|

Engellilerin gündemi (12. bölüm)

 

Bu videoda Engellilerin Gündemi serimizin 12. bölümüne ait videoyu ve yazılı dökümünü bulabilirsiniz.

 

Yazılı döküm

Merhabalar değerli izleyicilerimiz.

Engellilerin gündemi yayınımızın 12. bölümüyle sizlerle birlikteyiz. Hepiniz yayınımıza hoş geldiniz. Bu videoda, geride bıraktığımız 2 hafta içerisinde engellilik alanında yaşanan konuları ve gündemleri masaya yatıracağız ve kendi yorumlarımızı yapacağız. Sizler de videoda ele alınan haberlere ilişkin yorumlarınızı videonun yorum bölümüne yapabilirsiniz. Ayrıca, bu videoyu beğenerek ve paylaşarak destek olabilirsiniz. Kanala abone olursanız, bundan sonra yayınlanacak videolardan anlık olarak haberdar olabilirsiniz ve beni memnun edersiniz. Motivasyonumu arttırırsınız.

Zaman damgalarını tıklayarak ilginizi çeken habere doğrudan da gidebilirsiniz. Ayrıca, açıklamalar bölümünde konuştuğumuz haberlerin linkleri de mevcut. Detayları oradan inceleyebilirsiniz. İsterseniz, başlayalım.

 

Atilla Sümer Hocayı kaybettik

Gündemi tam tamamladığım anda, beni etkileyen acı ve üzücü bir haber aldım. Atilla Sümer hocamızı kaybettiğimizi öğrendim 8 Şubat tarihinde. Bu kanalı takip edenler bilirler. Yakın zamanda Cumhuriyet özel serisi kapsamında biz, Atilla Sümer hocamızı konuk ettik.

Kimdi Atilla Sümer? 1936 yılında doğmuş bir hocamızdı. Görme engelli ilk diplomalı İngilizce öğretmeni, aynı zamanda özel eğitim alanında da ilk görme engelli Daire Başkanı. Mithat Enç gibi, Gültekin Yazgan gibi hocalarımızın ardından gelen jenerasyonun en etkili isimlerinden bir tanesiydi. Körler okulunda aşağı yukarı 30 yıldan fazla süre öğretmenlik yapmış, sadece İngilizce öğretmemiş, kör çocukları hayata hazırlama noktasında bütün becerilerini aktarmıştı. Biz, Cumhuriyet özel serisi kapsamında Atilla hocamızı konuk ettik.

Bildiğiniz üzere, 2024 yılının ilk yayınıydı. Orada Atilla hocamız, bıraktığımız dönemde neler yaptığını özet haliyle anlatmıştı. Ben, Atilla hocayla bu videoyu çekmek için aşağı yukarı 3 ay uğraşmıştım. Ekim ayından bu yana Cumhuriyet özel serisine başlamaya karar verdiğimden itibaren Atilla hoca ile temas halindeydim. Sağlık sorunları vardı ama benim ısrarlı davetlerimi kırmadı. En sonunda, böyle bir video çekimini kabul etmişti. Yorumlar, ikinci defa böyle bir yayının gelmesini de istiyordu fakat bu kısmet olmadı. En son, Atilla hocamla yaptığımız 34 dakikalık bir arşiv var, video var. Tarihe bu not olarak düştü. Elbette ki Atilla hoca’nın bizden önce de verdiği mülakatlar vardır Yazılı veya sözlü. Ama bu onun en son mülakatı oldu. Atilla hocamız, o yayında bir öğretmen olarak bulunuyordu.

Anlattığı her şey aslında, kendisinden sonra gelenlere bir aktarım olması içindi. Bir şeyler öğrensinler, bir şeyler katabileyim. Söylediklerim bir işe yarasın gibi. Nitekim, ben bu videoyla ilgili davette bulunduğum zamanda, “Ben bunu yapmalıyım. Bunu yapmak zorundayım. Ben hala öğretmenim. Benden sonra geleceklere katkı sağlamalıyım. Tecrübelerimi bunun için anlatmalıyım. Zaten bu video işini de bunun için kabul ediyorum” demişti. Atilla hocamın yakınlarına, sevenlerine, ailesine başsağlığı diliyorum. Aynı şekilde, bütün engelli camiasının da başı sağ olsun. Atilla hocam Bu söylediklerini, videonun sonunda da ifade etmişti zaten. Neden bu videoyu çektiğini ve kendisine hayatta biçtiği misyonu net olarak anlatmıştı. Atilla hocam, tam da sözünü ettiği gibi yaptı. Hayatını kaybetmeden, aramızdan ayrılmadan yaklaşık bir ay önce, bana bu mülakatı verdi. Kendisine biçtiği misyonun gereğini yerine getirmiş oldu. Tekrar, hepimizin başı sağ olsun.

 

Elon Musk’un beyin çipi: Telepati

Elon Musk, son yılların en popüler adamlarından bir tanesi. Yaptıklarıyla, yapmak istedikleriyle, konuştuklarıyla, hareketleriyle, her şeyiyle. Hayatımızın gündeminde hep Musk bir yer ediniyor. Bu sefer, engellileri doğrudan ilgilendiren bir işle gündemimize geldi. “Musk’ın beyin çipleri” başlığını koydum ben habere. ABD’li nöroteknoloji şirketi Neuralink’in kurucusu Elon Musk, ilk kez bir insana beyin çipinin yerleştirildiğini duyurdu. İlk kullanıcıların, uzuvlarını kullanma kabiliyetini kaybetmiş kişiler olacağını kaydeden Musk, “Hawking’in hızlı bir katipten daha hızlı iletişim kurabildiğini hayal edin. Hedef bu,” dedi. Ayrıca, Neuralink ürününün de telepati olduğunu belirterek, sadece düşünerek telefon veya bilgisayarın ve bunlar aracılığıyla hemen her cihazın kontrolünü sağladığını aktardı. Çünkü körlük gibi nörolojik rahatsızlıkları tedavi etmek ve engelli kişilerin hayat kalitesini yükseltmek hedefleniyor. Şimdi, bu haberi neden aldık? İki tane sebebi var. Birincisi, gerçekten körlük ve felçlik gibi yeti yitimleri tarihe karışacak mı? Bununla ilgili hep söylentiler vardır, hep vaatler vardır. Sağlık sayfalarında yıllardır biz böyle haberleri okuruz. Körlük alanıyla ilgili beyine çipler yerleştirilecek. O sinyaller beyin aracılığıyla işlenecek ve biz bu şekilde çevremizi algılayabileceğiz diye zaten yıllardır süregelen şeylerdir bunlar ve Musk’ın yaptığı da bu konuda atılmış ciddi adımlardan biri olarak kabul edilebilir. Yine felçli kişiler için de son yıllarda önemli çalışmalar var. Özellikle beyin ile etrafını kontrol edebilmesi, kendisini ifade edebilmesi gibi konularda ciddi gelişmeler olduğunu, bir takım deneysel işlerin yapıldığını ve bazı kişilerin bunlardan yararlanabildiğini de biliyoruz. Bunlar olan çalışmalar. Peki bunlar gerçekten engelliliği ortadan kaldırabilecek durumdalar mı yoksa bunlardan belli bir kesimin yararlanabilmesi mi mümkün olacak? Yani diyelim ki Musk’ın beyin çipleri meselesi gelişti ve yaygınlaşmaya başladı. Peki, bunu kim kullanacak? Bütün engellilere ulaşabilecek mi yoksa sadece belli bir kesimdeki azınlık mı bundan faydalanabilecek? Daha açık söyleyelim. Örneğin, güney yarım kürede kuzey yarım küreye göre daha fazla engelli insan yaşamasına rağmen, kuzey yarım küredeki engellilik çalışmaları perspektifiyle biz bir şeyleri yorumlamaya çalıştık. Kendi ülkemize bu bakış açılarını uyarlamaya çabılıyoruz. Bu yarım kürede savunulan şeyler gerçekten güney yarım kürede de geçerli mi, kabul görüyor mu? Bunu da bilmiyoruz. Bundan da emin olamıyoruz. Nitekim, güney yarım kürendeki engelliler de bunu eleştiriyorlar. Postkolonyal engelli çalışmaları bununla ilgileniyor. Musk’ın sahibi olduğu Neuralink şirketi, bu gelişme ile engellileri bir bakıma siborg haline dönüştürmeyi çabalıyor diyebiliriz. Ne demek siborg? Vücuduna yapay mekanik parçalar eklenmesi sayesinde mevcut yeteneklerinin ötesine geçen, kapasitesini artıran insanlara siborg diyoruz. Musk, vücudumuza beyin cipi yerleştirerek bizi siborg yapmaya çalışıyor diyebiliriz. Tabii ki bu siborg kavramı sadece vücuda eklemlenmiş parçalarla olacak iş değil. Bunun kültürel boyutu da var, işin o kısmını ayrı şekilde ele alırız. Yakın zamanda beni sosyal medya üzerinden ve YouTube videolarımdan takip eden bir kişinin doktora tezine katıldım ve orada da söyledim, bu teknolojiler acaba gerçekten engelliliği ortadan kaldıracak mı yoksa belli bir kesimin kapasitesini yükseltmek için geliştirdiği teknolojilerin denekleri miyiz? Mesela, yakın zamanda işitme cihazlarını sadece işitme kaybı olanların değil, işitme kaybı olmamasına rağmen daha iyi duymak için takmak isteyenlerin olduğunu duydum. Nitekim, haberde de şöyle söyleniyor: Bu çalışmalardan ilk yararlanacak olanlar, körler ve felçliler olacak. Uzuvlarını kaybetmiş olanlar bu çalışmadan yararlanabilecek deniliyor. Peki, bu gerçekten hedeflenen kesim engelliler olduğu için mi böyle? Yoksa biraz daha pesimist bakacak olursak; engellilerde bu çalışmalar ne sonuç verecek, olumlu ve olumsuz ne gibi gelişmeler olacak Bunu bir görelim, bunu bir deneyelim ve sonra daha fazla genele açalım düşüncesi mi var? Yani biz, mevcut kapasitesini yükseltmek isteyen “normal” insanlar için bir denek vazifesi görüyor olabilir miyiz? Bu da bir soru işareti olarak aklımızda dursun. Musk’ın ve daha başka kişi ve kurumların bu tür çalışmalarını incelemeyi sürdüreceğiz hem bu programda hem daha başka serilerde. Hem de benim özel alanım zaten transhumanizm konusu. Bunu ilerleyen aylarda ve yıllarda çok konuşacağız zaten.

 

FYE uygulaması güncellendi

Yine teknolojiyle devam ediyoruz. Bundan bir hafta kadar önce, 1 Şubat tarihinde, From Your Eyes bize yeni bir haber verdi. Geliştirdiği FYE uygulamasının güncellendiğini söyledi. Nasıl güncellendi? 15 milyon yapay zekanın artık kullanıma açıldığı ifade edildi. Öncelikle kısaca From Your Eyes neydi, onu bir hatırlayalım. Bizim kanalı sürekli izleyenler, müdavimler biliyorlar. From Your Eyes, görme engellilere görsel betimleme sağlayan bir uygulama. Yani, fotoğrafta ne var sorusuna cevap vermeyi hedefleyen bir uygulamadan bahsediyoruz. iOS ve Android marketlerinde mevcut durumda ve bu uygulamanın geliştiricisi Zülal Tannur, görme engelli bir genç sosyal girişimci. Bu uygulamada insanlar da gönüllü olarak betimleme yapabiliyorlar ama bizi ilgilendiren kısım daha çok yapay zeka. Yani, “fotoğrafta ne var?” Sorusunu yapay zekanın nasıl betimlediğiyle son zamanlarda daha fazla ilgilenmeye başladık. From Your Eyes ekibini biz Aralık ayında biraz eleştirdik. Neden eleştirdik? İletişim açısından son zamanlarda yaptıkları bazı şeylerin doğru olmadığını vurguladık. Hatta bunu Engellilerin Gündemi yayınında yaptık ve devamında Zülal ile bir canlı yayında gerçekleştirdik. Zülal, bu canlı yayında hem bizim hem daha başka kişi ve kurumların From Your Eyes hakkındaki eleştirilerini cevapladı, bunlara dair görüşlerini ifade etti. Gündemde sorulması gereken çok soru vardı. Onları sorduk, onlara kendi bakış açısıyla yanıt verdi. Hatta o videodan sonra ben de daha fazla Zülal’i sıkıştırmam gerektiğiyle ilgili, daha fazla sert davranmam gerektiği ile ilgili geri bildirimler ve eleştiriler aldım. Ama benim bu kanaldaki bakış açım, ben sorulması gereken her şeyi sorarım, cevabı almak için ısrarcı da davranırım. Fakat karşımdaki kişi, eğer o soruya istediği şekliyle cevap vermeyi tercih ediyorsa, ben onun ötesine nasıl geçebilirim? O saatten sonra artık moderatör kimliğinden çıkabilirim de. Açıkçası benim bakışım hep böyle oldu. Zülal, o yayından sonra kabuğuna çekildi ve aylardır hiçbir ses çıkmıyordu. Hatta kendi kurmuş olduğu topluluğun WhatsApp grubunda bile çok fazla paylaşım yapmamıştı. Böyle bir yeni strateji geliştirmişler. Bunun sonunda da bir hafta önce, 1 Şubat tarihinde, uygulama güncellendi. 15 milyon yapay zeka kullanıma açıldı. Şimdilik fotoğraf ve dökümanlar için yapay zeka kullanımını açtıklarını belirtiyorlar. Yakın zamanda videolar içinde yapay zekanın kullanıma açılacağını, 15 milyon görsenin bulunduğu yapay zekayla videoları betimleyebileceğimiz söyleniyor. Peki, ne oldu? Gelişti mi uygulama? işin doğrusunu söylemek gerekirse, artık betimleme yapan diğer uygulamalarla kıyaslanabilir seviyeye geldiğini söyleyebiliriz. Şu anda, Be My Eyes gibi, Bing, Chat GPT, Google Bard gibi uygulamalar betimleme yapabiliyorlar ve onlarla kıyaslanabilir noktaya geldi. Bence geliştirilmesi gereken yanlar var. Betimlemeyle ilgili ilk testler bunu söylüyor. Hala belki Be My Eyes seviyesine biraz daha yaklaşması için zaman var örneğin. bunu neden özel olarak söylüyorum? Çünkü en çok kullanılan o olduğu için onu referans veriyorum. Ama tabii ki 20 bin görsel ile 15 milyon görsel arasında ciddi bir fark vardır. Gerçeğe çok daha yakın betimlemeler vermektedir ve bu yönüyle geçmiş aylarda eleştirdiğimiz Zülal, tebriği hak etmektedir. Bundan sonra hem From Your Eyes Isı hem de bu alanlarda geliştirilmiş benzer uygulamaları takip etmeye, gelişmeleri sizlere aktarmaya devam edeceğiz. Ancak tekrar vurgulayayım, geçmiş aylarda iletişimsel açıdan uygulamayla ilgili vaatleri konusunda eleştirdiğimiz Zülal’i bu gelişmeden dolayı kutlamalıyız. Şunu da belirterek: uygulamanın metinleme konusunda daha fazla geliştirmeye ihtiyacı olduğunun farkında olarak. Bugünkü seviye iyidir, güzeldir. Geliştirilmeye açık olduğunu hissettirmektedir. En önemlisi umut vericidir. Evet, gerçekten ciddi bir performans değişikliği var. Bunun gelişmesi lazım noktasına gelmiştir. Bunu zaten uygulamayı bu gözle test edenlerin hepsi fark etmiştir. Ben tekrar From Your Eyes’ın bugün ülkemizden çıkan bir uygulama olarak geldiği noktayı kıymetli buluyorum ve bundan sonrası için izlemeye devam edeceğimi özellikle ifade etmek istiyorum.

 

Erzurum’da işitme engelliler olimpiyatları

Bu haftanın ilk yerel haberi Erzurum’dan. Erzurum’da İşitme Engelliler Kış Olimpiyatları gerçekleştirilecek. Bununla ilgili bir tanıtım toplantısı yapılmış. Bu toplantıya Vali, Belediye Başkanı ve daha başka yetkililer katılmış. Erzurum Valisi Mustafa Çiftçi’nin bazı açıklamaları var. 2-12 Mart 2024 tarihlerinde yapılacak ve farklı ülkelerden 800 sporcunun katılacağı 20. İşitme Engelliler Kış Olimpiyatları’na birçok branşta müsabakaların düzenleneceğini belirtti. ABD, Kanada, İsveç ve Finlandiya’nın çekilmesi nedeniyle buz hokeyi branşı organizasyondan çıkarıldı. Hangi branşlar yer alacak onları söyleyelim: Kayaklı koşu, alp disiplini, snowboard, kurling, satranç ve bu yıl dahil edilen futsal. Tekrar edelim, 34 ülke var ve 800 sporcu katılacak. ABD’nin, Kanada’nın ve diğer ülkelerin çekilme sebeplerinin politik olduğu belirtilmiş, ülkemizi güvenli bulmadıklarını söylemişler. Bu ülkede çok büyük spor organizasyonları düzenlendi. Mesela 2017 yılında Samsun’da İşitme Engelliler Yaz Olimpiyatları düzenlendi. Engellilik dışında da farklı branşlarda bu tür organizasyonlar gerçekleştirildi. Ülkemizin güvenli olmadığı yönündeki bakış açısını ben açıkçası abartı buluyorum ve ülkemiz nezdinde olumsuz bir algıya neden olacak şekilde görüyorum. Doğrusunu söylemek gerekirse evet, ülkemizde zaman zaman istenmeyen olaylar, terör faaliyetleri yaşanıyor. Fakat bu gerçekten ülkemizin güvenli olmadığını mı gösteriyor? Gerçekten birçok ülkeyle kıyaslandığında uluslararası faaliyet düzenlenemez noktada olduğunu mu söylüyor? 2017 yılında Samsun’da gerçekleştirilen İşitme Engelliler Yaz Olimpiyatları gündemde oldukça yer almış ve ülkemizde önemli derecede prestij kazandırmıştı. Tam 7 yıl sonra, 2024 Mart’ında bu defa Erzurum’da, Erzurum ki bizim kış sporlarının yapılması ile ilgili önemli bir merkezimiz, burada gerçekleştirilecek bir Kış Olimpiyatı’nın da bize getirilerinin çok fazla olacağını düşünüyorum ve başarılı bir organizasyon gerçekleştirileceğini de düşünüyorum. Nitekim İşitme Engelliler Federasyonu, yani dünyadaki bu organizasyonun sahibi olan kişi, organizasyondan çekilen ülkelerin ceza ödeyeceğini ifade etmiş. Ben başarılar dileyeceğim bu organizasyonu düzenleyenlere ve takip etmeyi sürdüreceğiz. Umarım ülkemizde hem organizasyonel anlamda başarılı işler yürütür hem de madalya anlamında istediğimiz sonuca ulaşırız diyelim. Bundan sonraki bölümlerde bu konuyu tekrar ele almayı sürdürebiliriz.

 

Hatay’da depremden sonra erişilebilirlik sorunları

6 Şubat, geçtiğimiz yıl yaşanan depremlerin birinci yıl dönümüydü. Kahramanmaraş merkezli yaşanan bu depremlerin üzerinden tam bir yıl geçti. Sayısını bilmediğimiz kadar insan hayatını kaybetti ve yaralandı. Depremden sonra ne kadar engelli kişinin olduğuyla ilgili farklı şeyler söyleniyor. Bir deniliyor ki 850.000 kişi engelli hale geldi. Bir de deniliyor ki veri yok, bunu bilmiyoruz. Ancak bildiğimiz bir şey var: insan hikayeleri ve memleketlerine dönmek istedikleri halde erişilebilirlik nedeniyle bunu yapamayan insanlar.

Bu kanalda deprem ve engellilik serisini yürüteceğiz. Zaten salı günü başladık. Bundan sonraki gün ve haftalarda da bu konuda farklı konuklarımız olacak. Farklı tespitler olacak. Farklı deneyimler aktaracaklar. Biz Şubat ayının temasını deprem olarak belirledik zaten bu kanalda. Engellilerin Gündemi’nde de bir kişinin haberine odaklanacağım. Çünkü bu konuda çok dramatik haberler yapılıyor ama DHA’nın yaptığı bu haber hiç de öyle değil.

Gerçekten samimi bir dil kullanılmış. Bu haberin yapılmasına kaynaklık eden aile buna özen göstermiş gibi görünüyor. Deniz Özdoğan, 53 yaşında bir anne. Kızı Efran Özdoğan ise 13 yaşında ve bir senedir bu iki kişi Antalya’da birlikte yaşam sürdürüyor. Deprem gecesini en uzun gece olarak anlatan ve evden çıkamayacağını düşündüğünü söyleyen anne Özdoğan, ‘Hatay’a dönmeyi çok istiyorum. Şu an oraya dönebileceğimiz koşullar yok. Oradaki engelli dostlarımızın nasıl zorluklar yaşadığını biliyorum. Tekerlekli sandalyeyle konteynerda yaşamamız çok zor.’ dedi. Niye dönemiyor bu aile? Çünkü Hatay, engelliler için erişilebilir değil. Yani erişilebilirlik olanakları çok düşük seviyede. Konteynerların çok büyük bir bölümü engellilerin yaşayabileceği şartlarda düzenlenmemiş durumda.

Peki konutlarda hal böyle mi? Evet, konutlar yapılmaya başlandı veya bir kısmının inşa süreci devam ediyor. Bunlar gerçekten engellilere uygun yapılıyor mu? Erişilebilirlik standartları yerine getiriliyor mu? Engelliler Kanunu’ndaki ve diğer mimari mevzuatlarda yerine getirilmesi gerekenler gerçekten uygulanabiliyor mu? Bunu bilmiyoruz. Mesela işte bazılarına villa tipinde evler verilmiş. ‘İyi ki bize bu evleri verdiniz, sayenizde villa’ya sahip olduk.’ falan söylemişler.

Bu villa tipi evler ve diğerleri gerçekten erişilebilir mi? Veya bundan sonra yapılacak evler bu şartları karşılayacak mı, bilmiyoruz. Ama bakınız, Deniz Özdoğan ve kızı sırf Hatay erişilebilir olmadığı için dönemiyor ve bu aile bundan sonra ne yapacağını bilmiyor. Kızının bu yıl sınava gireceğini okuduk haberinde detaylarından. Antalya’da bulundukları evin bir yıllık kirasını gönüllü bir kişinin karşıladığını, Haziran’da bu sürenin dolacağını ve bundan sonra nasıl ilerleyeceklerini bilmediklerini söylüyorlar. Mesela ne olacak? Bundan sonra insanlar, memleketine erişilebilirlik şartları karşılanmadığı için dönemiyor.

Evet, bazıları sadece 6 Şubat’larda hatırlayabilirler, bazıları sırf protokol olsun diye orada bulunabilirler. Fakat bu konuyu, deprem ve engellilik meselesini, gündemde sadece 6 Şubat’ta değil, ondan sonraki günlerde de tutmaya çalışan insanlar var. Ben de onlardan bir tanesiyim. Engellilerin Gündemi yayınlarında hep deprem ve engellilik konusunu işledik, bundan sonra da işleyeceğiz. Hatta Deprem ve Engellilik diye ayrı bir seriye de başladık. Orada da bu konuları ayrıntılandırmayı sürdüreceğiz. İlerleyen aylarda ve yıllarda gerek Hatay’da, gerekse Kahramanmaraş’ta, Adıyaman’da, Malatya’da ve depremden etkilenen diğer şehirlerde engellilerin yaşam koşulları ne hale gelecek, nasıl dönüşüm geçirecek, onları da hep beraber, sivil toplum örgütleri olarak, aktivistler olarak yakından takip edeceğiz.

 

Amerika’da bedensel engelli bir kişi soygun yaptı

Bu sefer Amerika’ya geldik. Amerika’da engelli bir kişi soygun yaptı. Buna benzer bir haberi daha önceki haftalarda gündeme getirmiştik; Türkiye’de suça karışan engellilerden bahsetmiştik. Bu seferki haber şöyle: ABD’de doğuştan engelli bir şahıs, ayaklarıyla silah çekti ve hırsızlık yaptı. ABD’de gerçekleşen bu ilginç olayda, doğuştan fiziksel engelli olduğu ve kollarını kullanamadığı öğrenilen bir şahıs, kıymetli saat ve mücevher satılan bir iş yerine tekerlekli sandalye ile yüzü kapalı bir biçimde geldi. Bir süre sonra ayaklarını kullanarak silah çekti ve soygunda bulundu.

Şimdi, engelliler masum insanlar mı mesela? Bütün engelliler sevap aracı mı? İşte bakın, bu meseleye nasıl bakmamız gerektiğini gösteren ilgi çekici bir haber gerçekten. Bu işin, iyiliğin veya iyi olmama hâlinin engellilikle bir alakası yoktur. Engelliler arasında da iyi niyetli olan, etrafına destek olmaya çalışan, yardımsever, dayanışma sever insanlar olabilir. Suça karışan, hırsızlık yapan, cinayet işleyenler olabilir. Eğer birileri engellilere sırf sevap kazanmak için ya da inanışları gereği bunun onlara olumlu bir getiri sağlayacağını düşündükleri için yardımcı oluyorlarsa, bakın belki de hırsız bir engelliye yardım ediyor olabilirsiniz. Farklı bir suça karışmış bir engelliyle o anda temas kuruyor olabilirsiniz. Konuyu insani açıdan bir sorumluluk olarak görüyorsanız, bu yardımı yapın. Engelliler bir vicdan nesnesi değildir. Sevap aracı veya dini gereklilikleri yerine getirmek için kullanılacak malzemeler değildir ve bu haber, bu işin en somut göstergelerinden bir tanesidir.

Değerli izleyiciler, Engellilerin Gündemi’nin 12. Bölümünü tamamladık. Bu videoyu beğenerek, yorumlayarak ve paylaşarak destek olabilirsiniz. Ayrıca kanala abone olursanız, hem beni memnun edersiniz, motivasyonum artar hem de bundan sonra yayınlanacak videolardan anlık olarak haberdar olabilirsiniz. Programımızın sonunda, Atilla Sümer Hoca’nın ailesine, sevenlerine, yakınlarına ve tüm engelli camiasına tekrar başsağlığı diliyorum. Bir sonraki videoda görüşene kadar kendinize iyi bakın.

 

Paylaş: