Üç Tarz-ı siyaset makalesine Ali Kemal’den ve Ahmet Ferit’ten gelen iki eleştiri
Geçtiğimiz ay yayınladığım Üç Tarz-ı siyaset: Osmanlıcılık, İslamcılık, Türkçülük başlıklı yazımda Yusuf Akçura’nın gelişen düşünce akımlarına dair fikirlerini özetlemiştim. Bu ayki tarih yazımda ise Akçura’nın makalesine ilişkin iki eleştiriye yer veriyorum.
Yusuf Akçura’nın “Üç Tarz-ı Siyaset” adlı makalesine o dönemde en büyük tenkit, aynı gazetede yazan Ali Kemal ve sürgün arkadaşı Ahmet Ferit’ten (Tek) gelmiştir.
Cevabımız
Ali Kemal; “Cevabımız” başlıklı yazısının giriş bölümünde, Yusuf’un ortaya koyduğu üç siyasetin de uygulanmasının mümkün olamayacağını “bizim için Türkü İslâm’dan, İslâm’ı Türk’ten, Türk ve İslâm’ı Osmanlılıktan, Osmanlılığı Türk’ten, İslâm’dan ayırmak, tekliği üçe bölmek olamaz. Hayalimize gelse bile fikrimize yerleşemez” sözleriyle açıklamıştır. Ali Kemal yazısında iğneleyici ve yer yer alaycı bir üslup kullanmıştır. O’na göre “Osmanlı hükümet tarzını Avrupa’nın yeni fikirlerine mülayimce bir şekilde sokmak”, diğer milletlerin Osmanlı bünyesinde kalabilmesinin yegane yöntemidir ve uygulanan da budur. Dolayısıyla Osmanlıcılık fikrinin uygulanmasının mümkün olmadığı sonucuna ulaşır. İslamcılığın uygulanabilmesi için bu dine mensup milletleri bünyesinde barındıran İngiltere, Fransa ve Rusya gibi devletlere kafa tutacak kudrete sahip olmak lazım geldiğini; oysaki Rumeli’deki Müslümanları bile elimizde tutamazken Hindistan’daki Müslümanları bünyemize katmaya çalışmanın “hayalcilik” olduğunu ifade etmiştir. Türkçülüğün uygulanabilmesi için dünya coğrafyasını alt üst edebilecek ve Rusya’yı gövdesinden ayırabilecek gücün elimizde mevcut bulunması gerektiğini öne sürmüştür. Tüm bu değerlendirmelerin ardından, Türklerin Osmanlı Devletinin “müessisi” ve “maliki” olduğunu, imkan bulduğunda gerek savaş meydanlarında ve gerekse diğer alanlarda başarı gösterebildiğini örneklerle açıklamış; “ezeli hükmün gidişini değiştiremeyiz, olan oldu” demiştir. Hülasa Ali Kemal’e göre Türkler farklı alanlarda kendisini geliştirir, nitelikli hale gelir ve garp seviyesine yükselirse o zaman başarılı olur. Osmanlı ülkesinde Türklerin görevi kendisini her alanda geliştirmektir. Bu yapıldığında, Türkler dışarıda olsalar bile saygı görür. yegane yol çalışmaktır.
Bir Mektup
Ahmet Ferit, “Bir Mektup” adlı yazısında, Yusuf’a cevap yazacağı sırada Ali Kemal’in yazısının yayınlandığını görünce ilkin O’na cevap vermiş, daha sonra Yusuf’un görüşlerini tenkit etmiştir. Ahmet Ferit, Ali Kemal’in İslamcılık ve Türkçülük siyasetlerinin tatbiki için çeşitli devletlere karşı galip gelecek güçte olunması gerektiği savına karşı, “Osmanlılar kılıç kuvvetiyle itaat altına almaya kalkmayacaklar; İslâmlar yahut Türkler dimağ kuvvetiyle birleşmeğe can atacaklardır” ifadelerini kullanmıştır. Osmanlıcılık siyasetinin de uygulama imkanı bulabileceğini düşünen Ahmet Ferit, artık dini bir birliktelik yerine lisan birliğinin daha önemli olduğu çıkarımında bulunmuş, hakim gücün diğerlerinin dilini, edebiyatını ve kültürünü etkisi altına alabileceğini dile getirmiştir. Kanun-u Esasi’nin de bir Osmanlı milliyeti vücuda getirmek gayesi ile yazıldığının altını çizen Ahmet Ferit, bu metnin 8, 16 ve 18. Maddelerinden örnekler vermiştir. Ahmet Ferit, Türkçülük siyasetinin bugün tartışılabilecek olgunluğa sahip bulunmadığını ve bunun ancak gelecekte mümkün olabileceğini, İslam birliği siyasetinin takip edilmesiyle birtakım faydalar elde edilebileceğini, Osmanlıcılığın ise uygulamaya en uygun siyaset olduğunu düşünmektedir.
Kaynakça
Kemal, A. (1976). Cevabımız. E. Z. Karal (Dü.) içinde, Üç Tarz-ı Siyaset. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi.
Tek, A. F. (1976). Bir Mektup. E. Z. Karal (Dü.) içinde, Üç Tarz-ı Siyaset. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi.