Geçmişten günümüze engelli öğretmenlerin hak mücadelesi
24 Kasım Öğretmenler Günü’ne özel bu programda, engelli öğretmenlerin atanma süreçleri, meslek yaşamındaki erişilebilirlik sorunları, bu alandaki mücadelelerin tarihsel gelişimi ve mevcut durum değerlendirildi. Programa Eğitimde Görme Engelliler Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Gökhan Çapanoğlu katıldı. Çapanoğlu’nun bu programa katılma nedeni engelli öğretmenlerin hak mücadelesinde baştan beri birlikte çalıştığımız bir kişi olmasıydı.
Engelli Öğretmen Ataması Mücadelesinin Tarihçesi ve Gelişim Süreci
2010 yılında görme engellilerin öğretmen olamayacağına dair bir yönetmelik taslağı gündeme geldi. Kamuoyundan gelen tepkiler üzerine taslak geri çekildi ve 1.000 engelli öğretmen atandı. 2012 yılında dönemin Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in, “Görme engellilerden öğretmen olmaz” açıklaması, engelli öğretmenlerin hak mücadelesinde bir dönüm noktası oldu. Bu açıklamadan sonra, hak temelli bir hareket başlatılarak siyasi partiler, sendikalar ve sivil toplum örgütleriyle görüşüldü. Bu dönemde engelli öğretmenlerin kolektif bir kimlik oluşturulmaya başlandı. 3 Aralık 2012 Dünya Engelliler Günü’nde yapılan engelli öğretmen ataması eylemi, engelli öğretmenlerin seslerini güçlü bir şekilde duyurdukları en önemli etkinliklerden biri oldu. Eylemde, “diploma yırtma” yerine diplomaları birleştirerek büyük bir diploma oluşturuldu ve bu sembolik hareket, kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Bu hareketler sayesinde dönemin Başbakanı ve bugünün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında, “Engelliler bal gibi de öğretmen olur” diyerek engelli öğretmenlerin atanmasını destekledi. Bu açıklama, mücadelelerin devlet nezdinde karşılık bulduğunu gösterdi.
2013: İlk Büyük Atama ve Hukuki Adımlar
2013 yılında yapılan engelli öğretmen atamalarında bazı usulsüzlükler görüldü. Kamuda çalışanların engelli öğretmen atamasına başvuramaması şeklindeki düzenlemeye Eğitimde Görme Engelliler Derneği (EGED) itiraz etti. Derneğin açtığı dava ile bu haksız uygulama kaldırıldı. İlerleyen yıllarda engelli öğretmenlerin hak mücadelesi konusunda EGED sahada daha etkin bir yapıya kavuştu ve engelli öğretmenlerin haklarını savunmaya yönelik sistematik bir çalışma yürüttü.
Engelli Öğretmenlerin Hukuki Kazanımları
Engelli öğretmenlerin mücadelesi, pek çok yasal düzenlemenin hayata geçirilmesini sağladı.
Ders Programı Düzenlemeleri: Engellilik durumuna uygun şekilde ders saatlerinin düzenlenmesi artık yasal bir hak. Dayanağı Okulöncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’nin 5. maddesi ve Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği’nin 12. maddesi.
Nöbet Muafiyeti: Engelli öğretmenlerin nöbetten muaf tutulması mümkün hale geldi. İsteyen öğretmenler ise nöbet tutabiliyor. Dayanağı Okulöncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’nin 44. maddesi ve Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği’nin 91. maddesi.
Norm Fazlası Atamalardan Muafiyet: Engelli öğretmenler, norm fazlası atamalara dahil olmadan mevcut okullarında kalabiliyor. Dayanağı Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nin 53. maddesi.
Mazeret Atamaları: Engellilik durumuna bağlı olarak öğretmenler mazeret atamalarına başvurabiliyor. Dayanağı Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nin 49. maddesi.
Rotasyon ve Hizmet Süresi İstisnası: Engelli öğretmenler, aynı kurumda azami çalışma süresi kuralından muaf tutuluyor. Dayanağı Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nin 48. maddesi.
2024 EKPSS puanıyla engelli öğretmen ataması olacak mı?
2024 EKPSS yapıldı ama engelli öğretmen ataması belirsizliğini koruyor.
Yeni çıkan Öğretmenlik Mesleği Kanunu ile birlikte engelli öğretmen atamasında bazı belirsizlikler ortaya çıktı. Özellikle engelli öğretmen atamalarında Öğretmen Akademisi ile süreçlerin nasıl işleyeceği net değil. Öte yandan 2023 yılında 4.000’den fazla engelli öğretmen atandığı için Milli Eğitim Bakanlığı, şu anda yeni bir engelli öğretmen atamasına ihtiyaç olmadığını belirtiyor.
Engelli Öğretmen Atamaları ve Mücadele
Programda engelli öğretmenlerin geçmişteki gibi haklarını savunmaya devam etmesi gerektiği vurgulandı. Mücadelede sokağa çıkmanın yanı sıra lobicilik faaliyetleri, sendikalarla iş birliği ve sosyal medya kampanyalarının bir bütün olarak yürütülmesi gerektiği ifade edildi. Ayrıca engelli öğretmenlerin sadece hak talep etmekle kalmayıp, mesleklerine dair sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiğinin altı çizildi. Bu çerçevede engelli öğretmenlerin, bağımsız hareket ve bilişim teknolojileri gibi alanlarda kendilerini geliştirmeleri gerektiği vurgulandı. Popülist yaklaşımlardan uzak durarak, hakların korunması ve genişletilmesi için stratejik ve organize bir mücadele yürütülmesi gerektiği belirtildi.
Bu program, engelli öğretmenlerin hak mücadelesinin yakın tarihini, kazanımlarını ve mevcut durumunu ele alarak, izleyicilere bu alandaki bilinçlenme ve mücadeleye katkı çağrısı yaptı. Programda, bugüne kadar elde edilen hakların, geçmişteki mücadelelerin bir sonucu olduğu ve bu hakların korunması için kolektif bir çaba gerektiği vurgulandı. Engelli öğretmenlerin haklarının bir lütuf değil, mücadelenin ürünü olduğu, dolayısıyla bu mücadelenin hak temelli bir yaklaşımla sürdürülmesi gerektiği ifade edildi.