| | | |

Görme engelliler erişilebilir demokrasi mücadelesi için sandığa gitmeli

Uzun mücadelelerin ardından  görme engelliler olarak elde ettiğimiz tarihi kazanım sayesinde 2023 Milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bazılarımız oyumuzu Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından bastırılan şablon aracılığıyla kullandık. Ancak yıllar boyunca erişilebilirlik adına adım atmak için yasal düzenlemeye ihtiyaç olduğunu söyleyen YSK, mevzuat çıktıktan sonra körler alanında çalışan sivil toplum örgütleriyle diyaloğa geçmeden kendi koyduğu standartlara göre  bir şablon tasarladı. Şablonda Braille alfabesine ve büyük puntoya yer verilmediği için oy vereceğimiz partinin kaçıncı sırada olduğunu önceden öğrenmemiz ve sandık başında delik saymamız gerekiyordu. Dahası, mühür de şablona uygun olmadığından, oy kullanma süreci bizler için bir karmaşaya dönüştü. Erişilebilir oy verme heyecanımız yerini hayal kırıklığına bıraktı. Bu tür eksiklikleri yaşamışken sivil toplum örgütleri olarak YSK’ya güçlü bir şekilde tepki göstermemiz ve yerel seçim için lobi oluşturmamız gerekirdi. Ancak genel seçimlerin ardından yapılan görüşmeler sınırlı kaldı. Birçok STK konuyu sahiplenmedi.

Belediye seçimlerine bir haftadan az süre var. geldiğimiz noktada YSK oy şablonu bastırma işini il ve ilçe seçim kurullarına bıraktı. Ne var ki farklı illerde şablon örneklerini yerinde inceleyen arkadaşlarımızdan aldığımız bilgilere göre şablonlar hiç kullanışlı değil. Geçen yıl dile getirilen sorunların çözümü için adım atılmadığı anlaşılıyor. Pazar günü ne olacağını yaşayıp göreceğiz. O günkü deneyimlerimiz daha net konuşmamızı sağlayacak.

29 Mart 2023 tarihi itibarıyla seçmen kütüğünde kayıtlı görme engelli seçmen sayısı 373 bin 54. Görüldüğü gibi YSK önemli bir seçmen kitlesinin bağımsız oy verme hakkını yok sayıyor. Cumhuriyetimizin 100. yılını kutladığımız bir çağda görme engellilerin “acaba sandığa beraber girdiğimiz kişi istediğim partiye oy attı mı?” kuşkusu yaşaması kabul edilir gibi değil.

Görme engelliler camiasında zaman zaman dile getirilen bir düşünce var. “Madem siyasetçiler benim erişilebilir oy kullanmamı önemsemiyor, o zaman ben de oy kullanmam.” şeklinde özetleyebileceğimiz bu fikre katılmadığımı söylemeliyim. Bu düşünce bana “Tavşan dağa küsmüş, dağın haberi olmamış.” sözünü hatırlatıyor. Gerçekçi olursak, son yıllarda engelli lobisi siyaset mekanizmasındaki etkisini kaybetti. Mevzuatla güvence altına alınan haklarımızın uygulanmasında yaşadığımız sorunlar artıyor.  Bunların çözümü için birkaç istisna dışında kamuoyunda ses getirecek çalışmalar yapamadık. Hem karar alıcıları hem de siyasetin diğer aktörlerini çalışmalarımızın birer parçası yapamıyoruz. Tüm bunların sonucunda sivil toplumdaki bazı etkili savunucular yılgınlığa düşerek kendisini geri çekmeye başladı. Ancak bu kişilerin yerini her zaman yenileri alamıyor. Böyle bir tabloda sivil toplumun kararlı, dirençli ve ısrarcı girişimlerde bulunması her zaman mümkün olmuyor.

Kendi bakış açımla mevcut durumu özetledim. Bu durumu nasıl değiştirebileceğimizi birlikte yapacağımız fikir tartışmalarıyla belirleyebilir ve uygulayabiliriz. Yeter ki sivil toplumdan ümidimizi kesmeyelim, siyaset mekanizmasına nasıl dahil olabileceğimize dair alternatif yollar bulmayı denemekten vazgeçmeyelim.

Pazar gününden önce  oy vereceğim başkan adaylarının pusulalardaki sırasını öğreneceğim. Seçim günü oy kullanmak için okula gideceğim. Oy şablonunu inceleyip tüm eksiklerine rağmen kullanabileceğime kanaat getirirsem sandığa tek başına gireceğim. Şablondan emin olamazsam  güvendiğim bir kişiyle oyumu kullanacağım.

Farklı bir oy vermeme sebebimiz yoksa sandığa gidelim. şablonların kusurlarını tespit edelim. Daha sonra sivil toplum kuruluşları öncülüğünde ve farklı yöntemlerle YSK’yı erişilebilir şablon yapması için zorlayalım. Unutmayalım; hiçbir hak mücadele etmeden kazanılmıyor. Pasif direniş kutsaldır; ancak şu an aktif eylemlilik zamanıdır.

Erişilebilirlik sağlanmadan güçlü bir demokrasi olmaz.

Mücadelemiz daim olsun…

Paylaş: