|

Osmanlı Devleti’nin gerileme dönemi ve 2. Meşrutiyet öncesinde ilk demokratikleşme hareketleri

Söğüt ve Domaniç yakınlarında küçük bir uç beyliği olarak kurulan

Osmanlı Devleti, türlü badireleri atlatmasını başardıktan sonra bulunduğu bölgenin jeopolitik konumunu da avantajına çevirmek marifetiyle 1453 yılında Bizans’ın başkenti olan İstanbul’u fethederek dünya sahnesinde yükseliş sürecine girdi. Yavuz Sultan Selim döneminde yürüttüğü doğu siyasetiyle ondan sonra gelen Kanuni’nin doğu – batı siyasetinin etkisiyle sınırlarını genişletti.

Osmanlı Devleti, 15. Yüzyıl sonlarında Avrupa’da başlayan Coğrafi Keşifleri ve onu takip eden Rönesans ve Reform ile sonraki yüzyıllarda yaygınlaşan aydınlanma ve Sanayi Devrimi gibi süreçleri takip edemedi. 17. Yüzyıldan başlayarak duraklama dönemine girdi. 18. Yüzyıldan itibaren başta askeriye olmak üzere çeşitli alanlarda ıslahatlar yapmak suretiyle eski gücüne ulaşmaya çabaladı. Ancak bu ıslahatları yürürlüğe koyan devlet adamlarından sonra iş başına gelenlerin söz konusu düzenlemeleri yeterince benimsememesi, bunların sürekliliğini sağlayacak yenilikçi adımları atamaması, iç karışıklıkların devam etmesi ile toprak kayıplarının önlenememesi gibi nedenlerle, gerileme durdurulamadı.

  1. Yüzyılın sonunda baş gösteren ve 19. Yüzyıl boyunca etkisini genişleten Fransız İhtilali ise milliyetçilik anlayışını gündeme getirdi. Çok uluslu bir imparatorluk olan Osmanlı Devleti’ndeki azınlıklar bir bir ayrılarak kendi devletlerini kurmak istedi ve bunda da muvaffak oldular. Bu gidişatın önlenmesi yolunda en önemli adımlardan biri, hiç şüphesiz Tanzimat Fermanıdır. 1839 yılında, Sultan Abdülmecit döneminde, Gülhane Parkında Mustafa Reşit tarafından okunan fermanda; Osmanlı tebaasını oluşturan tüm kesimin can ve malının güvende olduğu, haklarının korunacağı ve adil bir vergi düzeninin sağlanacağı ifade ediliyordu. Tanzimat Fermanı, Osmanlıcılık fikrinin vücuda getirilmeye çalışılmasında bir başlangıç değeri taşımaktadır. Osmanlıcılık, devletin sınırı dahilinde bulunan herkesi Osmanlı vatandaşı olarak kabul eden bir yaklaşımdır. Bu gelişmeyi 1856 yılında Kırım Savaşından sonra imzalanan Islahat Fermanı izledi. Islahat Fermanı ile Müslüman ve Gayri Müslimler arasında tam bir eşitliğin sağlanacağı ifade edildi.

Osmanlı demokratik hareketinde 1. Meşrutiyet’in ilan edilmesinin önemli bir yeri vardır. Sınırlı yetkilere sahip olmasına rağmen ilk defa bir meclis meydana getirilmiştir. Ne var ki 1876 yılında yürürlüğe giren ve ilk Anayasa olarak kabul edilen Kanun-ı Esasi, kısa bir süre sonra 2. Abdülhamit tarafından yürürlükten kaldırıldı. Bunun ardından devletin izlediği politikanın istikameti değişti ve İslamcılık siyaseti uygulanmaya başladı.  İslamcılık, en sade haliyle, tüm müslümanlar Hhalifelik çatısı altında bir araya gelirse kurtuluş sağlanabileceğine inanılan bir yaklaşımdır. Ne var ki 2. Abdülhamit döneminde tatbik edilme imkanı bulan bu düşünce akımı da yeterli faydayı sağlayamamış, otuz yıl ara verilen demokrasiye geçiş serüveni 1908 yılında ilan edilen 2. Meşrutiyet ile yeni bir evreye girmişti.

 

Not

17 Nisan 2014 tarihinden bu yana Sosyal Bilgiler Öğretmeni olarak görev yapıyorum. Ayrıca Gazi Üniversitesi – Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde başladığım Türkiye Cumhuriyeti Tarihi tezli yüksek lisans programının ders dönemini tamamladım. Enstitü Hacı Bayram Veli Üniversitesi’ne nakledildi. İlerleyen dönemde tez dönemini de tamamlamayı düşünüyorum. Kişisel internet sitemin tarih kategorisinde, mesleğimin bir parçası olmasının yanı sıra ilgi alanlarımdan biri de olduğu için tarih disiplininde özgün yazılarımı yayınlıyorum.

Paylaş: