|

Engellilerin gündemi (17. bölüm)

 

Bu sayfada Engellilerin gündemi yayınının 17. bölümüne ait videoyu ve yazılı dökümünü bulabilirsiniz.

 

Yazılı döküm

Değerli izleyiciler, Engellilerin Gündemi yayınından herkese merhabalar. Yayınımıza hoş geldiniz. Bugün 17 bölümle karşınızdayız. 6-19 Nisan tarihleri arasında basında, sivil toplumda, sosyal medyada engellilik alanında ne konuşulduysa onları yorumlayacağız. Sizler de bu videoyu beğenerek, yorumlayarak ve paylaşarak destek olabilirsiniz. Kanala abone olarak bundan sonra yayınlanacak videolardan anlık olarak haberdar olabilirsiniz. Ayrıca da motivasyonumu artırırsınız.

Açıklamalar bölümünde zaman damgaları var, istediğiniz haberle ilgili yoruma doğrudan gidebilirsiniz. Video içerisinde bu şekilde erişilebilir olarak da hareket edebilirsiniz. Yine açıklamalar bölümünde her haberin linki var. O linklere tıklayarak daha detaylı bilgi alabilirsiniz. Isterseniz başlayalım:

 

İŞKUR’dan engellilere hibe desteği

İŞKUR, 2014 yılından bu yana kendi işini kurmak isteyen engellilere hibe desteği veriyor. Bu yıl ikinci defa olarak bu destek verilecek ve limitte artırılmış yapılan açıklamaya göre. Haberin detayına baktığımızda “İŞKUR, kendi işini kurmak isteyen engelli ve eski hükümlü vatandaşlara yönelik hibe desteklerini yükseltti.” denilmiş. Engelli vatandaşlara hibe desteği 150 bin TL’den 400 bin TL’ye çıkarılmış. Ayrıca eski hükümlü vatandaşlara da verilen destek, 110 bin TL’den 300 bin TL’ye yükseltilmiş. Bu destek, engellilerin kendi işini kurmaları için sağlanan kuruluş, işletme ve demirbaş desteğini kapsıyormuş. Ayrıca başvuruların 7 Haziran’a kadar devam ettiğini de söyleyelim. Başvurular e-devlet üzerinden yapılabiliyor, erişilebilir olsun diye böyle bir yönteme gidilmiş. Birkaç yıldır böyle bir çözüm düşünülmüş, özellikle kendi işini kurmak isteyen, özel sektörde bir kurumda veya bir kamu kuruluşunda çalışmak istemeyen kişiler için bir fırsattır. 400 bin TL yeterli midir? Ben bunu tartışırım günümüz enflasyon ortamında ancak bunu değerlendirebilirsiniz. Hesabınızı, kitabınızı yaparsınız. Eğer bu miktarın başlangıç olarak size yeterli geleceğini düşünüyorsanız, daha başka kaynaklarda bulabileceğiniz fikrindeyseniz deneyebilirsiniz. Detaylarını, kılavuzlarını İŞKUR web sitesinden incelersiniz ve 7 Haziran’a kadar başvurmak istiyorsanız, başvurursunuz. Ayrıca da yine özel sektörde veya kamuda çalışmak için de alternatif yollar bulabilirsiniz. Engellilerin istihdamı gerçekten ülkemizde bir problem. Hatta bakarsanız, istihdamın kendisi bir problem. Engelliler de engelli olmaktan kaynaklı olarak çifte bir dezavantaj yaşıyorlar. Bu sorunların çözümü noktasında İŞKUR’un sağladığı destek en azından alternatif bir çözüm olarak düşünülebilir.

 

Görme engelli Büyükelçi Slovenya’ya atandı

Görme engelli bir Büyükelçi Slovenya’da görevlendirilmiş. Peki hangi ülkede olmuş bu? İngiltere’de. Victoria Harrison, İngiltere’nin ilk görme engelli deniz aşırı büyük elçisi oldu. Harrison, Ağustos ayında İngiltere Büyükelçisi olarak Slovenya’da göreve başlayacakmış. Bu görevde kendisine rehber köpeği Otto eşlik edecekmiş. Harrison ayrıca İngiltere’de Dış İşleri Bakanlığında diplomasi alanında ilk olarak göreve başlayan görme engelli bir kişiymiş ve aynı zamanda da ilk görme engelli büyük elçi olma özelliği barındırıyormuş. Bir ülkenin görünen yüzü yurt dışında büyük elçisidir, kamu görevlileridir. İngiltere, kendisini Slovenya’da temsil etmek için bu görme engelli kişiye güvenmiş. Demiş ki, ‘Sen beni temsil edebilirsin. Senin engelli olman, görmüyor olman benim ülkem için bir problem değil. Orada senin ülkemizin çıkarlarına yönelik davranacağını biz biliyoruz. Bu konuda sana itimadımız var.’ Bu önemlidir. Diğer ülkeler için de emsal teşkil edicidir. Artık İngiltere’nin görme engelli bir büyük elçisi var ve Slovenya’da görev yapacak. Bu kişi örnek olmalı. Haberin detaylarına baktığımız zaman, bazı ayrımcı uygulamalara maruz kalmış ama onu yenmek için de mücadele etmiş. Bununla ilgili İngilizce de röportajlar var BBC’de. Ben Türkçe haber linkini koydum açıklamalar bölümüne.

 

Türkiye’de engelli kamu çalışanlarının yurtdışında görevlendirilmesi

Peki İngiltere’de görme engelli bir kişi Slovenya’ya büyük elçi olarak atanırken Türkiye’de durum ne? Türkiye’de görme engelli veya başka bir engelli olan bir vatandaş, yurt dışında kamu görevlisi olarak çalışabilir mi? Ülkeyi temsilen yurt dışında kamu görevlisi olarak bulunabilir mi? Bununla ilgili kurulan bir komisyon var. Bakanlıklar arası Ortak Kültür Komisyonundan bahsediyorum. Bu komisyon, Dışişleri Bakanlığı’nın koordinasyonunda görevini sürdürüyor. Maliye Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı komisyonun diğer üyeleri. Ayrıca Diyanet İşleri Başkanlığı da din görevlileriyle ilgili konularda komisyona dahil oluyor. Yine ilgili kamu kurumları da gerekli hallerde komisyon faaliyetlerine katılıyorlar. Bu komisyon 5 Haziran 2003 tarihli bir kararla kuruluyor. Hem komisyonun çalışma esas ve usulleri hem de yurt dışına görevlendirilecek personelde aranan şartlar bu karar metninde yer alıyor. İşte burası, “engelliler yurt dışına çıkarak kamu görevlisi olabilir mi?” Sorusunun cevabını bize veriyor. Bu kararın 7. maddesine bakalım. G fıkrasına göre, yurt dışında görev yapacak bir kişinin görev yapmasına engel olabilecek vücut ve akıl hastalığı veya vücut sakatlığı ile engeli bulunmaması gerekiyor. Yine aynı maddenin H fıkrasına bakalım. Yurtdışında görevlendirilmek için bir engeli bulunmamak yazılı. Yani bu ne demek oluyor biliyor musunuz? Türkiye’den bir kişi yurt dışında engelliyse, kamu görevlisi olarak çalışamaz. Yurt dışında engelli bir öğretmen çalışamaz, akademisyen çalışamaz, din görevlisi çalışamaz, dışişleri personeli çalışamaz. Engelli bir kamu çalışanı yurt dışında olamaz. Bu komisyonun kuruluş metninde böyle yazılı değerli izleyiciler ve bu 21 yıldır da böyle. Son yıllarda özellikle de engelli öğretmenlerin sayıca artmasıyla birlikte konu Milli Eğitim Bakanlığı’nın gündemine gelmişti. Engelliler sınava da alınmıyorlardı. Şöyle düşünülüyordu: “Zaten yurt dışına gidemeyecekler. Sınava da girmelerine gerek yok” diye düşünülüyordu. Mantıken doğruydu bakıldığında ancak sınava girmek isteyen engelliler buna itiraz edince hiç olmazsa sınava alındılar. Ama zaten yurt dışına gidemezler. Görüyorsunuz; ben size gösterdim. Bunun düzeltilmesi ile ilgili pandemiden biraz önce ben Eğitimde Görme Engelliler Derneği Başkanıyken bazı girişimlerde bulunmuştum, yazılı ve sözlü olarak. Ancak pandemi gelince, COVID-19 salgını yaygınlaşınca, önceliklerimiz değişti ve biz de bunu gündemde biraz ertelemiş olduk. Eğitim İş Sendikası’nın Engelsiz Eğitim İş Komisyonu kurulduğunda da Milli Eğitim Bakanlığı’na gönderilmesini sağladığım ilk yazılardan bir tanesi bu konuyla ilgiliydi. Tabii ki bir değişim olması için çok daha fazla girişimde bulunulması gerekiyor. Engellilik alanında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarının da böyle bir sorunun olduğunun farkında olmaları lazım. Ben çoğu derneğin veya vakfın böyle bir problem olduğundan haberi olduğunu da düşünmüyorum. Muhakkak ki bilenler vardır ama bilmeyenler çoğunluktadır. Evet, kitle az, yurt dışında çalışmak isteyen engellilerin sayısı fazla olmayacak. Ama bu da bir problemdir ve çözülmeyi gerektirmektedir. İngiltere’den bir görme engelli Slovenya’ya büyükelçi olarak atanabiliyorsa, Türkiye’den de bir diplomat yurt dışında üst düzey görevlerde bulunabilmelidir. Bunu sağlamak ve bu ayrımcı mevzuatın ortadan kaldırılmasını mümkün hale getirmek gerekir.

 

Görme engelli vatandaş VakıfBank’ta online görüşme yoluyla hesap açamadı

Gelgelelim, bırakın görme engelli bir kişinin yurt dışında kamu görevlisi olarak çalışabilmesini, ülkemizde bir kamu bankasında hesap açması bile problem olabiliyor. Avukat Mustafa Keskin’den bahsediyorum. Geçen Pazar günü bu konuda bir program yapmıştık. Mustafa Keskin’i konuk almıştım ben ve sorununu anlatmasını, çözümünü de bizimle paylaşmasını istemiştim. O da sade, yalın bir şekilde anlatmıştı olan biteni. Mustafa, Vakıfbank’ta hesap açmak istiyor. Online olarak bunu yapmak talebinde bulunuyor. Görevli bazı bilgiler isteyince kardeşini çağırıyor, görevli diyor ki ‘Yanında birisi var, ben o zaman görüşmeyi sonlandırıyorum. Sen git şubeye, hesap aç.’ Tamam diyor, Mustafa bundan hoşlanmasa da. Şubede de imza atmasıyla ilgili problem ortaya çıkıyor. İki buçuk saat bekletiliyor, sonunda hesabını açabiliyor zorla olsa da. Tabii avukat olmasının da biraz getirisi olabilir. Israrcı olmasının da bir faydasını görmüştür muhakkak. Bu konuyla ilgili bankalarda karşılaşılan erişilebilirlik sorunlarının muhatabı olan BDDK’ya, yani Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’na başvuruda bulunuyor. Fakat BDDK, ilgili taraflardan görüş aldıktan sonra ‘İşlem yapmaya gerek yoktur.’ kararı alıyor. Bir bakıma ‘Zaten hesap açmışsın, sorun kalmamış.’ deme gereği duyuyor. Bunu kabullenemeyen, içselleştiremeyen hukuk adamı Mustafa Keskin de gidiyor, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’na (TİHEK) başvuru yapıyor. Hem Vakıfbank’ın hem de BDDK’nın görevi ihmalden engelli ayrımcılığı yasağını ihlalden 140.934 TL ceza almasını sağlıyor. Bu emsal bir karardır. Biz, ülkemizde görme engelli vatandaşlar olarak birey olma mücadelesi veriyoruz. Hem de hayatın her alanında. Eğitimde, istihdamda, sosyal hayatta, kültürel hayatta, bankalarda, noterlerde, belediyede, her yerde. Ve bakın, biz birey olma çabası verirken başka bir ülkede, yurt dışında büyükelçi olarak görme engelli bir kişi atanabiliyor. Ben ülkemizi kötülemeye falan çalışmıyorum, durum ortada. Abartıyor muyum ben? Yani “sen de büyütüyorsun, köpürtüyorsun” diyen varsa söylesin! İşte size durumu sıraladım. Türkiye’de mevzuat, yurt dışında engelli bir kişinin çalışmasına izin vermiyor. Dahası görme engelli bir kişi yurt içerisinde, Türkiye’de banka hesabı açarken bile zorlanıyor. Burada benim abarttığım bir şey var mı? Bir süreliğine mücadeleyi ıskaladığımızda, adalet arayışında çok daha fazla ayrımcılığa maruz kalırız. O yüzden engelli arkadaşlar, lütfen evet, yorulabiliriz, yılgınlığa düşebiliriz. Fazla mücadele eder az kazanım elde ederiz ama bundan vazgeçmemek bence çok önemli olacak.

 

Babasını öldüren zihinsel engelli adama ev hapsi cezası

Isparta’da babasını öldüren engelli adama ev hapsi verildi. Isparta’da kıyafetlerini sobada yakmaya çalıştığı için kızıp odunla eline vuran babası Süleyman Yıldırım’ı öldüren konuşma ve zihinsel engelli Kamil Yıldırım’a ev hapsi cezası verilmiş. Baba 79 yaşında, babasını öldüren adam ise 39 yaşında. Değerli izleyiciler, haberin detaylarına baktığımızda deniliyor ki baba zaman zaman çocuğuna şiddet uyguluyordu. Evet uyguluyordur, doğrudur. Ben bunun olabileceğine ihtimal veririm. Fakat burada benim gördüğüm şey tam bir çaresizlik, baba bilinçsiz olabilir, eğitimsiz olabilir. Engelli çocuğuna nasıl davranacağını fark etmiyor olabilir. Bu konuda bir eğitim almamış olabilir ancak daha ötesinde bir şey var. Çaresiz, yalnız. Yalnız hissediyor, engelli çocuğu olunca ebeveynler. Özellikle eğer bakım vermeleri gerekiyorsa, devletten yeterli desteği alamıyorlar. Hem maddi hem manevi. Az olan evde bakım ücretleri, engelli maaşları onların bakımı için yeterli olmuyor. Kişisel asistanlık dediğimiz profesyonel bakım hizmeti veren kişilerin görevlendirilmesi ülkemizde henüz mümkün değil. Bu konuda bir ilerleme kaydedilmeli, mevzuat düzenlemesi yapılmalı ve sosyal devlet bu konuda adımlar atmalı. Ebeveynlerin kendi kendilerine kalabilecekleri, dinlenebilecekleri, sosyalleşebilecekleri ortamlar oluşması lazım. Bunun için de engelli çocukların eğitim ve rehabilitasyon alabileceği nitelikli yerler inşa edilmesi lazım. Tabii ki bu eğitim verilecek yerlerin eğitmenleri, özel eğitimi bilecek. Şiddetten kötü muameleden uzak duracak; şartlar, ortamlar elverişli olacak. Bu sağlanmadığı zaman baba da oğlunu öldürür; oğlan da babasını öldürür. Biz böyle vakaları görürüz. Yani izleyiciler, ben burada tek suçluyu baba olarak görmem, oğlunu da göremem. Şimdi ev hapsi cezası verilmiş, dışarıda başka kimseye zarar vermesin diye. Peki evde kiminle kalacak, nasıl çekecek bu cezasını? Dahası bu kişi babasını öldürdüğü için ev hapsi cezası aldığının farkında mı? Çözüm bu mu bilmiyorum. Burada hem hukukçuların, hem sosyal hizmet uzmanlarının, hem psikologların, sosyologların kısacası sosyal bilimler alanındaki birçok kişinin çözüm geliştirmesi gereken bir durumla karşı karşıya olduğumuz gerçeğiyle yüzleşmeliyiz.

 

Sahte engelli raporu çetesi çökertildi

Sahte engelli raporlu çetesi çökertilmiş. Nerede? Kocaeli’de. Haberin detaylarına bakalım, Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesinde malulen emekli olmak ve engelli raporu almak isteyenlerin sahte rapor almak için başvurduğu çete çökertildi. 182 kişi hakim karşısına çıktı. Çoğu hastaların uyku apnesi, epilepsi tanısı, diyabet yani şeker hastalığı, hipertansiyon ve kolesterol yüksekliği hastalığına ilişkin sahte belgeler sunarak malulen emekli olmaya, ÖTV muafiyetli araç almak veya engelli sağlık kurulu raporu almaya çalıştıkları belirlendi. Örgüt üyeleri arasında bakın kimler var, hastane çalışanı var, doktor var, doktor sekreteri var, eczacı var. Ve de sahte rapor almak isteyen kişiler var. Bunlardan 46’sının da tutuklandığını öğreniyoruz. Haberin detaylarına baktığınız zaman belli paralar karşılığında anlaşıldığı ve bu belgelerin üretildiği ortaya çıkıyor. Haftaya EKPSS, Engelli Kamu Personeli Seçme sınavı var. Bu sınava katılıp da kamu görevlisi olmak isteyen ve sahte rapor alanlar olabilir. Geçmişte olduğunu duyduk. Hatta bu nedenden dolayı mesela ben raporumun doğru olduğunu, sahte olmadığını kanıtlamak zorunda kaldım. Çalıştığım kuruma böyle bir yazı istendi yıllar önce örneğin. Niçin istendi bu? Sahte rapor vakalarının artmasından dolayı. Engellere sağlanan sosyal desteklerden, indirimlerden yararlanmak isteyenler bu tür yollara başvurabiliyorlar. Bu engelliliğin istismarıdır, büyük bir olaydır ve bakınız burada 182 kişiden bahsediliyor. Az değil. Gerçekten bir örgüt, gerçekten bir çete. Tebrik ediyorum. Umarım hak edenler cezalarını çekerler. İndirim almazlar. 46 kişi diyor. Eğer daha fazlaysa daha fazlası çeksin, 46 kişiyse 46’sı çeksin bu cezayı ve başka illerde benzer olaylar yaşanıyorsa onlara da gerekli adımlar atılsın. Yaptırımlar uygulansın, cezalar verilsin. Olsun bunlar. Bu tür şeylere cürret edilemesin. Bakınız, engellinin istismarı diyoruz sivil toplum kuruluşları olarak ama hiçbir şey yapmıyoruz. İstismara karşı mücadele yürütmüyoruz. Engellilik üzerinden prim kasıyorlar, rant elde etmeye çalışıyorlar. Şunlara dur demeliyiz. Engellilik bir rant aracına dönüştürülmüş. Bu sosyal destekler, imkanlar birilerinin kazancı haline gelmeye başlamış. Farkında mıyız? ÖTV indirimli araç konusu haftalardır konuştuğumuz bir mesele, istismar var diye. Bunu önlemeye çalışıyorlar. Biz buna karşı mücadele edelim. İstismarın her boyutuna karşı net duruş sergileyelim sivil toplum örgütleri olarak. Yoksa elde ettiğimiz kazanımlar gider ve karşımıza örülen duvar da istismar duvarı olur. Biz o duvarı aşmaya çalışırız sonra. Lütfen zamanında adımlar atalım.

 

Edirne’de polisten engelli parkuru

Edirne’de geçirdiği trafik kazası nedeniyle 38 yıldır tekerlekli sandalyeye bağlı yaşayan Erol Adem Düzkes (60), Sultan 1. Murat Devlet Hastanesi’nde engelli park alanı dolu olunca aracını hastane dışına park etmek zorunda kaldı. Düzkes’in yardımına çevredekiler koşarken, trafik polisleri ise engelli alanına park eden sürücülere ceza yazdı. Kentte benzer şekilde engelli alanlarına park eden engelsiz sürücülerin çoğaldığını tespit eden ekipler, empati kurulup farkındalığın artması amacıyla vatandaşlara tekerlekli sandalye deneyimi yaşattı denilmiş. Burada iki tane şeyden bahsedelim. Polisin yaptığı iyi bir şey var. O da gerçekten hak edene hak ettiği cezayı kesmek. Çünkü çoğu yerde engelli alanına park eden sürücülere ceza kesilmediğini görüyoruz. İhbar edilse bile polislerin kayıtsız kaldığını, oraya gitmediğini, ortada birileri zarara uğramadığı gerekçesiyle uğraşmadıklarını biliyoruz. O yüzden Edirne’de polisin yaptığı bu iyi bir şeydir. Ceza kesmeleri bence caydırıcıdır. Ancak engelli parkuru açılması konusunda katılmıyorum. Akademisyenler bu konuda yaptıkları araştırmaların sonuçlarını, bulgularını paylaşıyorlar. Diyorlar ki 5 dakikalığına eğer bir kişiye engelli muamelesi yaparsanız o günün sonunda engellilikte yüzleşmez. Engellileri anlamaz, empati kuramaz. Tam tersi olarak korkusu artar, iyi ki engelli olmadım diye yaratıcısına dua eder. Bu böyledir. Çünkü bu kişi günün sonunda engelli olmayacağının farkındadır. 5 dakika boyunca tekerlekli sandalyeye oturtularak, eline beyaz baston verilip gözü bağlanarak, kulağı kapatılarak engelli hale getirilemez. Onların deneyimlerini anlayamaz, öyle yaşamamıştır. Şimdiye kadar. Örneğin beyaz bastonu verirsiniz görme engelli hale getirdiğiniz kişiye, o beyaz bastonla 2 adım atamaz ki! Eğitimini almadı ki! Baston nasıl kullanılır bilmiyor ki! Tekerlekli sandalye kullanmanın incelikleri nedir, Farkında değil ki! Kulağı duymayan halde yaşamanın nasıl bir şey olduğunu deneyimlememiş ki! 5 dakika sonra zaten yine deneyimlemeyecek ki! Ve o parkurdan kalktığı zaman, yeniden tırnak içerisinde engelsiz hale geldiği zaman, engellilere daha fazla acıyacak, daha fazla korkacak. Çünkü engellilerin engelli bireyler olarak nasıl yaşadıklarını bilmiyor. Hayatı nasıl deneyimlediklerinin farkında olmayacak. O 5 dakika müsaade etmeyecek, yeterli olmayacak. Farkındalık bir aradalığın sağlanmasıyla olur. Yeti farkı olanlar ve olmayanların aynı ortamı paylaşması lazım. Okullarda, iş yerlerinde. Konserlerde, maçlarda, sosyal alanlarda, kültürel alanlarda her yerde. Ancak ve ancak empati böyle gerçekleşir. Polisi trafik cezası kestiği için tebrik ediyorum, iyi niyetle başlattığı parkur girişiminden de vazgeçmesi beklentisi içerisinde olduğumu söylüyorum. Bunu tavsiye ediyorum.

Değerli izleyiciler, Engellilerin Gündemi yayınının 17. Bölümünü noktalandırıyoruz. Yine geride bıraktığımız 2 hafta içerisinde engellilik alanında ne yaşandıysa onları gündeme getirmeye çalıştık. Ama göz boyayan haberleri getirmiyoruz. Burada engellilerin gerçekten yaşadığı problemleri, aksaklıkları konuşmaya çalışıyor, bunlar gündem olsun diye uğraşıyoruz, iyi şeyleri de söylüyoruz tabii ki. Programımız karamsarlık üzerine, pesimizm üzerine kurulu değil. Ben böyle bir yaklaşımı da doğru bulmuyorum. İyi şeyleri de söyleyelim ama iyi olmayan şeyleri de göz ardı etmeyelim. Sümenaltı haline getirmeyelim. Bu arada sizleri 23 Nisan özel programıma da davet ediyorum. Çok kıymetli bir konuğum olacak. Ben bunu şimdiye kadar yapmadım. Bundan sonra hangi videomun geleceğini söylemedim, çağrısını yapmadım ama bu defa bir istisna yapıyorum ve sizleri 23 Nisan özel programıma davet ediyorum. Ne zaman? 21 Nisan Pazar günü saat 11.00’de.

Açıklamalar bölümünde zaman damgaları var, istediğiniz ana gidebilirsiniz. Video içerisinde bu şekilde hareket edebilirsiniz Erişilebilir bir şekilde. Ayrıca her haberin linki de var. Konuştuğumuz konularda daha detaylı bilgi almak isterseniz o linklere tıklayabilirsiniz. Bu videoyu beğenerek, yorumlayarak ve paylaşarak bana destek olabilirsiniz. Kanala abone olarak hem bundan sonra yayınlanacak videolardan anlık olarak haberdar olabilir hem de motivasyonumu artırabilirsiniz. Başka bir videoda görüşene kadar kendinize iyi bakın.

Paylaş: