|

Engellilerin Gündemi (2. bölüm)

 

Engellilerin Gündemi’nde basında, kamuoyunda ve sivil toplumda engellilik alanında konuşulanlar incelenmeye devam ediyor.

Bu bölümde Kim Milyoner Olmak İster yarışmasında büyük ödülü kazanan Rabia’nın estetik el yaptırmak istemesi, Anayasa Mahkemesi’nin erişilebilirlik hakkındaki kararı, Kahramanmaraş Ertuğrul Gazi Görme Engelliler İlkokulu’na Milli Eğitim personelinin taşınması, işitme engelli ve down sendromlu milli sporcuların başarıları ve engelsiz seçim konusundaki gelişmeler konuşuluyor.

Bu sayfada videoyu izleyebilir ve yazılı dökümme erişebilirsiniz.

 

Yazılı döküm

Merhabalar değerli arkadaşlar;

 

Kanalımız açılalı tam 2 hafta oldu ve biz geleneksel hale getirmeye çalıştığımız üzere engelliler gündeminin ikincisiyle birlikteyiz. Hepiniz yayına hoş geldiniz. Bu haftaki yayın akışımız oldukça yoğun. O yüzden bazı haberleri gündemden çıkarmak zorunda kaldım. Ancak konuşacağımız haberler hepinizin ilgisini çekecek diye düşünüyorum. İsterseniz başlayalım:

 

Geçen bölümden yansıyanlar

Önce geçen bölümden yansıyanları konuşalım istedim. Hatırlayacağınız üzere ilk yayında Kastamonulu bir döner ustası olan Tuncay ustanın mavi kapak toplayarak engellilere yardım etmeye çalıştığını konuşmuştuk. Topladığı mavi kapakları Türkiye Sakatlar Derneği’nin Kastamonu Şubesine götürdüğünü ve bu sayede tekerlekli sandalye alındığını okumuştuk haberden. Kendisi bunu iyi niyetiyle yapıyordu. Ben bu konuda Tuncay ustaya seslenmiş ve demiştim ki: Tuncay usta, sen aslında ambalaj üreticilerinin yapması gerekeni yapıyorsun. Onların dönüştürmesi gereken plastiği sen dönüştürüyorsun ve bu sayede alınan tekerlekli sandalyeler de hiçbir işe yaramıyor, ihtiyaçları karşılamıyor demiştim. Son olarak da söylemiştim ki; umarım bu video sana ulaşır. Ulaştı arkadaşlar. Özellikle de eniştem Said Yıldırım’ın desteğiyle kendisine bu video gitti. Kısa bir görüşme de yaptım. Bu videoda anlattıklarımı doğrudan kendisine söyleme şansım oldu. Beni ilgiyle dinledi, nazik bir insandı, söylediklerimi dikkate aldı. Dedi ki, “Ben bundan sonra sizin yönlendireceğiniz şekilde ilerlemeyi düşünüyorum. Bana fikir verin. Ben bu alanda duyarlılığımı göstermek istiyorum.”. Ben de numarasını aldım ve kendisini yönlendirebileceğimi söyledim. Sizlerin de yorumlarını alalım arkadaşlar. Biz Tuncay ustayı nasıl duyarlılığını gösterebileceği şekilde yönlendirebiliriz? Yorumlarınızı bekliyorum arkadaşlar. Hadi hep beraber Tuncay ustaya fikir verelim. Son olarak mavi kapak toplayan izleyicilerimize seslenmek istiyorum: Lütfen mavi kapak toplamaktan vazgeçin. Sizin topladığınız kapaklarla alınan sandalyeler gerçekten hiçbir ihtiyacı karşılamıyor.

 

Rabia haklı

efendim, geride bıraktığımız haftalarda en çok konuşulan haberlerden bir tanesi Kim Milyoner Olmak İster Yarışmasını kazanan kişiydi. Kim Milyoner Olmak İster yarışmasının birincisi Rabia Birsen Göğercin oldu arkadaşlar. 1 milyon TL kazandı. Tabii Rabia ödülü kazandıktan sonra ödülü 5 milyon TL’ye çıkardılar. Keşke Rabia daha sonra kazansaydı demekten de insan kendisini alamıyor. Çünkü aslında Rabia milyoner de olmadı. Onun eline geçecek para vergiler düşünüldüğünde 1 milyon TL’nin altında kalacak. İşin bu yanı böyle. Şimdi Rabia’yı konuşmamızın sebebi şu: Rabia bir yıl öncesinde babasına yardım ederken kolunu kıyma makinesine kaptırıyor ve kolunu kaybediyor arkadaşlar. Rabia çok enerjik bir insan. Tabii bazı yerlerde Rabia’nın bu durumunun duygusallığa bağlanması, popüleştirilmesi yapılmış. Özellikle ATV’nin Youtube kanalında ilgili konu konuşulurken başta Kenan İmirzalıoğlu’nun duygusal anları, gözyaşlarını tutamadı falan gibi ifadelerle verilmiş. Ama aslında Rabia kendisini acındırmıyor. Rabia durumunu olgunlukla karşılamış, hatta yeni durumuna hızlı biçimde de adapte olmuş. Anlattığına göre de babasından biyonik kol alınmasını istememiş masraf olur diye. Böyle bir enerjisi yüksek bir insan. Haberin veriliş biçimi çok doğru değil. Deniliyor ki büyük ödülü alırsan ne yapacaksın? O da haliyle diyor ki “Ben estetik el yaptıracağım.” Evet, estetik ne el çok fazla bilmiyordum. Doğal eli görsel olarak aratmayacak özellikleri bulunan bir elmiş arkadaşlar ve bu maliyetli bir iş. Şimdi aslında Rabia haklı. Bu imkanlardan ancak ekonomik olarak güçlü olanlar yararlanabiliyor. Hatta ve hatta biyonik kolda öyle. Nitekim babasına masraf olmaması için bu kolu aldırmamaya çalışması da böyle bir şey arkadaşlar. Eğer Rabia bu yarışmaya katılamasaydı veya babasının ekonomik durumu iyi olmasaydı, biyonik kola veya estetik ele sahip olamayacaktı. Bu bir Türkiye gerçeğidir işte. Bu bir Türkiye gerçeğidir. işte ben geçtiğimiz yıl “Transhümanizmin cezbediciliğine direnmek” diye bir yazı yazdım Pentacle’da. Orada da aynısını söyledim. Engellilik ile ilgili teknolojilerin gelişmesi iyi bir şeydir. Ancak bu teknolojiler bütün engellilere ulaşamayacak dedim. İşte posthüman engellilik çalışmaları derken onun ilgilenmesi gereken konulardan birinin de bu olduğunu vurgulamak istiyorum. Posthüman engellilik çalışmaları terminolojisi ile bakacak olursak, Rabia bugün bir siborg. Siborg nedir? Vücuduna yapay eklemler dahil edilmiş ve bu şekilde mevcut yeteneklerini arttıran kişilere siborg deniliyor arkadaşlar. bugün Rabia biyonik kola sahip olarak kolunu kaybetmesinden dolayı oluşan fonksiyon kaybını gideriyor. Bunun için Rabia siborg olarak adlandırılabilir. Rabia bu yarışmaya katılmasaydı tanınmayacaktı ve onun bu talebi bilinmeyecekti. Bakınız, yarışmadan sonra Kırşehirli bir estetik protez üreten firma Rabia’ya ulaşıyor ve onun bu talebini ücretsiz karşılayacağını söylüyor. Iş adamının adı Mustafa Düğer. Rabia bir şekilde protez eline kavuşacak. Ama yarışmadan kazandığı ödülle, ama kendisine sağlanan farklı destekler yoluyla. Peki Rabia gibi kaç kişi daha var biliyor muyuz? Protez ele ihtiyaç duyan, biyonik kollara ihtiyaç duyan ya da bunun dışında daha başka protezlerle fonksiyon kaybını giderecek ihtiyaçları olan kaç kişi var ve bunların da mı böyle yarışmalara katılarak sesini duyurması gerekiyor? İşte ben şunu ifade etmeye çalışıyorum: Engellilere ilişkin destek teknolojilerinin gelişmesi son derece önemlidir. Bununla ilgili firmalar engellilerin bir bölümünü denek olarak da değerlendiriyorlar ama bu teknolojilerin genele ulaşması mümkün olmuyor. Bunu sağlamamız gerekiyor. Rabia gibiler kendi seslerini duyurmak için kanal arayışı içerisinde olmamalı ve devlet desteğiyle protezleri sağlanmalıdır. Bu önemlidir. Bu mevcut yasal haklarla güvence altına alınmış şeyler. Artık biz bunları konuşmamalıyız.

“Kim Milyoner Olmak İster’in şampiyonu Rabia Birsen Göğercin, ampute edilen kolunun hikayesini anlattı: 1 yıl önce kıyma makinesine kaptırdım” başlıklı haberi görüntüleyin

Yarışmadan 1 milyon TL kazanan Rabia’nın protezini ücretsiz karşılayacak

“Transhümanizmin cezbediciliğine direnmek” başlıklı yazıyı görüntüleyin

 

Anayasa Mahkemesi “erişilebilirlik ertelenemez” dedi

Başka bir habere geçtik. Taze bir haber. Şimdiki haberimiz 19 Eylül tarihinde yayınlanan Anayasa Mahkemesi kararıyla alakalı bir İptal kararı. Burada söz konusu engelliler hakkında kanunla ilgili. Okuyayım bunu ben: “Bazı hizmetlerin engellilerin erişilebilirliğine uygun hale getirilmesi için öngörülen süreyi uzatan kuralın kararı” denilmiş. Madde şöyle, “denetim sonucunda ilgili belediye ve kamu kurum ve kuruluşları ile umuma açık hizmet veren her türlü yapıların ve açık alanların malikleri ile toplu taşıma araçlarının sahiplerine eksikleri tamamlamaları için birinci fıkrada belirtilen sürenin bitiminden itibaren 8 yılı geçmemek üzere ek süre verilebilir” denilmiş. Burada 8 yıl ifadesi İptal oluyor aslında. Haliyle bu 8 yıl ifadesi İptal olunca cümlenin tamamı da İptal olmuş sayılıyor. Değerli arkadaşlar bu önemli. Ben geçmiş yıllarda, 2020’de engellilerin haklarının kaybedilmesinin bir sarı öküz vakası olduğundan bahsetmiştim. Bu metaforu kullanmıştım. 2021 yılında bu konu gündeme gelmişti ve 3 yıl uzatılacak denilmişti. Biz meclise kararın gelmesinden hemen sonra haberdar olduk. Hatta EGED olarak bir aylık değerlendirme toplantısı düzenlemiştik. Devamında bir basın açıklaması yapıldı ve o yasanın 3 yıl olacak şekilde çıkması engellenmişti. Ancak geçen sene sessiz sedasız sivil toplum kuruluşlarının hiçbirinin haberi olmadan bu yasa uzatılmıştı arkadaşlar. Neyle ilgili bu? Engelliler hakkında kanunun ek üçüncü maddesinde toplu taşıma araçlarıyla alakalı. Özellikle 9 ve üzeri koltuğu bulunan toplu taşıma araçlarını kapsıyor. Bunların odaları “müjde, erişilebilirlik ile ilgili maddelerin süresi uzatıldı” diye pervasızca paylaşım yaptılar arkadaşlar ve ben o zaman şöyle demiştim: Şoför lobisi engelli lobisinden galip çıktı. Ancak bu Anayasa Mahkemesi kararıyla işler tersine döndü. Bir süre sınırı yok ve konuyla ilgili erişilebilirlik düzenlemelerinin yerine getirilmesi gerekir. Aksi halde yargı yoluna gitmenin de önü açılmış durumdadır. CHP’nin Anayasa Mahkemesine açtığı davanın olumlu sonuçlanması böyle bir kazanım sağlamıştır. Sivil toplum örgütleri tetikte olmalıdır konuyla ilgili. Yeni meclis düzenlemeleri gündeme gelebilir ya da daha farklı uygulamalar söz konusu olabilir. Sivil toplum kuruluşları etkin olmalıdır. Sivil toplum kuruluşları bana haber gelecek diye bekler ise böyle şeylerle çok fazla karşılaşırlar. O yüzden ben sivil toplum kuruluşlarını her an dikkatli olmaya ve kamuyla olan diyaloglarını diri tutmaya davet ediyorum.

Bazı Hizmetlerin Engellilerin Erişebilirliğine Uygun Hâle Getirilmesi İçin Öngörülen Süreyi Uzatan Kuralın İptali

 

Kahramanmaraş’ta körler okuluna Müdürlük personelinin taşınması

Başka bir habere geldik. Birgün Gazetesi’nin bir haberi bu. “Görme engelli çocukların okuluna bile konmuşlar.” Başlık biraz Rahatsız edici. “6 Şubat depreminin ardından Kahramanmaraş 12 Şubat ilçesindeki Ertuğrul Gazi Görme Engelliler İlkokulu’na İl Milli Eğitim personelinin taşındığı belirtildi. Görme engelli özel eğitim öğrencilere bu nedenle özel alan kalmadığını aktaran öğrenci velileri ve öğretmenler şikayetçi.” denilmiş. Haberin devamı açıklamalar bölümünde verdiğim Linkte var zaten. Bu olay ilk gündeme geldiğinden beri takip ediyorum. Özellikle farklı kurumlar olmasına rağmen anladığım kadarıyla ulaşım açısından da cazip görüldüğü için Milli Eğitim Bakanlığı’nın bazı birimleri buraya gelmişler ve öğrencilere özel alan kalmamış. Şimdi değerli arkadaşlar, görme engellilerin bağımsız hareket ve özbakım becerilerini geliştirebilmeleri için özel alanlara ihtiyaçları vardır. Haliyle burası onların rahatça hareket edebilecekleri, deneme yanılma yapabilecekleri bir kurum olmalıdır. Dolayısıyla buranın bir bölümünün onların elinden alınması doğru bir uygulama değildir. Konu gerçekten önemlidir ve nereye gideceği de belirsizdir. Öğrencilerin örneğin kantinlerinin olması gerekir. Niye? Çünkü orada para harcamayı öğrenecek. Kantin sadece aç kalındığında bir şey alınan yer değildir ki. Kantin, öğrencilerin para harcamayı öğrendikleri yerlerdir. Mesela ben bir gün hem annem para vermişti, hem babam para vermişti, ilk okuldaydım ve gittim bütün parayla o dönem biriktirdiğimiz sakızlardan aldım. Niye? Fenerbahçe forması almak için. Bu yanlış bir davranıştı ve sonradan ben bu konuda uyarı aldım ailem tarafından ve sonra bunu yapmadım. böyle şeyler var. O yüzden bunu dikkate almak lazım. Okullar öğrencilerin  Olmalıdır ve deprem mazeret gösterilerek böyle uygulamalara kalkışılmamalıdır diyorum. Bakalım konu nereye gidecek? Hep beraber göreceğiz.

 

“Görme engelli çocukların okuluna bile konmuşlar!” başlıklı haberi görüntüleyin

 

Engelli sporlarının görünürlüğü

Biraz spor konuşacağız ama görünür olmayan spor dallarından konuşacağız. Örneğin işitme engelliler güreşinden bahsedeceğiz. İşitme engelli Milli güreşçiler dünya şampiyonu oldular. “Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te düzenlenen organizasyonda milli güreşçiler 8 altın, 9 gümüş ve 9 bronz olmak üzere toplam 26 madalya ve 4 kupa kazanarak zirveye yerleşti.” deniyor. Hatta bu güreşçi isimlerden birisiyle ilgili video görmüştüm. Artvinliymiş ve gerçekten bayağı iyi karşılanmış. Bence böyle şeyler önemli. Çünkü özel uçaklarla seyahat eden, her türlü konfor kendilerine bahsedilen futbol milli takımı katıldığı organizasyonlarda sonucu olurken, farklı şekillerde yenilirken; tarifeli uçakla yurda dönmek zorunda kalan Avrupa şampiyonu kadın voleybol takımımız, hiçbir şekilde basında doğru düzgün görünür olmayan engelli sporları var. Dolayısıyla onların bu şekilde karşılanması iyidir. Güzeldir. Mutluluk vericidir. Şunu söylemek lazım, engelli sporu görünür olmalıdır. Yine benzer bir haber bu defa down sendromlu futsal takımından geldi. Avrupa şampiyonu oldular. “Down sendromlu futsal milli takımı, Avrupa şampiyonası’nın final maçında Portekiz’i 2-1 yenerek şampiyonluğa ulaşan down sendromlu futsal milli takımı, Kocaeli’de coşkuyla karşılandı. Bence böyle şeyler önemli arkadaşlar. Şimdi benim burada söyleyeceğim şeyler var. Onlara kaynaklık edecek bir haber önce sizlere buluşturayım: .

Haberim başlığı  “Engelli bireyler uygun spor branşlarına yönlendirilecek” deniyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı mahinur Özdemir Göktaş ile gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bağ, Saray Engelsiz Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi’nde sporla engelsiz yaşam projesi tanıtım programına katılmışlar. Burada anladığımız kadarıyla engellilerin yetenekleri doğrultusunda farklı branşlara yönlendirileceği söyleniyor. Onların birtakım kriterlerle testlere tabi tutulacağı ifade ediliyor. Bu projenin kapsamı ne kadar geniş bilmiyorum. Pilot bir uygulama mı, yoksa ülke genelinde mi uygulanacak, açıklamalardan tam olarak bu bilgiye erişebilmiş değilim. Bence yapılması gereken budur. Evet, engelliler alanında uluslararası başarıların kazanılması son derece gurur vericidir, iyi bir şeydir. Bunu az önce de söyledim. Ancak engelliler için spor sadece yarıştan ibaret olmamalıdır. Onların fiziksel gelişimlerine, özgüvenlerinin gelişimine spor son derece katkı sağlayacak bir şeydir. Ben bunu önemsiyorum ama ne spor kulüplerimiz, ne de spor federasyonumuz bu konuyu öncelemiyorlar. Özellikle Paralimpik Olimpiyatları ve diğer uluslararası organizasyonlardaki ekonomik kaygılar ön planda tutuluyor. Bence hem Aile Bakanlığının hem Gençlik ve Spor Bakanlığının hem de federasyon ve spor kulüplerinin konuyu önceleyerek projeler yapmaları gereklidir. Ben bunu çok önemsiyorum. Son olarak da gerçekten basın bu konuda görünürlüğü arttırmalı, engelli sporlarına daha fazla yer verilmeli. Özellikle TRT Yıldız’da bir dönem görme engelliler futsal takımının maçları yayınlanıyordu. Hâlâ veriliyor mu bilmiyorum ama bu gibi organizasyonlar en azından TRT kanallarında ve diğer özel kanallarda bir şekilde yer almalı. Yani sonuncu olan futbol takımları gündemin her zaman ilk sırasında yer alırken uluslararası başarı getiren takımlar nedense hak ettiği görünürlüğü alamıyorlar.

İşitme engelli milli güreşçiler dünya şampiyonu

Avrupa Şampiyonu Down Sendromlu Futsal Milli Takımı’na coşkulu karşılama

Engelli bireyler uygun spor branşlarına yönlendirilecek

 

Engelsiz seçim

Başka bir haberimiz, erişilebilir oy şablonuyla alakalı. Görme engelli izleyicilerimiz bilirler. 14 ve 28 Mayıs genel seçimlerinde biz ilk defa YSK’nın bastırdığı oy şablonlarıyla oy kullandık. Hem milletvekili seçimlerinde hem de Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde. Onunla ilgili bazı erişilebilirlik problemleri vardı. Bir defa oy şablonları bize seçimden önce verilmemişti. Biz onları orada gördük. Yine hangi aday kaçıncı sırada olacak, onunla ilgili bilgilendirme yapılmamıştı. Şablonlarda Braille alfabesi bilenlerin okuyabileceği veya az görenlerin erişebileceği bilgilendirmeler yer almıyordu. Bunun gibi problemler yaşamıştık. Bunu ben de hem yazdığım yazılarda hem kaydettiğim podcastlerde ifade etmiştim. Benim dışımda da tabii ki sivil toplum örgütleri konuyla ilgili girişimlerde bulundular. EGED bilgi edinme başvurusu yaptı. Engelsiz Erişim Derneği’nin çalışmaları oldu. Başkalarının da girişimleri oldu. Ben o zaman demiştim ki bunlar çok geç oldu. Bizim geçtiğimiz yıl, yasa yürürlüğe girdikten sonra bu konuyu gündeme almamız ve YSK’ya karşı baskı unsuru oluşturmamız gerekiyordu demiştim. Bu yapılamadı demiştim. Dolayısıyla Engelsiz Erişim Derneği’nin YSK ile görüşmesi zamanlama açısından doğrudur. Ben raporlarını da okudum. Burada tartışılabilecek maddeler var, uygulanabilecek şeyler de var. Bunu sürecin takipçisi olarak hepimizin izlemesi ve girişimlerde bulunması gerekiyor. Konuyu gündemde tutmamız gerekiyor. Gelecek yıl mart ayında yapılacak seçimlerde bu erişilebilirliğin ne kadar sağlanacağını görmemiz gerekiyor arkadaşlar. Engelsiz Erişim Derneği’nin web sitesinde açıklama var Hem de Bianet’e verilen bir röportaj var. Ben EGED olarak katıldığımız görüşmelerin raporlarını web sitesine koymak için yazarken, okuyucuya görüşmenin nasıl gerçekleştiğini hissettirecek ipuçları vermeye özen gösteriyorum. Yani görüşme olumlu geçtiyse, eğer biz bu görüşme sonrasında gerçekten net bir kazanım elde edeceksek, ona göre bir ifade kullanıyorum. Gri geçtiyse onu hissettirmeye çalışıyorum. Olumsuzsa onu ifade etmeye çalışıyorum. Şimdi bu açıklamada görüşmenin oldukça güzel geçtiği vurgulanmış. Diğer yandan önümüzdeki seçimlere yetişmese de gelecek yıllardaki seçimlerin erişilebilir olacağı ifade edilmiş. Bunu ben tam anlayamadım. Bu iki cümle tam olarak ne ifade ediyor? Mesela önümüzdeki seçimlerde ne değişecek ve ondan sonraki seçimlerde tam olarak erişilebilirlik nasıl sağlanacak? Burası tam açık gelmedi bana açıkçası. Yani görüşme olumlu geçtiyse biz önümüzdeki seçimlerde en azından erişilebilirlik ile ilgili sorunlarımızın minimuma ineceğini beklemeliyiz diye düşünüyorum. Bunu göreceğiz açıkçası. Arkadaşlarımız görüşmenin olumlu geçtiğini yazarken, hedef kitlenin konuyla ilgili umutlanacağını da göz önünde bulundurmuşlardır Muhakkak ki. Bu iki cümleyi birlikte değerlendirdiğimde gelecek seçimlerle ilgili nasıl çözümler geliştirileceğini çok anlayamadım işin doğrusu. Bunu da ifade edeyim. Son bir şey daha söyleyeyim: Şimdi bundan önceki YSK başkanıyla yüz yüze görüşmüştüm büyük bir heyetle beraber. Onun aklında kalacak bir özelliği yoktu. Ama mevcut YSK başkanı ışık hızında açıklamalar yapıyordu seçim döneminde hatırlarsanız. İşte “%52 şu, %48 Bu, iyi yayınlar.” hiç soru almadan falan filan. Acaba görüşme ne kadar sürdü çok merak ediyorum. Yani “tamam işinizi çözeceğiz” deyip… Tabii bu işin şakası. Öyle olmamıştır ama YSK başkanı deyince aklıma hemen onun o ışık hızındaki konuşmaları geliyor. Bunu da bir anekdot olarak eklemek istedim.

Engelsiz Erişim Derneği, erişilebilir şablon için YSK’yle görüştü

 

Değerli arkadaşlar, Engellilerin Gündemi’nin ikinci yayınını sonlandırıyoruz. Bu programda konusu geçen haberlerin detaylarını öğrenmek isterseniz açıklamalar bölümünde hepsinin linkleri mevcut. Ayrıca biz bu bölümdeki haberleri tek tek izlemek isteyenler olabilir düşüncesiyle bölümlere ayırdık. Istediğiniz habere açıklamalar kısmındaki bölümlere tıklayarak gidebilirsiniz. Beş tane konudan bahsettik. Bu beş konuyu da ayrı ayrı bölümlendirdik. Yani videonun tamamını tek seferde izlemek istemeyenler için böyle bir erişilebilirlik de söz konusu.

Evet; bu videoyu beğenerek, yorumlayarak ve paylaşarak bana destek olabilirsiniz. Kanala abone olursanız memnun olurum. Aynı zamanda sonraki videolardan anlık olarak haberdar olabilirsiniz. Bir sonraki videoda görüşene kadar, kendinize iyi bakın…

 

Paylaş: