Engelli bir Cumhurbaşkanı Yardımcısı olmasını ister miyiz?
Seçim takvimi işlemeye devam ediyor. 100 bin imza toplayarak Cumhurbaşkanı adayı olmayı hedefleyenler belli oldu. Bu kişilerden biri de Ata İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı Sinan Oğan.
Sinan Oğan, 13 Mart tarihinde Fatih Altaylı’nın Habertürk TV’de yayınlanan Teke Tek programına konuk oldu. Bu programda engellilik konusuna da değinen Oğan, şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye’nin çok önemli bir engelli sorunu var. Bir engelli Cumhurbaşkanı Yardımcımız olacak. Türkiye’de nüfusun %11-12’sine tekabül ediyor engelli kardeşlerimiz; biliyor musunuz? Hiç dönüp de bakan yok onlara. Onun için engelli meselesi bizim öncelikli meselemiz olacak.”
Öncelikle bir Cumhurbaşkanı adayının izlenen bir TV programında engellilerden bahsetmesi önemli. Fatih Altaylı’nın şimdiye kadar yayınlanan programlarında kaç defa engellilerden söz açılmıştır, bilemiyorum. Oğan’ın bu kitle arasından bir kişiyi Cumhurbaşkanı Yardımcısı makamına atayacağı vaadi de oldukça ilgi çekici.
Gelin şimdi Oğan’ın söylemleri ve Cumhurbaşkanı Yardımcılığı vaadini ele alalım:
Oğan, engellilerin nüfusumuz içerisinde %11-12’lik bir oranı oluşturduğunu vurguluyor. Bu rakam, 2002 yılında yapılan bir araştırma verisine dayanıyor. Sonraki yıllarda yapılan araştırmalarda ise engellilerin nüfusun yaklaşık %6’sını oluşturduğu açıklandı. Doğrusu ülkemizde engellilere ilişkin güvenilir bir veri olmadığı için bu oranların tamamına şüpheyle yaklaşmak gerekir. Fakat Oğan’a hak verdiğim şey, engellilerin aileleriyle birlikte ele alındığında geniş bir kitle oluşturduğudur.
Hak temelli engelli hareketi, engellilerin herkesle birlikte temel hak ve özgürlüklere erişimi için mücadele yürütüyor. Bu doğrultuda eşit yurttaşlık kavramı üzerinde duruluyor. Dolayısıyla siyasetçilerin ve bürokratların “engellilerimiz”, “engelli kardeşlerimiz” gibi söylemleri eşitliğin önünde bir engel olarak görülüyor. Her ne kadar kardeşlik kültürümüzde önemli bir değer ise de, belli bir kitleden vatandaş yerine kardeş olarak bahsedilince bir hiyerarşi oluşuyor. Aynı durumdan kadın hareketi de rahatsızlık duyuyor. Dolayısıyla Oğan nezdinde tüm siyasetçilerden talebimiz, “engelli kardeşlerimiz” söyleminden vazgeçmeleri. Engellilerin vergisini veren, birçok erişilebilirlik problemine rağmen topluma tam ve etkin biçimde katılmaya çalışan, temel hak ve özgürlükleri olan vatandaşlar olduğu unutulmamalı.
Engelli bir vatandaşın Cumhurbaşkanı Yardımcısı olması kulağa hoş geliyor. Bakıldığında Cumhurbaşkanı’ndan sonra en yetkili kişilerden biri engelli olacak. Böylece engellilik ülkemizde daha görünür bir alan haline gelecek. Peki bir kişinin sadece engelli olduğu için Cumhurbaşkanı Yardımcısı olması doğru mu? Zaman zaman bazı milletvekilleri yaptığı işlerle değil, engelli oldukları için öne çıkıyor. Ancak bu durumda alandaki sorunları kendilerine aktarmak kolay olmuyor ve engelliler siyasette gerektiği şekliyle temsil edilemiyor. Günümüzde atamalarda karşılaşılan en önemli problemin liyakat olduğu görülüyor. Cumhurbaşkanı Yardımcılığı makamının belli bir bilgi birikimi ve tecrübe gerektirdiği konusunda herhalde çoğu kişi hemfikirdir. Açıkçası ülkemizde bu görevi layıkıyla yerine getirebilecek engelli kişiler olduğundan hiç şüphem yok. Yeter ki bu kişiler sadece engelli olmaları nedeniyle değil, yetkinlikleriyle göreve atansınlar.
Bir toplumu toplum yapan, farklılıklarının farkında olmasıdır. Dolayısıyla farklı kesimleri temsil eden kişilerin kamuda önemli makamlara getirilmesi, kitlelerin sorunlarını daha fazla gündemde tutacaktır. Elbette getirildikleri görevin hakkını verebilecek donanımda olmaları halinde.
Gelecek dönemde farklı partilerden hak temelli mücadeleyi benimseyen engelli vatandaşları mecliste görebilmek dileğiyle…