| | |

Yangınların Ateşi Engelleri Daha da Yakıyor!

Fotoğrafta Bolu'daki Grand Kartal otel yangınından bir görüntü var. Bina alevler içinde ve yangın oldukça şiddetli görünüyor. Alevler binanın üst katlarına kadar yayılmış durumda ve pencerelerden dışarıya doğru taşmış. Gece vakti olduğu anlaşılıyor çünkü etraf karanlık ve alevlerin parlaklığı dikkat çekiyor. Yangın nedeniyle yoğun bir duman da yükseliyor. Betimleme: Be My Eyes yapay zeka

 

Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otel’de yaşanan trajedi, yalnızca bir yangın faciası olarak değil, aynı zamanda engelli bireylerin nasıl ihmal edildiğini çarpıcı bir şekilde gözler önüne serdi.

Bolu’daki yangının üzerinden bir hafta geçti. 78 vatandaşımız hayatını kaybetti. Gündemde ise bu otelin denetiminin hangi kuruma ait olduğu yer alıyor. Yani her zamanki gibi karşı tarafın suçlandığı, iki kutuplu bir kamuoyu oluşuyor. Bu sırada hayatını kaybeden kişiler kimsenin aklına bile gelmiyor.

 

Grand Kartal Otelinin Engelli Odalarındaki Kapılar Sorunluymuş

Bolu yangını faciasında yaşamını yitiren vatandaşlar bile unutulmuşken, hiç düşünülmeyen bir kesimden bahsetmek için yazıyorum bu yazıyı: Engelliler… 78 insanın hayatını kaybettiği Grand Kartal yangınında, engelli bireylerin güvenli tahliyesi için alınması gereken önlemlerin eksikliği bir kez daha gün yüzüne çıktı. Gazeteci İsmail Saymaz’a göre Kültür ve Turizm Bakanlığı 15 Aralık 2024 tarihinde oteli denetledi. Bu denetimde engelli odalarının kapılarında eksiklikler bulunduğu tespit edildi. Raporun detayları hakkında bilgi sahibi olamadığımız için bu eksikliklerin ne olduğu hakkında da bilgimiz yok elbette. Hem öyle ya; engelli bir kişinin kayak tatilinde ne işi var ki? Bu engelli odaları da mevzuat gereği ayrılmıyor mu zaten? Üstelik yangınlara karşı bile tedbir alınmayan bir otelde engelli odasını kim düşünecek?

 

Eksik Denetimlerin Faturasını Kim Ödeyecek?

Bolu’daki Grand Kartal Otel’de yangın alarm sisteminin çalışmadığı bir denetimde nasıl gözden kaçabilir? Denetim raporunda sadece engelli odalarının kapılarıyla ilgili sorun tespit edilmesi, bir yandan güvenlik önlemlerinin ciddiyetsizliğini, diğer yandan ise engellilere yönelik erişilebilirlik standartlarının yalnızca “kağıt üstünde” kaldığını gösteriyor. Acil bir durumda kapılar uygun değilse, yangın alarmı çalışmıyorsa, bu insanlar nasıl kurtulacak? Sorunun cevabını bir hafta önce acı bir şekilde öğrenmiş olduk zaten…

Binalardaki Tüm Tahliye Yolları Erişilebilir Olmalı

Rapora göre Otelin engelli odalarının kapılarıyla ilgili tespit edilen eksiklikler, yangın gibi hayati bir durumda erişilebilirlikten ne kadar uzak olunduğunun açık bir göstergesi. Otelde engelli bireylerin kullanımına uygun olmayan kapıların bulunması, erişilebilirlik standartlarının yeterince uygulanmadığını ortaya koyar. Bu eksiklik engelli bireylerin acil durumlarda güvenli tahliyelerini de doğrudan etkileyebilir. Bununla birlikte, engelli bireylerin bir otelde veya herhangi bir binada bağımsız hareket edebilmesi için yalnızca odalarının değil, tüm tahliye yollarının erişilebilir olması gerekir. Üstüne üslük yangın alarm sisteminin çalışmaması gibi genel güvenlik ihmalleriyle birlikte engelli bireylere yönelik eksikliklerin bir arada bulunması daha büyük bir riski beraberinde getiriyor. Bu nedenle denetimlerde hem genel güvenlik önlemlerinin hem de engellilere yönelik erişilebilirlik standartlarının bütüncül bir şekilde ele alınması gerekiyor. Tek bir eksiklik bile, özellikle yangın gibi acil durumlarda, geri dönüşü olmayan sonuçlara yol açabilir.

 

İşitme Engelli Yoksa, Görsel Uyarı Sistemi De Yok

Durun; burada bitmiyor! “Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik”in 81. maddesi, işitme engelli bireyler için görsel uyarı sistemlerini yalnızca “işitme engelli bireylerin bulunma ihtimali olan yerlerde” zorunlu kılıyor. Peki; kim belirliyor bu ihtimali? Bir işitme engelli bireyin diğer herkes gibi istediği oteli, restoranı, toplantı salonunu veya tatil yerini seçme hakkı yok mu? İşitme engellinin kayak tatilinde ne işi var mı diyeceğiz? Şu bir gerçek ki; Yönetmelikteki bu belirsiz ve ayrımcı ifade tahliye planlarından işitme engelli bireylerin sistematik bir şekilde dışlanmasına neden oluyor.

 

Yangın Yönetmeliği Yetersiz ve Ayrımcıdır!

Yangınlarda en riskli gruplardan biri olan engelli bireyler, yönetmelikte yalnızca göstermelik ifadelerle korunmaktadır. 81. madde, işitme engelli bireyler için görsel uyarı sistemlerini belirli şartlara bağlamakla, sorumluluktan kaçmanın resmî yolu hâline gelmiştir. İşitme engelli bireyin “orada olma ihtimalini” tartışmak ne demek? Her alan, her an, herkes için güvenli olmalıdır. Görsel uyarılar, tahliye planlarının standart bir parçası olmalı ve hiçbir şekilde “şartlara” veya “ihtimallere” bırakılmamalıdır.

 

Engelli Hakları Ulusal Eylem Planı Ne Diyor?

Büyük 6 Şubat depremlerinden üç gün önce, yani 3 Şubat 2023 tarihinde yayınlanan Engelli Hakları Ulusal Eylem Planı (2023-2025) başlıklı Genelge’de  “Afet ve İnsani Bakımdan Acil Durumlar” başlığı bulunuyor. Engellilik ve afet konulu iyi uygulama örneklerinin araştırılarak raporlanması, uluslararası kriterlerin ülkemizde nasıl uygulanabileceği üzerine çalışmalar yapılması, mevzuat taraması yapılarak ihtiyaç duyulması halinde güncellenmesi, farklı paydaşların dahil edilebileceği eğitim ve farkındalık çalışmaları düzenlenmesi gibi faaliyetler, 2025 yılına kadar gerçekleştirilecek çalışmalar olarak dikkati çekiyor. Genelgenin yayınlanmasının üzerinden neredeyse iki yıl geçti. Atılmış kayda değer adımlar olsaydı, YouTube kanalımda veya burada mutlaka paylaşırdım. Ancak görülüyor ki en başta gerekli olan mevzuat taraması bile sonuçlandırılmamış veya tespit edilen ayrımcı hükümlerin kaldırılması sağlanmamış.

 

Artık Bahaneler Bitsin!

Engelli bireylerin güvenliği bir tercih değil, zorunluluktur. Grand Kartal Otel’de yaşananlar, erişilebilirlik ve güvenlik konularında nasıl bir felaketin içinde olduğumuzu gösteriyor. Yangınlar yalnızca binaları değil, ihmallerle dolu düzenlemelerin yarattığı eşitsizlikleri de ortaya çıkarıyor. Eğer gerçekten herkes için güvenlikten söz ediyorsak, yönetmeliklerin ayrımcılıktan arındırılması, denetimlerin şeffaf ve etkin hâle getirilmesi şarttır.

Yoksa daha kaç yangın geçireceğiz, daha kaç canı yitireceğiz, daha kaç engelli bireyin hayatını riske atacağız?

Erişilebilirlik ve güvenlik bir lütuf değil, haktır. Ve bu hak artık yanmayacak kadar güçlü bir zemine oturtulmalıdır.

Paylaş: