|

Engellilerin gündemi (22. bölüm)

 

Engellilerin Gündemi programının 22. bölümünde, 15-28 Haziran tarihleri arasında basında, sivil toplumda ve sosyal medyada engellilik alanında konuşulan önemli konular detaylı bir şekilde ele alınmıştır. Bu sayfada ilgili video ve programın geniş özeti yer almaktadır. Programda öne çıkan ana başlıklar şu şekildedir:

 

ÖTV Muafiyeti ve Engelli Araç Alımı

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından önerilen vergi paketi kapsamında, ÖTV muafiyetinde iki ana senaryo gündeme getirildi:

Süre Uzatımı: Mevcut durumda engelli bireyler, 5 yılda bir ÖTV muafiyetiyle araç satın alabiliyorlar. Yeni öneriye göre bu süre 10 yıla çıkarılacak.

ÖTV Muafiyetinin Kaldırılması: ÖTV muafiyetinin tamamen kaldırılması ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı koordinasyonunda yeni bir sisteme geçilmesi öngörülüyor.

Engellilerin Haklarına Erişim Platformu, sosyal medya etkinlikleri ve basın açıklamalarıyla bu değişikliklere karşı çıktılar.

25 Haziran salı günü Twitter’da bir sohbet etkinliği yapıldı. 26 Haziran Çarşamba günü Ankara’da bir basın açıklaması düzenlendi. 27 Haziran perşembe günü “#EngelliHaklarımaDokunma” etiketiyle bir Twitter etkinliği gerçekleştirildi.

ÖTV muafiyeti, engelli bireylerin bağımsız yaşamalarını destekleyen önemli bir haktır. Tekerlekli sandalye kullananlar, koltuk değneği kullananlar ve diğer bedensel engelliler için araçlar, bağımsızlıklarını sağlamak açısından hayati öneme sahiptir. Türkiye’de sokaklar, kaldırımlar ve toplu taşıma araçları engellilerin kullanımına uygun değildir. Bu nedenle, ÖTV muafiyetiyle araç alımı, engelli bireylerin hareket özgürlüğünü ve bağımsızlıklarını artırmaktadır. Otizmli, zihinsel engelli ve bilişsel engelli bireylerin aileleri de ÖTV muafiyetiyle araç alarak çocuklarını rahatlıkla sosyalleştirebilmektedir. Bu durum, engelli bireylerin sosyal yaşama daha kolay adapte olmalarını sağlamaktadır.

Ekonomik krizin yoğun olarak hissedildiği bir ortamda, erişilebilirlik için yeterli bütçelendirme yapılması zorlaşmaktadır. Devlet, engelli bireylere erişilebilir bir ortam sunamadığı için özel tüketim vergisi almadan araç almalarına olanak tanımaktadır. ÖTV muafiyeti, engellilerin bağımsız yaşama etkin biçimde dahil olabilmeleri için vazgeçilmez bir hak olarak görülmektedir. Ancak, bu hakkın lütuf temelli bir yaklaşımla sunulması, hakların geri alınması riskini artırmaktadır. ÖTV muafiyeti hakkının istismar edilmesi nedeniyle devletin ciddi vergi kayıplarına uğradığı yönünde eleştiriler yapılmaktadır. 2024 yılının ilk 3 ayında satılan araçların yaklaşık %30’u engelli aracı kapsamında alınmıştır. Devlet, bu tür istismarları önlemekle yükümlüdür. Hakkın tamamen kaldırılması yerine, istismarların denetlenmesi ve gerekli yaptırımların uygulanması gerekmektedir.

ÖTV muafiyetinin kaldırılması veya süresinin uzatılması gibi değişiklikler, engelli bireylerin bağımsızlıklarını ve sosyal yaşama katılımlarını olumsuz etkileyecektir. Bu nedenle, hak temelli bir yaklaşım benimsenerek, engelli bireylerin yaşam kalitesini artıracak politikaların sürdürülmesi gerekmektedir. Savunuculuk çalışmaları ve sivil toplum kuruluşlarının çabaları, bu hakların korunmasında ve geliştirilmesinde önemli bir rol oynamaktadır.

 

Temmuz Ayında Güncellenen Engelli Maaşı ve Destek Ödemeleri

3 Temmuz’da açıklanacak enflasyon verileri sonrasında memur maaşlarına %20.35 oranında zam yapılacağı beklenmektedir. Memur maaşlarına yapılan bu zam, engellilere yönelik verilen destek ödemelerini de etkilemektedir. Aşağıda güncellenen ödemeler verilmiştir:

%40 ila %69 Engel Oranı Olanlar: 3.357 TL

%70 ve Üzeri Engel Oranı Olanlar: 5.036 TL

18 Yaş Altı Engellilerin Maaşları: 3.357 TL

Evde Bakım Aylığı: 9.156 TL

Engelli Yakını Maaşı: 3.366 TL

Geçmiş programlarda, engellilere sağlanan destek ödemelerinin yetersizliği sıkça dile getirilmiştir. Bu programda da benzer konular tekrarlanarak, yeni izleyicilere ve sürekli izleyenlere bu sorunlar hatırlatılmıştır. Engellilere sağlanan destek ödemelerinin yetersizliği, Türkiye’nin kronikleşen bir sorunu olarak ele alınmıştır. Bu yetersizlik, engellilerin yaşam kalitesini olumsuz etkilemektedir.

 

TCDD’nin Engelli Biletini kullanmayanlara  Yönelik Yaptırımı

TCDD, ayda iki kere aldığı ücretsiz tren biletlerini kullanmadığı gerekçesiyle engelli bir vatandaşa 6 ay boyunca engelli bileti alamama cezası uygulamıştır. Bu yaptırım üzerine, engelli vatandaş konuyu Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’na (TİHEK) taşımıştır. TCDD, engelli vatandaşların sürekli olarak bilet alıp aynı gün içerisinde biletlerini değiştirdiklerini ve kullanmadıklarını, bu durumun ciddi bir kamu zararına yol açtığını belirtmiştir. TCDD, bu istismarı önlemek amacıyla böyle bir yaptırım uyguladığını ve bunu kamu yararı için yaptığını savunmuştur. TİHEK, TCDD’nin uyguladığı 6 aylık cezanın orantısız ve ölçüsüz olduğunu belirterek, yaptırım mekanizmasının basamaklandırılması gerektiğini ifade etmiştir.

TİHEK, engelli vatandaşların kullanmadıkları biletlerin ücretinin ödenmesini veya bu ücretlerin bir ceza ile birlikte ödenmesini önermiştir. Kişilerin önceden yazılı olarak uyarılması gerektiği, böylelikle ilk etapta daha hafif yaptırımların uygulanabileceği belirtilmiştir. Daha hafif idari yaptırımların uygulanmasından sonra, sorun devam ederse 6 aylık cezanın gündeme gelmesi gerektiği ifade edilmiştir.

Programda, engelli bileti alıp kullanmayan kişilerin bu davranışlarının kabul edilemez olduğu ve bu durumun camiaya zarar verdiği belirtilmiştir. Engelli bireylerin, aldıkları biletleri zamanında iptal ettirmeleri gerektiği vurgulanmıştır. Engelli bireylerin haklarının korunması için bu tür istismarların önlenmesi gerektiği belirtilmiştir. Ancak, yaptırımların ölçülü ve basamaklandırılmış olması gerektiği vurgulanmıştır.

 

Görme Engelli Öğrencinin Okuyucu Mağduriyeti

YKS’nin yabancı dil oturumuna katılan Berra Yami adlı görme engelli öğrenci, İngilizce bilmeyen ve telaffuzu iyi olmayan bir okuyucu ile sınava girmek zorunda kalmıştır. Berra, sınav sırasında okuyucunun yetersizliği nedeniyle okuyucunun değiştirilmesini talep etmiştir. Ancak, bu talep sınav görevlileri tarafından karşılanmamış ve Berra mağdur olmuştur.

Engelsiz Erişim Derneği ve Eğitimde Görme Engelliler Derneği tarafından Berra’nın yaşadığı mağduriyet hakkında basın açıklamaları yapılmıştır. Bu durum, medyada geniş yankı bulmuştur. Berra’nın yanı sıra, İstanbul’da sınava giren Nisanur adlı bir başka görme engelli öğrenci de benzer sorunlar yaşamış ve okuyucu mağduriyeti nedeniyle başarılı olamamıştır. Nisanur da ÖSYM’ye dilekçe yazmış ve konuyu basına taşımıştır. Görme engelli öğrenciler, yaşadıkları mağduriyetleri dilekçelerle ÖSYM’ye iletmişlerdir. Bu başvuruların ardından, ÖSYM’nin nasıl bir yanıt vereceği merakla beklenmektedir.

Programda, sadece okuyucularla sınava girme seçeneğinin yeterli olmadığı ve Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) dijital sınav meselesini gündeme alması gerektiği vurgulanmıştır. Eğitimde Görme Engelliler Derneği’nin (EĞE) geçmişte yürüttüğü mücadeleler sonucunda, elektronik yabancı dil sınavlarının ekran büyütme ve ekran okuyucu yazılımlar kullanarak yapılabildiği belirtilmiştir. Bu büyük bir devrim olarak nitelendirilmiştir. Başta YKS olmak üzere tüm sınavların elektronik ortamda ve erişilebilir şekilde yapılmasının gerekliliği vurgulanmıştır. YÖK’ün, çağın şartlarına uygun davranarak bu konuda adımlar atması gerektiği belirtilmiştir.

Sınavlarda görevlendirilecek okuyucuların, sınavlarda görev almadan önce eğitim almaları ve okuma teknikleri konusunda bilgilendirilmeleri gerektiği vurgulanmıştır. Bu eğitimlerin periyodik olarak tekrarlanması ve eğitim alan okuyucuların sertifikalandırılması gerektiği belirtilmiştir. Eğitim almayan okuyucuların sınavlarda görevlendirilmemesi gerektiği ifade edilmiştir.

Görme engelli öğrencilerin, uygun eğitim almamış okuyucular nedeniyle yaşadığı mağduriyetlerin, eğitim hayatlarında büyük hak kayıplarına yol açtığı vurgulanmıştır. Bu durumun, öğrencilerin bir yıllık emeklerinin boşa gitmesine neden olduğu belirtilmiştir. ÖSYM’nin, görme engelli öğrencilerin karşılaştığı sorunları hızlı bir şekilde çözmesi ve bu konuda daha duyarlı olması gerektiği ifade edilmiştir. Ayrıca, önerilen çözümlerin hayata geçirilmesi noktasında üst birimlerin daha aktif bir rol alması gerektiği vurgulanmıştır.

 

ÖSYM’ye Engellilere Ek Puan verirken nesnel davranmama Cezası

ÖSYM, Yükseköğretim Kurumlarına Giriş Sınavı’nda (YKS) engelli adaylara, engel durumlarına ve engel oranlarına göre ek puan vermektedir. Bu puanlama, kişinin engel durumu ve oranı gibi kriterler sağlık kurullarınca değerlendirilerek yapılmaktadır. ÖSYM, bu ek puanları belirlemek için altı dereceli bir sistem olan ekstra polarizasyon yöntemini uyguladığını belirtmiştir. Ek puan uygulamasıyla ilgili kriterler ve yöntemler, YKS tercih kılavuzunda açık bir şekilde belirtilmemiştir. Bu durum, adaylar arasında belirsizliğe ve kafa karışıklığına yol açmıştır. Ek puan kriterlerinin nesnel olmaması ve açık bir şekilde belirtilmemesi, adaylar arasında adaletsizlik ve haksızlık duygusuna yol açmıştır.

%40 engel oranına sahip az gören bir aday, ÖSYM’den ek puan talep etmiş ancak bu talep reddedilmiştir. Bunun üzerine aday, Kamu Denetçiliği Kurumu’na (KDK) başvurmuştur. KDK, adayın başvurusunu değerlendirerek ÖSYM’ye ek puan verilmesi tavsiyesinde bulunmuştur. Bu kararın ardından ÖSYM, adaya ek puan vermiştir. Aday, ayrıca Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’na (TİHEK) da başvurmuştur. TİHEK, ÖSYM’nin ek puan kriterlerinin nesnel olmaması ve açık bir şekilde belirtilmemesi nedeniyle adaletsizlik yaşandığını belirtmiştir. TİHEK, ÖSYM’ye, ek puan kriterlerini nesnel olarak açıklamadığı ve adaylar arasında adaletsizliğe yol açtığı gerekçesiyle para cezası vermiştir. TİHEK, bu kriterlerin ve yöntemlerin YKS tercih kılavuzunda açık bir şekilde belirtilmesini ve bu konuda düzenlemeler yapılmasını talep etmiştir.

ÖSYM’nin, engelli adaylara yönelik uygulamalarında daha şeffaf ve adil olması gerektiği vurgulanmıştır. Kriterlerin ve yöntemlerin açık bir şekilde belirtilmesi, adaylar arasında adaletsizliğin önlenmesi açısından önemlidir. TİHEK’in, engelli bireylerin haklarını koruma ve adaletsizlikleri giderme konusundaki rolü vurgulanmıştır. TİHEK’in verdiği ceza, engelli bireylerin haklarının korunması açısından önemli bir adım olarak değerlendirilmiştir.

 

Engelli Öğretmen Ataması

Engelli öğretmenlerin atanmasıyla ilgili mücadele 2009 yılından beri devam etmektedir. “Engelliden öğretmen de olmaz, şoför de olmaz” gibi söylemlerle karşılaşılan bu süreçte önemli kazanımlar elde edilmiştir. 2013 yılından itibaren EKPSS sonuçlarına göre engelli öğretmen atamaları başlamış ve bu süreçte binlerce engelli öğretmen atanmıştır. Engelli öğretmen atamalarının daha kapsayıcı ve sistemli hale getirilmesi gerektiği belirtilmiştir.

28 Nisan’da yapılan EKPSS sonrasında engelli öğretmen atamalarının ne zaman yapılacağı ve kaç kişinin atanacağı konusu belirsizdir. Bu belirsizlik, engelli öğretmen adayları arasında endişe yaratmaktadır. Engelli öğretmen adayları, atama taleplerini dile getirmek için lobi faaliyetleri yürütmekte, siyasi partiler ve bakanlıklarla görüşmeler yapmaktadırlar. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, engelli öğretmen atama sürecinin Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından yürütüldüğünü ve bu bakanlıktan gelecek tahsise göre atama yapılacağını belirtmiştir.

Geçtiğimiz haftalarda bir engelli öğretmen adayı, Özgür Özel’den destek istemiş ve Özel de bu konuda ellerinden geleni yapacaklarını belirtmiştir.

Sözcü Gazetesi Eğitim Editörü Sultan Uçar, Milli Eğitim Bakanlığı’na 2.000 atanma talebini sormuş ve bakanlıktan aldığı bilgilere göre, kontenjanın aşıldığı ve yeni bir atama yapılmasının şu an gündemde olmadığını belirtmiştir. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in açıklamasına göre kamuya emekli olanların veya istifa edenlerin yerine personel alımı yapılacağı, bunun dışında alım yapılmayacağı bilinmektedir. Tasarruf tedbirleri kapsamında engelli öğretmen atamalarının azalacağı öngörülmektedir. Kotanın artırılması gerektiği vurgulanmıştır.

 

Öğretmenlik Meslek Kanunu ve engelli öğretmenler:

Yeni Öğretmenlik Meslek Kanunu taslağında, engelli öğretmen atamalarına dair özel bir bölüm bulunmamaktadır. Mevcut öğretmen atama ve yer değiştirme yönetmeliğinde yer alan “engelli öğretmen ataması” başlığının kanunda yer almaması, bu konuda bir belirsizlik yaratmaktadır. Öğretmen atamalarının daha kapsayıcı ve engelli öğretmenlerin ihtiyaçlarını gözeten bir yapıya sahip olması gerektiği vurgulanmıştır. Mevcut yönetmelikte yer alan rotasyon uygulaması, yeni kanun taslağına da aktarılmıştır. Ancak, rotasyondan muaf tutulması gereken engelli öğretmenler ve özel eğitim okullarında görev yapan öğretmenler konusunda net bir düzenleme yapılmamıştır. Kanun taslağında “sağlık durumu yönünden öğretmenlik görevini yapmasını engelleyen bir durumu bulunmamak” ifadesi yer almaktadır. Bu ifade, engelli öğretmen adaylarının sağlık kurullarıyla karşı karşıya kalmasına ve sağlık raporu almakta zorlanmalarına yol açabilir. Kanun taslağında, bazı durumlarda öğretmenlerin geri hizmete çekilebileceği belirtilmiştir. Bu durum, engelli öğretmenler için olumsuz sonuçlar doğurabilir. Okul idarecileri ve müfettişlerin olumsuz algıları nedeniyle engelli öğretmenlerin görevlerinden geri hizmete çekilmeleri, geçmişte de yaşanan bir sorundur. Geçmişte bu konuda açılan davalar ve kazanılan haklar, geri hizmete çekilme uygulamasının engelli öğretmenler açısından olumsuz sonuçlar doğurabileceğini göstermektedir.

Eğitimde Görme Engelliler Derneği (EĞED), kanun taslağındaki bu eksiklikler ve olumsuzluklar hakkında bir basın açıklaması yapmış ve konuyla ilgili bir rapor yayınlamıştır. Bu rapor, ilgili mercilere sunulmuştur. EĞED, 2013 yılından beri engelli öğretmenlerin hakları konusunda faaliyet göstermektedir. Programın bu bölümünde yıllar içinde elde edilen kazanımlar ve yapılan çalışmalar hakkında bilgi verilmiştir. Örneğin, memur olan engelli öğretmen adaylarının atanması, mazeret atamaları ve ders programlarının engellilerin lehine düzenlenmesi konularında önemli başarılar elde edilmiştir.

Yeni Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun engelli öğretmenlerin haklarını gözeten ve onların çalışma koşullarını iyileştiren düzenlemeler içermesi gerektiği vurgulanmıştır. Engelli öğretmenlerin karşılaştığı zorlukların giderilmesi için savunuculuk çalışmalarının devam etmesi gerektiği belirtilmiştir. EGED, Milli Eğitim Bakanlığı ile işbirliği içinde çözüm önerileri geliştirmiş ve uygulamaya koymuştur. Bu işbirliğinin devam etmesi gerektiği vurgulanmıştır.

Paylaş: