| | | |

Erişilebilirlik yasasının ertelenmesi, bir sarı öküz vakasıdır!

Facebook hesabımda yaptığım bir paylaşım. Derli toplu bir yazı olduğunu düşündüğüm  ve internette bir kaynak olarak kalmasının önemli olduğuna inandığım  için burada da yer almasını istedim.

 

2005 yılında çıkarılan Engelliler Hakkında Kanun, kamu alanlarında erişilebilirliğin sağlanması için tüm kurumlara 7 yıllık süre tanımıştı. Ancak bu süre ilk olarak 2012 yılında ertelendi. O zaman bu sürenin ertelenmemesi için bazı STK’lar İstanbul’da bir eylem tertip etmişler, 7 Temmuz Platformu olarak örgütlenmişlerdi. Biz de o zaman henüz dernek bile değilken, Görme Engelli Öğrenciler Platformu olarak bu organizasyona imkanlarımız ölçüsünde dahil olmuştuk. Ne var ki bu eylem camiadan yeterince ilgi görmedi ve o dönem sözü dinlenen STK’lar da yeterince tepkisel davranmayınca süre ertelenmesi durumu gerçekleşti. Daha sonra çıkarılan mevzuatla engellilik alanında faaliyet yürüten sivil toplum örgütlerinden üst kuruluşlara Erişilebilirlik İzleme ve Denetleme Komisyonlarında temsilci bulundurma hakkı tanındı. Ancak, biz kamu kurumlarından bilgi edinme başvuruları yaparak komisyonların çalışmalarını sorgulamaya çalışaduralım, bugüne kadar komisyonlarda temsilci bulundurma hakkı bulunan STK’lar tarafından onların komisyonlarda yapılan çalışmalar hususunda bakış açısını yansıtacak hiçbir metin görmedim. Kamuoyunda paylaşılan bu içerikli bir doküman varsa ve ben bilmiyorsam, sözlerimi geri almaktan kesinlikle çekinmem.
Sarı öküz hikayesini bilenleriniz vardır. Otlakların birinde bir öküz sürüsü varmış. Çevredeki aslan sürüsünün de gözü öküzlerdeymiş. Ancak öküz sürüsü birlik olunca arslan sürüsü başarılı olamıyormuş. Arslanların lideri sarı öküzün rengi farklı olduğu için gözlerini kamaştırdığını ve bu yüzden salgınlaştıklarını, onu vermeleri halinde barış içinde yaşayabileceklerini söylemiş. Öküzler toplanmışlar ve Beneklinin itirazına rağmen sarı öküzü vermişler. Derken öküz sürüsü önce uzun kuyrukluyu, sonra diğerlerini türlü bahanelerle isteyen arslanlara karşı duramamış ve zayıflamış. Kendi içlerinde bu durumun nedenlerini sorgularken, liderleri Beneklinin itirazını hatırlayarak “o sarı öküzü vermeyecektik” demiş.
Biz, engelliler camiası olarak, 2012 yılında yasamızın ertelenmesine ses çıkarmayarak içimizden sarı öküzü vermiş olduk. Her erteleme kararıyla ve benzeri ayrımcı uygulamayla da içimizden birilerini vermeye devam ediyoruz.
Şimdi özel ve kamuya ait şehiriçi ve şehirlerarası toplu taşıma araçlarının engellilerin erişimine uygun hale getirilmesi bir yıl daha ertelendi. Bu ertelemenin kapsamının ne kadar geniş olduğu önemli değil. En son erteleme kararına gerekçe olarak öne sürülen karşılanması gereken yükümlülüklerin yeni tip koronavirüs salgını nedeniyle aksaması durumu, sorgulanmayı büyük ölçüde hak eden bir mazeret. Bilakis, Birleşmiş Milletler engellilerin pandemi sürecinden en fazla etkilenen grupların başında geldiğini ve gerekli tedbirlerin alınmasının önemini vurgulayan bir politika belgesi yayınladı.
Eğer biz taleplerimizin başına erişilebilirliği koymazsak ve bu temelde yürütülen çalışmalara yeterince destek vermezsek, yalnızca sosyal politikalar üzerine kampanyalar geliştirir ve bunları çok daha fazla öncelersek, arzu ettiğimiz erişilebilir ülke idealine ulaşma olasılığımız düşmeye devam edecek.
Dahası, yasalarla kazandığımız haklarımızın kullanımının ertelenmesine ses çıkarmazsak zayıflamayı sürdüreceğiz ve her seferinde biraz daha kendimizden feragat edeceğiz.
Soru gayet net: Bir öküz daha mı vereceğiz, yoksa mücadele mi edeceğiz?

Paylaşımı Facebook’ta görüntüleyin

Paylaş: