|

Görme engellilerin sıradan eylemleri toplumda olağanüstü olarak algılanıyor

 

Amerika’da bir oluşum var: NFB, yani Amerikan Körler Federasyonu. Bu oluşum, körlükle ilgili “nezaket kuralları” adı altında bir doküman yayınlamış. Bu belgede, gören insanlara kör bireylere nasıl davranmaları gerektiği anlatılıyor. Örneğin, “Bana şöyle davranın, bana böyle yapmayın” gibi yönergeler bulunuyor. Yakın zamanda bu doküman tekrar karşıma çıktı ve ben de düşündüm ki sokak videolarında farkındalık yaratmaya çalışırken acaba bu maddelerden işime yarayacak bir şey var mı?

Belgede, “Tek başıma yürüdüğümde, ayakkabılarımı bağladığımda bana olağanüstü bir şey yapıyormuşum gibi bakmayın” diyor. Bu düşünce üzerine kendi deneyimlerimi de eklemek istiyorum. Bazen sokakta yürürken, insanların bana bakışlarındaki şaşkınlığı fark ediyorum. Sokakta tek başıma yürüyebilmem, beyaz bastonla hareket edebilmem, birileri için olağanüstü bir şey gibi görünüyor. Kendi başıma bir şeyleri ayırt edebilmem, okuyabilmem, yazabilmem, ders çalışmam veya bir iş yerinde çalışmam bile bazen olağanüstü olarak algılanıyor. Bu, aslında büyük bir sorun yaratıyor. Çünkü yaptığım sıradan eylemlerin olağanüstü olarak görülmesi, hem benim hem de diğer görme engellilerin toplumsal algısını olumsuz etkiliyor.

Ne yazık ki, bazılarımız da çevrelerinden aldığımız bu abartılı övgüler nedeniyle gerçekten olağanüstü bir şey yaptığını düşünmeye başlıyor. Örneğin, etrafımızdaki insanlar bizi sürekli olarak “olağanüstü” olarak nitelendirirse, biz de bunu kabullenip, sıradan eylemlerimizi aşırı büyütmeye başlayabiliyoruz. Bir etkinlikte, herkesin yaptığı bir deneyimden bahsetmesi istenmişti. Orada biri, “Ordu’nun ilk görme engelli yüzücüsü benim” demişti. Görme engelli yüzücüler dünya çapında var ve bu konuda turnuvalar düzenleniyor. Ancak çevresinde bu kadar büyütüldüğü için bu kişi, yaptığı şeyi olağanüstü olarak algılamıştı. Bu, iyi bir şey değil.

Evet; olağanüstü şeyler yapabiliriz. Örneğin, bir gün bir görme engelli uzaya astronot olarak giderse, bu olağanüstü bir şeydir. Ancak, görme engelli bir kişinin üniversiteden mezun olması veya bir işte çalışması olağanüstü olarak görülmemelidir. Nezaket kuralları belgesinde de buna vurgu yapılıyor; sıradan eylemlerin olağanüstü olarak algılanmaması gerektiği belirtiliyor. Sıradan hobilerim var; kitap okumak, arkadaşlarımla gezip eğlenmek, sinemaya gitmek, maç izlemek gibi. Bilgisayar kullanmak, internette gezinmek, kendi başıma paylaşımlar yapmak da sıradan birer eylem. Hatta video çekmek bile, doğru açıya her zaman tutturamasam da, giderek sıradan hale geliyor.

Bugün yürüdüğüm yolda sarı çizgiler, yani hissedilebilir yüzeyler, bulvardan caddeye döndüğümde başlıyor. Ancak bu çizgilerin sadece göstermelik olduğunu düşünüyorum. Sarı çizgiler, ülkemizde öyle popülist hale geldi ki; bir dönem kolumuzdan tutup bizi zorla bu çizgilere yönlendirenler bile oldu. Ama bakın şimdi, sarı çizginin ortasında bir büfe var. Bu, aslında yaşadığımız sorunların bir yansıması. Sarı çizgilerin üzerine yürüdüğümde karşıma bir direk, ağaç veya büfe çıkabiliyor. Bu da, erişilebilirlik konusunda ne kadar geride olduğumuzu gösteriyor.

Bugünkü videomda, sıradan olan eylemlerimizin olağanüstü gibi algılanmasının üzerimizde yarattığı olumsuz etkilerden bahsetmeye çalıştım.

Paylaş: