bir hata yaptım. Bir daha da yapmayacağım. Yani bu benim için son oldu. Yani söz. Yani siz de hakkınızı helal edin.

Taksi şoförü: yapmayacağına şeref namus sözü veriyor musun?

Engelli şoför: Şeref namus sözü veriyorum.

Martı CEO’su: Bizi Uber gibi korkutarak bu memleketten gönderemezsiniz. Videodaki kardeşim, korkma, endişe etme. hak var, adalet var. Istanbul senin arkanda. 59.000 TAG sürücüsü senin arkanda. Ben de bu işin sonuna kadar senin arkandayım.

Evet, bu konuşan da martının CEO’su. Böyle bir şey nasıl olabiliyor? Bu adama bir şey yapıldı mı? Zannetmiyorum. Pervasızca çok rahat bir şekilde videoyu paylaştı sosyal medyada. Bu seferlik bırakıyoruz engelli olduğu için. Engelli olmasaydıdayak yiyecekti zaten. bu iki kere iki dört. Engelli olduğu için acıdık. Sadece özür dilemesini sağlayan bir video çekmekle vicdanımızı da gösteriyoruz. Değil mi? Vicdan yapıyorlar, yani iyi insanlar bunlar. Engelliyi dövmediler en azından. Yani arkadaşlar böyle bir şey nasıl olabiliyor ve böyle bir şey cezasız kalabiliyor mu? Birincisi bu resmen ve kabadayılık. Buna nasıl izin veriliyor? Diğer yanıyla engellilik tabii ki burada kullanılmış. Bakın tekerlekli sandalyesi de burada diyerek ne yapmışlar? Engelli sürücü ile video çekmişler. Vicdan yapmışlar. yani duygusallığa bağlamışlar. Engelli kardeşimiz lafını da kullanmışlar bir güzel. Bu tabii ki medyaya engelli TAG sürücüsüne yapılan eziyet falan filan diye yansıdı. Arkadaşlar bunun engellilikle veya engelli olmamakla alakası yok. Bu bir kabadayılıktır. Bu bir şehir eşkiyalığıdır. Bunu engellilikle bağdaştırmak konuyu detaylı görmemek anlamına gelir. Bu kişinin tek avantajı engelli olduğu için dayak yememek olmuş. Bu kişi engelli olmasaydı bir temiz dayak yiyecekti ve öyle videosu çekilecekti belki.

Bu konuyla ilgili Fatih Altaylı’nın bir yorumu var. Fatih Altaylı, Mayıs ayında Habertürk televizyonundan ayrıldı. Devamında youtube kanalına girdi. Öyle bir hızlı girdi ki artık her yerde karşımıza çıkıyor. Kaliteli videoları da var. Özellikle Teke tek bilim videolarını gerçekten ilgiyle izliyorum. Fatih Altaylı bu konuda şöyle düşünüyor. Iktidar tarafından kollanıyor. Torpilli ve mevcut belediye tarafından da ses çıkarılmayan bir konuma sahip. TAG ise tam bir palavra. Bunlar bildiğiniz taksi şoförlüğü yapıyorlar. Uber gibi şoförlük yapıyorlar. Öyle bir yerden bir yere beraber yolculuk yapalım şeklinde düzen kurulmuş ise de, sistem böyle işlemiyor uygulamada diye bir ifadesi var. Videosu çekilen engelli şoförle ilgili de şöyle bir ifadede bulunuyor:

F.A: Özürlü taksici… abi özürlü dediğin zaman tamam Allah yardımcısı olsun, bütün engellilerinşuyun bunun. Ama böyle olmaz ki o işler. sen kanunsuz bir iş yap. Özürlü banka soyguncusu diyebilir misin mesela? öyle şimdi? Belediye iş versin. Martı’nın sahibi kimse o iş versin yanında.

Evet, yani şimdi bunu birkaç farklı açıdan ele almaya çalışacağım izninizle. Seçim döneminde Sinan Oğan Habertürk’e konuk olmuştu, Fatih Altaylı’ya. Orada engelli Cumhurbaşkanı Yardımcısı atayacağını söylemişti. Ben de konuyla ilgili bir yazı yazmıştım ve o yazıda “Fatih Altaylı’nın programında engellilik acaba kaç kere gündeme gelmiştir” Diye sormuştum. Ama çok fazla gündeme gelmediği anlaşılıyor. Çünkü Fatih Altaylı’nın programında farklı konular işleniyor. Hem televizyon programlarında böyle oluyordu, hem şimdi YouTube kanalında böyle. Fatih Altaylı’nın engellilikle ilgili söylemleri sizce de rahatsız edici değil mi ya? İşte özürlü, yani işte Allah yardım etsin şuyun buyun, falan filan. Böyle başlamak konuya rahatsız edicidir. Sayın Altaylı; böyle başlamak doğru değil. Şu söylediğinize katılıyorum: Bunun engellisi yok. Suçsa suç. Yani siz bu meseleyi suç olarak gördüğünüz için söylüyorum. Yani engelli bir banka soyguncusu var ise biz bunu kabul edecek miyiz? Hayır etmeyeceğiz. Bakın bu bizim savunduğumuz bir şey. Bazen engelliler iyilik meleği olarak lanse ediliyor. Hayır efendim! Arkadaşlar engellinin de iyisi vardır, kötüsü vardır. Banka soyguncusu vardır, hırsızı vardır, olabilir. hepsi mümkün. Veya iyisi vardır. Bu bakış açısıyla Fatih Altaylı’nın yaklaştığı yer doğru. Engellinin de yaptığı suç, engelli olmayanın da yaptığı suç. TAG kullanmak yasa dışı korsan taksiciliktir diye bir bakış açısı var. Böyle baktığın zaman Fatih Altaylı’nın yaklaşımını doğru buluyoruz ve kendi bakış açımıza da paralel görüyoruz. Ama söylemlerde bir rahatsız edicilik var. “Belediye iş versin” falan, böyle dememek gerektiğini düşünüyorum. Bu şekilde yaklaşmamak gerektiğini düşünüyorum. Bakış açınızın doğru, fakat söylemeninizin son derece yanlış olduğunu düşünüyorum. Sayın Altaylı; şimdi sizin YouTube kanalınız var, çok daha özgür hareket ediyorsunuz, çok daha açık konuşuyorsunuz televizyon programına göre. Gelin, sizinle bir gün bir cumartesi sohbeti olabilir, sizin öyle yayınlarınız var. Cumartesi sohbetinde sizinle engelliliği konuşalım. Türkiye’de engellilik hareketini konuşalım. Engellerin karşılaştığı sorunları konuşalım. Çözümler ne olabilir? Bunları değerlendirelim. Hak temellilik ve engellilik nasıl ilişkilendirilebilir, bunları izleyicilerle paylaşalım. Ben size bilmiyorum bu çağrım ulaşır mı Ama, böyle bir teklif getiriyorum. Isterseniz bakın, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü. O zaman yapalım. 15 ekim Beyaz Baston günü görme engelliler için. O gün yapalım. Veya engellilikle bağdaştırılmayan bir günde yapalım. Yapalım bunu. Ben sizinle Türkiye’de engellilerin karşılaştığı sorunları, çözümleri ve hak temelliliği konuşabilecek niteliğe haiz olduğumu düşünüyorum. Gelin böyle bir program yapalım. Bir gün de konuyu engellilik bakımından ele alın ve arşivlik bir kayıt oluşturalım. Olmaz mı? Umarım bu video size ulaşır. Siz de  değerlendirirsiniz.

Bu konuyla ilgili son olarak söyleyebileceğim şu: Ortada bir suç varsa bunun engellisi engelsizi olmaz. Eğer yapılan yasa dışı bir şeyse engelli kişi de yapmamalıdır, engelsiz kişi de yapmamalıdır. Bu konuda Fatih Altaylı’yla aynı düşünüyoruz. Diğer yandan engelliliğin burada allenen kullanılışı var. Mesela bakın biz bu konuda bir dava açsak ayrımcılık olarak bile nitelendirilmez. Nefret saiki var çünkü. Bu şoförün nefret ettiğini somut olarak gösterir biçimde davranması gerekir ki ceza alabilsin. Ama burada acımış zaten. Engelli olmasa dövecekmiş. Acıdıklarını da net biçimde sergiliyor videoda. Bunu rahatlıkla yapabiliyor. Çünkü bir şey olmayacak ona. Engelli şoför de artık yapacağı bir şey yok. Yani yapmasa engelli haliyle dayak yiyecek. Onu tırnak içinde söyleyelim. özür diliyor, o da öyle bir şey yapıyor yani. Bu nereden bakarsanız bakın yanlış. Sosyal medyada, basında algılanış biçimi de ters. Yani “engelliye yapılır mı böyle bir şey?” Moduyla yaklaşılmış. Herkes taksi şoförünü buradan eleştirmiş. Halbuki eleştirilecek olan şey, kabadayıca bir şekilde bu işin yapılabiliyor olması. Bakın ben burada Martı’yı savunmuyorum, TAG’ı da savunmuyorum. İşin doğrusu bilmiyordum da. Hatta sosyal medyada da gördüm, “Ben bu olay çıkana kadar TAG diye bir hizmet olduğunu bilmiyordum Istanbul’da.” diyen insanlar var. Reklamın iyisi kötüsü olmaz. Bunlar da öğrendiler. Doğrudur, değildir, sistem kurgulandığı gibi uygulanmıyordur, Bu yanlıştır. Bu cezalandırılacaksa da cezalandırılsın. Ama bunu cezalandıracak kişiler taksi şoförleri değil adalet mekanizmasıdır diye düşünüyorum.

engelli TAG sürücüsünün zorla özür dilediği video

Fatih Altaylı’nın yorumu

Engelli bir Cumhurbaşkanı Yardımcısı olmasını ister miyiz?

 

Malatya’da erişilebilirlik talebi

Yeni bir haberimiz var. Malatya’da erişilebilirlik talebi diye bir başlık koyduk buna. Biliyorsunuz 6 Şubat depremlerinden en fazla etkilenen şehirlerden bir tanesi de Malatya’ydı. Malatya’da Ali Haydar Koyun diye bir sivil toplum aktivisti  diyebileceğimiz bir kişi var. Uzun yıllar boyunca sivil toplumda dernek Başkanlığı yapmış bir kişi. Habere baktığımızda şöyle diyor, “Malatya Büyükşehir Belediyesi Engelliler ve Yaşlılar Şube Müdürlüğü’nde erişilebilirlik konularında çalışma yapan bedensel engelli Ali Haydar koyun, 6 Şubat depremlerinden etkilenen Malatya’nın yeniden inşa sürecinde engellilerin erişilebilirlik konusunun göz önünde bulundurulmasının önemli olduğunu belirtti.”

Depremden sonra haberler.com’da yazı yazmaya başladım. Oradaki köşe yazılarımın 5 tanesini deprem konusuna ayırmıştım. Çokça bahsettiğim şeylerden bir tanesi de depremden sonra şehirlerin yeniden inşa ediliş dönemlerinde engelliliğin, erişilebilirliğin muhakkak göz önünde bulundurulmasının gerekliliğiydi. Daha önceki dönemlerde de bu şehirler zaten erişilebilirlikten uzaktılar. Her ne kadar erişilebilirlikle ilgili mevzuatlar var ise de, inşa sürecinde bir takım muafiyetler getirilebilir. Bir defaya mahsus erişilebilirliğin bazı konuları göz ardı edilebilir. Hatta ve hatta yasal olarak da düzenlenebilir. Bunların hepsi olabilir. Açıkçası olmayabilir demiyorum. Böyle bir ortamda erişilebilirlik savunucuları olarak bizim konuya gerçekten eğilmemiz, gündemde tutmamız gerekiyor. Ali Haydar Koyun’la yüz yüze karşılaştığımı hatırlamıyorum ama sosyal medyadan birbirimizi takip ediyoruz, paylaşımlarımızı görüyoruz. Kendisinin bu talebi doğrudur. Anadolu Ajansı’nda yayınlanabilmesi de önemlidir. Bu talebin peşinden gidilmesi gerekir. Deprem sürecinden etkilenen şehirlerin yeniden inşa edilmesi sürecinde erişilebilirlik her yönüyle dikkate alınmalıdır. Bunun bu şekilde gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği de denetlenmelidir. BuradaErişilebilirlik İzleme ve Denetleme Komisyonlarına da büyük görev düşüyor. Onların da bu süreci yakından takip etmesi elzemdir. Tabi aktif çalışan Komisyon varsa. Açıkçası bununla ilgili ayrı şeyler konuşalım başka videolarda. Çünkü söylemek istediğim çok fazla şey var.

Malatya’da şehir yeniden inşa edilirken erişilebilirlik konusu göz önüne alınmalı

 

Hakkari Valisi’nin engelli vatandaşın talebini yerine getirmesi

Yeni bir haber: “Vali engelli kızı sevindirdi”. “Hakkari Valisi ve Belediye Başkan Vekili Ali Çelik’in talimatıyla bedensel engelli Nazime Engin’in daha rahat dışarıya çıkabilmesi için ailesinin talebi üzerine evinin önündeki yolasfaltlatıldı.” diye bir haber. Ben 2018’ taşındığım evin bulunduğu bölgede bir ışık vardı ama sesli değil. Kırmızı ışık yandığında görme engellilere bildirimde bulunan bir sesli anons sistemi vardır ve bu benim bulunduğum bölgede ışıklarda takılı değil. Ben Büyükşehir Belediyesi’ne yazı yazdım bireysel olarak. Buraya görme engelli olduğumu ve sesli anons sistemi dahil edilmesini istediğimi belirttim. Bana gelen cevapta çalışmaların sürdürüldüğü ve ilerleyen zamanlarda bu konuda girişimlerde bulunulacağı söylenmişti. Ben ikinci defa bir yazı yazdım, orada da mevzuatı daha detaylı yazarak bu dönem içerisinde başıma bir şey gelmesi halinde sorumluluğun Büyükşehir Belediyesi’ne ait olduğunu vurguladım ve 1-2 ay içerisinde oraya sesli anons sistemi yerleştirilmişti. Hatta işte ilk aylarda oradan geçerken “vay be! Bir dilekçeyle sesli anons sistemi yaptırdık” falan diye de esprisini yapıyorduk. Büyükşehirlerde Vali’ye, Belediye Başkanı’na ulaşamıyorsunuz. Yazı yazıyorsunuz, hatta bir kere yazmanız da yetmiyor. Belki defalarca yazıyorsunuz. Bir şekilde bazı işler yapılıyorsa yapılıyor, yapılmıyorsa yapılmıyor. Küçük şehirlere gelindiğinde Hakkari’de böyle bir şey oluşmuş. Vali de işi medyaya götürecek şekilde kullanmış, yolu da erişilebilir hale getirmiş anlaşılan. Peki bizlerin erişilebilirlikle ilgili taleplerini iletebilmesi için muhakkak Vali’ye, Belediye Başkanı’na mı ulaşmamız gerekiyor? Hani erişilebilirlik yasası, hani mevzuatlar? Böyle bir şeyin haber olması bence utanç verici bir şeydir. Vali, kendisine gelen talebi değerlendirdi ve yolu asfaltlattı. Acaba Vali’ya gelene kadar kaç kişiye söylendi bu da olmadı? İşin bu yanına bakıyor muyuz? Yok. Niye? Valimiz, Belediye Başkanımız vicdanlı. Engellilerin işini kolaylaştırdı, sevindirdi. Böyle bakmak çok kolay. Ama mesela bu haberdeki vatandaş şimdiye kadar neler yaşadı, hangi erişilebilirlik zorluklarıyla mücadele etmek zorunda kaldı? Bunun kimse düşünmüyor, bakmıyor. Vali engelliyi sevindirdi, herkes buna bakıyor. Ben buna bakmıyorum arkadaşlar. Ben ortada Vali’ye kadar gelmeden çözülmesi gereken birçok şeyin bugün oralara geldiğini görüyorum. Bu sadece yerelde de böyle bir şey değil. Engellilerin ataması mı var? O zaman Cumhurbaşkanlığına gidelim. Milli Eğitim’de şöyle sorunlar var, Milli Eğitim Bakanı’na gidelim. Sağlık sisteminde ciddi problemler yaşıyoruz, o zaman Bakan’a ulaşalım. Arkadaşlar hep böyle tepeye ulaşmaya çalışıyoruz biz, farkında mısınız? Nereye geldiğimizin farkında mısınız? En tepeye ulaşmak her zaman mümkün mü? Kolay mı? Daha da önemlisi en tepedekinin talimatı olmadan da yapılması gereken işlerin yapılması gerekmiyor mu? Bunu niye sorgulamıyoruz? Biz neden böyle olmaya başladık? Bu sorunun cevabını herkes kendi içinde versin, isteyen yorumlara da yazsın. Oradan yatışmaya devam edelim.

Vali Ali Çelik Engelli Kızı Sevindirdi

Uluslararası Engelsiz Bilişim Kongresi

Bizim gündemimizde aynı zamanda Engelsiz Bilişim Kongresi vardı. Uluslararası Engelsiz Bilişim Kongresi düzenlendi. Türkiye Engelsiz Bilişim Platformu organizasyonuyla gerçekleştirilen bu Kongre, bu yıl Anadolu Üniversitesi ev sahipliğiyle Eskişehir’de yapıldı. Burada ben de yer aldım. Üniversitelerde dijital erişilebilirlik kriterlerini anlattığım bir sunum da yaptım. Hatta onun videosu da Youtube kanalında var. “Erişilebilir deneyimler” oynatma listesinden bulabilirsiniz. EGED olarak, Eğitimde Görme Engelliler Derneği olarak da biz orada geniş bir şekilde yer aldık. Hatta Dijital Matematik Kütüphanesi projemiz, benim en heyecan duyduğum projelerden bir tanesiydi bu. Geçen senenin başında başlayan projenin dijital bir kütüphanesi oldu ve o da ödül aldı. Arkadaşlarımız farklı konularda da sunumlar yaptılar. Bu kongrenin önemi şuydu bu yıl için bence: Baştan sona yapay zeka konuştuk. Yapay zeka engellerin hayatını nasıl dönüştürecek, nasıl geçmişte yapılamayan şeyler bugün yapılabilir hale gelecek? Gerçekten yapay zeka engellilerin yaşamında bir devrim midir? Bunları tartışacağımız oturumlar yapıldı. Ben bunun devamının geleceğini ve bundan sonraki yıllarda hem bu Kongrede hem daha başka organizasyonlarda yapay zekayı çokça konuşacağımızı görüyorum. Bu kanalda da bol bol yapay zeka duyacaksınız, göreceksiniz. Çünkü bir yanıyla biz bilişimde erişilebilirliği de kanalımızın en fazla konuşulan konuları arasında göreceğiz.

Uluslararası Engelsiz Bilişim Kongresi

Evet, engellilerin gündeminin üçüncü bölümüyle sizlerle birlikte oldum. Bu videoyu beğenerek, yorumlayarak ve paylaşarak kanala destek olabilirsiniz. Abone olursanız hem beni memnun edersiniz, hem de bundan sonraki videolardan bildirimleri de açarsanız, yani yandaki zile dokunursanız, anlık olarak haberdar olabilirsiniz.

Bir sonraki videoda görüşene kadar, kendinize iyi bakın…

 

Paylaş: