| |

TRT Radyo 1 – Engelsiz Sesler: Posthümanizm ve Engellilik Çalışmaları Üzerine

 

TRT Radyo 1’de yayınlanan Engelsiz Sesler programına konuk oldum. Programda posthümanizm ve engellilik çalışmaları konusu ele alındı. Programın yapımcısı Ayşe Özyılmaz Giröz, teknik yapımcısı Mahmut Dağaslan, sunucusu Deniz Peköz.

Posthümanizm, Rönesans ile gelişen ve Sanayi Devrimi ile uygulama alanı bulan, insana odaklanan hümanizm kavramının ötesine geçmeyi amaçlayan bir düşünce akımıdır. Rönesans döneminde insan merkezli bir dünya görüşü olan hümanizm yaygınlaşmıştır.  Ancak bu tüm insanları kapsayan bir kavram olmamıştır. Sanayi devrimiyle birlikte normallik kavramı ön plana çıkmış, insanların üretkenliklerine göre sınıflandırılması yaygınlaşmıştır. Bu dönemde, Avrupalı toplumların işgal ettikleri ülkelerdeki yerli halk üzerindeki hakimiyeti, insanlar arasında ayrımcılığın artmasına yol açmıştır.

20. yüzyılda, özellikle Amerika ve Almanya’da, engellilerin kısırlaştırılması ve öldürülmesi gibi öjenik uygulamalar yasal olarak uygulanmıştır. Bu yüzyılın ikinci yarısından sonra, insan hakları kavramı yaygınlaşmaya başlamıştır. Bu gelişmeler, ötekileştirilen grupların seslerini daha güçlü bir şekilde duyurmasını sağlamıştır.

Posthümanizm, bir tanımıyla mevcut insan formunun ötesine geçmeyi ve teknolojinin bu dönüşümdeki rolünü inceler. Günümüzde yapay zeka, protezler ve yapay uzuvlar gibi teknolojik gelişmeler insan hayatını dönüştürmektedir. Telefon ve diğer dijital cihazların hayatımızdaki vazgeçilmez rolü, posthümanizmin bir parçası olarak değerlendirilebilir. Eleştirel posthümanizm, teknolojinin hayatlarımızı nasıl dönüştürdüğünü ve engellilik üzerindeki etkilerini inceler. Bu, teknolojinin olumlu ve olumsuz yönlerini anlamamızı sağlar.

Teknoloji, engellilerin hayatlarını kolaylaştırabilir, ancak aynı zamanda olumsuz amaçlarla da kullanılabilir. Örneğin, silahlı asker üretimi veya yalnızca maddi gücü olanların faydalanabileceği tıbbi gelişmeler gibi. Engellilik çalışmaları, engellilerin yaşamlarını iyileştirmek için teknolojinin olumlu kullanımını savunur. Koklear implantlar, işitme engellilerin duymasını sağlarken, ekonomik gücü olanların daha fazla faydalanma çabaları dikkat çekicidir. Teknolojinin yanlış amaçlarla kullanımı, engellilerin haklarını tehlikeye atabilir. Bu nedenle, teknolojiye erişim ve kullanımın adil olması önemlidir.

İnsan hakları modeli, engellilerin eşit haklara sahip olmalarını sağlamayı amaçlar. Birleşmiş Milletler Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme, bu modelin somut bir örneğidir. Bu sözleşme, engellilerin dünya genelinde aynı haklara ve olanaklara sahip olmalarını hedefler.

Covid-19 pandemisi, engellilerin sağlık hizmetlerine erişimde yaşadığı zorlukları gözler önüne sermiştir. Solunum cihazlarına erişimde engellilerin geri plana atılması, bu eşitsizliklerin bir örneğidir.

Posthümanizm ve engellilik çalışmaları, kapsayıcı bir dünya yaratma hedefini taşır. Tüm insanların cinsiyet, engellilik durumu, ırk, dini inanış ve felsefi görüş ayrımı gözetmeksizin eşit haklara sahip olduğu bir dünya amaçlanmaktadır. Türkiye’de bu konular üzerine daha fazla akademik çalışma yapılması gerekmektedir. Sivil toplum kuruluşları, aktivistler ve kamu kurumları, bu konuda işbirliği yapmalıdır.

Paylaş: