Engellilerin gündemi (57. bölüm)
Engellilerin Gündemi programının 57. bölümü, 17–31 Ekim tarihleri arasında engellilik alanında basında, sivil toplumda ve sosyal medyada yer alan gelişmeleri değerlendiriyor.
500 bin sosyal konut için engelli kontenjanı
TOKİ tarafından yürütülen 500 bin sosyal konut projesinde toplam konutların %5’i engellilere ayrılmış durumda. 55 ila 80 metrekare arasında değişen 1+1 ve 2+1 dairelerin bulunduğu proje için başvurular 10 Kasım–19 Aralık 2025 tarihleri arasında e-Devlet ve yetkili bankalar aracılığıyla yapılabilecek. Başvuru için en az %40 oranında engelli sağlık raporu gerekiyor. Engelli kotasında kontenjanın aşılması halinde, hak sahipleri kurayla belirlenecek; bu kotadan faydalanamayan engelli bireyler ise genel kuraya dahil edilerek ikinci bir şans elde edecek. Engelli başvurularının 2+1, 65 metrekarelik dairelere yönlendirileceği belirtiliyor. Proje kapsamında %10 peşinat ödemesi ve 240 aya kadar vade imkânı bulunuyor. Engelliler dışında gençler, şehit ve gazi yakınları gibi gruplara da ayrı kontenjanlar ayrıldığı aktarılıyor.
SGK yetkilileri TBMM Komisyonunda
SGK Başkanı Raci Kaya, engelli bireylere yönelik erken emeklilik, genel sağlık sigortası, bakım desteği ve istihdamı artırıcı teşviklerle ilgili yürütülen çalışmalardan bahsediyor. Özellikle ağır engelli çocuğu bulunan annelerin emeklilik koşullarının iyileştirilmesi ve çalışma gücü kaybı yaşayan sigortalılara yaş şartı olmaksızın emeklilik hakkı tanınması dikkat çekiyor. Ancak bazı milletvekilleri, 2008 öncesi ve sonrası düzenlemeler arasındaki fark nedeniyle ortaya çıkan adaletsizliklere işaret ediyor. Emre Taşgın, bu konuda sivil toplumun bütüncül bir savunma stratejisi geliştirmesi gerektiğini, 2008 öncesi ve sonrası emeklilik düzenlemelerinin birlikte ele alınmasının daha adil olacağını vurguluyor. Ayrıca, engelli raporları ile çalışma gücü kaybı oranları arasındaki farkın da mağduriyet yarattığını, bu konuda SGK’nın ilgili kurullarının yeniden değerlendirme yapması gerektiğini belirtiyor.
İŞKUR, engelli çalışan verilerini merkezi sistem üzerinden izleyecek
Ocak ayından itibaren devreye girecek yeni sistemle birlikte, engelli kotası artık SGK kayıtları üzerinden merkezi bir biçimde takip edilecek. İl bazlı sistem yerine merkezi yapıya geçilecek olması, işverenlerin engelli çalıştırma yükümlülüğünün daha etkin izlenmesini sağlayacak. Engelli çalıştırmayan işverenlere verilen cezalar da iki katına çıkarılacak. Taşgın, bu düzenlemeyi olumlu bulmakla birlikte, bazı işverenlerin hâlâ cezayı ödemeyi engelli çalıştırmaktan daha kârlı bulduklarını belirtiyor. Ayrıca “bankamatik memuru” olarak adlandırılan, fiilen çalışmayan engellilerin sigortalı gösterilmesi gibi suiistimallere de değiniyor. Yeni sistemin bu tür sorunları azaltabileceğini ancak denetimin etkin yapılmasının şart olduğunu vurguluyor.
İGDAŞ’ın yayımladığı ayrımcı iş ilanı
İGDAŞ, “engelli büro personeli” alacağını duyurmasına rağmen ilanında “tekerlekli sandalyeye bağımlı olmamak, görme, işitme, konuşma veya zihinsel engelli olmamak, iki elini kullanabiliyor olmak” gibi ifadeler yer alıyor. Taşgın, bu şartların engelliler arasında ayrımcılık yarattığını ve ilan metninde “engelli” denilmesine rağmen görünür engellilerin dışlandığını belirtiyor. Bu tür ilanların, engelli bireyleri iş gücü piyasasının dışında bıraktığını ve kota sisteminin amacını boşa çıkardığını söylüyor. İŞKUR’un yeni merkezi sistemine rağmen, bu tür ilanların nasıl denetleneceğinin belirsiz olduğunu ifade ediyor. İGDAŞ örneğini, “engelli çalıştırmak istemiyoruz ama kotayı doldurmak zorundayız” anlayışının bir yansıması olarak değerlendiriyor. Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’na bu ilanla ilgili başvuru yapılacağı duyumlarını paylaşıyor. Bu tür ilanların yargıya taşınmasının engelli istihdamında gerçek dönüşüm için gerekli olduğunu vurguluyor.
İstanbul’da dört engelli denize düştü, biri hayatını kaybetti
İstanbul Kadıköy’de İkisi görme, ikisi işitme engelli dört arkadaşın sahilde yürürken birinin dengesini kaybedip denize düşmesi sonucu diğerlerinin de panikle suya atladığı, bir işitme engelli bireyin hayatını kaybettiği belirtiliyor. Görgü tanıklarının ifadelerine göre olayın yaşandığı iskelede korkuluk ve güvenlik önlemleri yetersizdi. Emre Taşgın, bu olayın münferit olmadığını, geçmişte de hem İstanbul’da hem farklı şehirlerde benzer kazaların yaşandığını hatırlatıyor. Bu tür kazaların temelinde “erişilebilirlik eksikliğinin” yattığını, alkol iddiaları gibi tartışmalarla asıl sorunun göz ardı edilmemesi gerektiğini söylüyor. Belediyelerin ve ilgili kurumların deniz kenarlarında güvenlik önlemlerini artırması gerektiğini, aksi halde bu tür trajedilerin süreceğini belirtiyor.
