Görme engellilerin sorunları ve çözüm önerileri raporu
3 Aralık Dünya Engelliler Günü, Birleşmiş Milletler tarafından 1992 yılında ilan edilmiştir. 3 Aralık, engellilik konularına dikkat çekmek, engelli bireylerin hakları, özgürlükleri ve yaşam standartlarının geliştirilmesi için farkındalık yaratmayı amaçlar. Her yıl bu gün, farklı temalar etrafında etkinlikler düzenlenir ve engellilikle ilgili sorunlara yönelik çözümler tartışılır.
Ben de bir engelli hakları aktivisti ve sivil toplum gönüllüsü olarak, 2024 yılının 3 Aralığında, görme engellilerin karşılaştığı sorunları ve çözüm önerilerini genel olarak özetleyen çerçeve niteliğinde bir rapor hazırladım. Bu raporun görme engellilerin problemlerinin çözümüne dair politikaların geliştirilmesine katkı saağlamasını umarım.
Giriş
Her ne kadar güvenilir istatistiki veriler olmasa da, Türkiye’de farklı yaş gruplarına mensup yaklaşık 1 milyona yakın görme engelli birey yaşadığı tahmin edilmektedir. Bu kişilerin “erişilebilirlik” ve “önyargı” ana başlığında özetlenebilecek birtakım sorunları bulunmaktadır. Bu sorunlar aşağıdaki gibi özetlenebilir:
Erişilebilirlik:
A) Fiziki erişilebilirlik: Fiziksel erişim ve altyapı eksiklikleri, görme engellilerin karşılaştığı en temel zorluklardan biridir. Şehirlerdeki kaldırımlar, yollar ve toplu taşıma araçları, görme engelli bireylerin bağımsız bir şekilde hareket edebilmesi için genellikle yetersiz kalmaktadır. Kaldırımlarda bulunmayan veya uygun şekilde yerleştirilmemiş hissedilebilir yüzeyler, görme engellilerin beyaz bastonlarıyla bağımsız biçimde yürüyebilmelerini engellemektedir. Trafik ışıklarının çoğunda yeşil ve kırmızı ışık yandığını sesli olarak bildiren sinyalizasyon sisteminin bulunmamasından dolayı görme engelliler karşıdan karşıya geçerken zorlanmakta, can kaybına yol açabilecek trafik kazalarına uğrama tehlikesine maruz kalmaktadır. Toplu taşıma araçlarının büyük bir kısmında sesli anons sistemi bulunmamasından veya var olanların çalışmamasından dolayı görme engelliler hangi durakta ineceğini bilememektedir. Kamu kurumlarında sesli ve Braille etiketli asansörlerin bulunmaması ile kat planlarının erişilebilir haritalarının mevcut olmaması gibi sorunlar fiziki erişilebilirlik sorunları arasında yer almaktadır.
B) Dijital erişilebilirlik: Görme engelliler bilgisayar ve diğer mobil cihazları ekran okuyucu adı verilen yazılımlarla kullanmaktadır. Ekran okuyucu yazılımlar ekrandaki metinsel öğeleri sese çevirmekte ve görme engelliler klavye ya da özel dokunmatik hareketler aracılığıyla cihazlarını yönetebilmektedir. Ancak kamu kurumlarının ve özel teşebbüslerin web siteleri ile mobil uygulamaları bu programların erişimine uygun tasarlanmamıştır. Dünyada bunun için geliştirilmiş WCAG kriterleri Türkiye’de uygulanmamakta, bir yasal zorunluluk olmadığı için yaptırım mekanizması da bulunmamaktadır. Bu yüzden görme engelliler kamu kurumlarının sunduğu dijital hizmetlerden tam ve eşit biçimde yararlanamamakta, bankacılık, alışveriş, seyahat, eğitim, kültür ve diğer dijital hizmetlere bağımsız biçimde erişememektedir. Bununla birlikte eğitim ve istihdam alanlarında kullanılan dijital içerikler erişilebilir olmadığından görme engelliler eğitim ve iş yaşantılarında telafisi mümkün olmayan biçimde mağduriyet yaşamaktadır. Görme engelliler basılı kitaplara da kendilerine uygun formatlarda (Braille, sesli veya erişilebilir e-kitap gibi) alternatifler sunulmadığı için erişim sağlayamamaktadır. Basılı kitaplara erişimi kolaylaştırmak amacıyla imzalanan Uluslararası Marakeş Anlaşması da henüz uygulanmış değildir.
Önyargı:
Toplumun genelinde görme engellilere karşı yerleşmiş olumsuz önyargılar bulunmaktadır. Bu önyargılar görme engellilerin ayrımcılığa ve ötekileştirmeye uğramasına yol açmakta, eğitim, istihdam ve sosyal yaşamdan dışlanmalarına neden olmaktadır. Görme engellilerin okullara kabul edilmemesi, atandığı kamu kurumunda kendisine uygun görevler verilmemesi, özel kurumlarda istihdam edilmemesi gibi sorunlar, bu ötekileştirmenin en somut göstergeleridir. Örneğin görme engelliler öğretmen olamayacaklarına yönelik ciddi önyargılar nedeniyle sağlık kurullarından “öğretmen olabilir” ifadeli rapor almakta zorlanmaktadır. Bakanlıklararası Kültür Komisyonu’nun kararı nedeniyle engelli kamu çalışanları yurtdışında çalışma hakkından yoksun bırakılmaktadır. Her ne kadar BM Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme ve Engelliler Hakkında Kanun gibi yasal düzenlemeler bulunsa da, bu mevzuatlar uygulanamamakta, gerekli izleme ve denetim mekanizmaları işletilememektedir.
Sonuç
Türkiye’deki yaklaşık 1 milyon görme engelli bireyin karşı karşıya olduğu erişilebilirlik ve önyargı sorunları, sadece bireysel yaşam kalitesini değil, aynı zamanda toplumsal eşitlik ve adaletin sağlanması için atılması gereken adımları da doğrudan etkilemektedir. Bu sorunlar, yalnızca fiziksel altyapı eksiklikleriyle sınırlı kalmamakta; dijital erişimden eğitim ve istihdama, sosyal katılımdan bağımsız hareket özgürlüğüne kadar hayatın pek çok alanında görme engellilerin ciddi kısıtlamalarla yüzleşmesine neden olmaktadır.
Erişilebilirlik sorunlarının çözümü, öncelikle ulusal ve uluslararası standartların benimsenmesiyle mümkündür. Örneğin, WCAG standartlarının yasal bir zorunluluk haline getirilmesi, kamu kurumları ve özel sektörün dijital erişilebilirlik konusundaki ihmallerine son verebilir. Ayrıca, fiziksel erişim problemlerine yönelik kapsamlı bir eylem planının hazırlanması, görme engellilerin şehir içi ulaşım, kamu hizmetlerine erişim ve bağımsız hareket etme haklarının güvence altına alınmasını sağlayacaktır. Marakeş Anlaşması’nın uygulanması da görme engellilerin bilgiye ve kültürel materyallere erişimini kolaylaştıracak önemli bir adım olacaktır.
Önyargılarla mücadele ise sadece yasal düzenlemelerle değil, toplumun bilinçlendirilmesiyle de mümkündür. Eğitim sisteminde engellilik farkındalığına yönelik içeriklerin artırılması, medya aracılığıyla olumlu görme engelli temsillerinin desteklenmesi ve kamu kurumlarında ayrımcılıkla mücadele mekanizmalarının güçlendirilmesi bu bağlamda kritik öneme sahiptir. Ayrıca, görme engellilerin yetkinliklerini ve başarılarını görünür kılacak projelerin teşvik edilmesi, toplumsal önyargıların kırılmasına önemli katkılar sağlayabilir.
Görme engellilerin erişilebilirlik ve önyargı temelinde yaşadığı sorunların çözümü, bireysel hakların yanı sıra toplumsal dayanışma ve kapsayıcılık ilkelerini de güçlendirecektir. Engellilik alanında çözüm odaklı politikalar üretmek, sadece engelli bireylerin değil, bir bütün olarak toplumun faydasına olacak, herkes için daha adil bir yaşamın kapılarını aralayacaktır. Hazırlanan bu raporun, görme engelli bireylerin sorunlarına yönelik somut çözüm önerileri geliştirilmesine ve karar alıcıların dikkatinin bu alana çekilmesine katkı sağlaması umut edilmektedir.