|

Engellilerin gündemi (11. bölüm)

 

Bu sayfada Engellilerin gündemi yayınının 11. bölümüne ait videoyu ve yazılı dökümünü bulabilirsiniz.

 

Yazılı döküm

Merhabalar değerli izleyicilerimiz.

Engellilerin gündemi yayınımızın 11. bölümüyle sizlerle birlikteyiz. İki haftada bir engellilik alanında yaşanan gelişmeleri burada paylaşıyoruz ve yorumlarımızı yapıyoruz. Sizler de yorum kısmında kendi düşüncelerinizi paylaşarak tartışmaya katkı sağlayabiliyorsunuz. Bu videoyu beğenerek, yorumlayarak ve paylaşarak destek olabilirsiniz. Kanala abone olursanız hem benim motivasyonumu arttırırsınız hem de bundan sonra yayınlanacak videolarla ilgili anlık bildirimleri alabilirsiniz. Videoda sözü geçen haberlere ait linkleri açıklamalar bölümünde verdim. Zaman damgaları da bulunuyor. Böylelikle ilginizi çeken habere dair yoruma doğrudan gidebiliyorsunuz. Geride bıraktığımız iki haftada yine önemli başlıklar gündeme geldi. İsterseniz başlayalım:

 

Görme engelliler için noterde E-Devlet dönemi

Noterlerde e-devlet dönemi diyoruz. Aslında görme engelliler için noterlerde e-devlet dönemi desek daha doğru olacak. Uzun zamandır görme engellilerin noterlerde karşılaştığı bir sorun var. O da şahitle imza atmaya zorlanıyoruz. Görme engelliler arasında okuryazar oranı her geçen gün artıyor. Ben öğretmenim, avukatı, psikoloğu, bilgisayar yazılımcısı, memuru, işçisi, farklı meslekleri icra eden bir sürü arkadaşımız var ve bu kişiler notere gittiklerinde okur yazar değil muamelesi görüyor ve yanınızda iki şahit getirin, öyle imza atın diye dayatılıyor. Bu konuyla ilgili biz uzun yıllardır mücadele yürütüyoruz. Konunun değişmesi gerektiğini, bunun onur kırıcı bir tutum olduğunu ifade ediyoruz sivil toplum örgütleri olarak. Bir önceki bölümde aslında daha detaylı açıklama yaptım bununla ilgili. Engellilerin gündemi yayının 10. bölümünde bu konuyla ilgili daha fazla şey söyledim, isteyenler izleyebilirler. Bu konuyla ilgili 19 Ocak tarihinde yeni bir şey yayınlandı. Noterler Birliği artık belgeleri e-devlet üzerinden onaylayabileceğimizi söyledi. Bununla ilgili yeni bir hizmet hayata geçti. Noterler Birliği diyor ki artık belgelerinizi E-Devlet üzerinden onaylayacaksınız ve daha sonra da imza atacaksınız. Böyle bir hizmete geçtik diyor. Türkiye Körler Federasyonu Başkanı Emin Demirci, bununla ilgili bir açıklama yapmış, haber görselinde de bunu aldım. Haber metninde de bu açıklamadan yararlandım. Mehmet Emin Demirci şöyle konuşmuş: “İşlem yaptırmak üzere notere giden görme engelli, noterin hazırladığı belgeye e-Devlet hesabından ulaşarak, onay butonunu tıkladığında noter de görme engelinin o belgenin içeriğine vakıf olduğunu anlayarak işlemi tamamlayacak.” Gerek Türkiye Körler Federasyonu’nun, gerek Evrensel Görme Engelli Hukukçular Derneği’nin, gerek Biz Eğitimde Görme Engelliler Derneği’nin, Engelsiz Erişim Derneği’nin ve daha başka sivil toplum örgütlerinin bu konuyla ilgili önemli çalışmaları olduğunu ben bir önceki bölümde de söyledim. Bu kazanım daha erken elde edilebilirdi ama bu da bir aşamadır. Diğer taraftan da rehavete kapılmamak lazımdır. Bu kazanımı hemen uygulamayabilir bazen noterler. Bir takım zorluklar yaratabilirler. Nitekim bir noter, e-devlette belgeyi onayladıktan sonra bu defa belgeyi e-devletten onayladım şeklinde bir yazı yazmasını istemiş, böyle davranışlar da olabilir. O yüzden biz konuyu detaylı olarak takip etmeliyiz. Noterlerle karşılaşılan imza sorunu tarihe karıştı diyemeyiz, izlemeliyiz. Bu konuyla ilgili daha detaylı bir videoyu Pazar sabahı saat 10’da izleyebileceksiniz. Bir avukat arkadaşımızla konuyu değerlendireceğiz. Orada daha detaylı bilgi vereceğiz, değerlendirmeler de bulunacağız.

 

Güncel engellilere bireysel eğitim desteği tutarı

2024 yılının başında olduğumuzu hala söyleyebiliriz, ocak ayının sonlarına geliyor olsak da. Bir takım ödemelerle ilgili tutarlar yeni yeni güncellenmeye devam ediyor. Bunlardan bir tanesi de engellilere verilen eğitim desteği. Özel eğitim okulları ile rehabilitasyon merkezlerinde engellilere verilen destek eğitiminin bütçeden karşılanacak kısmı bu yıl katma değer vergisi, yani KDV hariç bireysel eğitim için aylık 4.692 TL, grup eğitimi için ise aylık 1.312 TL olarak belirlendi. Evet, özel eğitim rehabilitasyon merkezlerinde eğitimini sürdüren engelliler için verilen tutarın bu yıl böyle bir miktara yükseltildiğini görüyoruz. Bunun ne kadar yeterli olup olmadığı zaman zaman tartışılıyor veya ne kadar etkin kullanılabildiği yine aynı şekilde gündem oluyor. Bir takım rehabilitasyon merkezlerinin engelliliği suistimal ettiği de biliniyor. Bunlar yine konuyla ilgili yaşanan sorunlardan bazıları. İlerleyen bölümlerde veya daha başka programlarımızda yine biz bu konuları detaylı olarak incelemeyi sürdüreceğiz. Yaşanan hak ihlallerini, suistimalleri burada açıklamaya, bu konuyla ilgili yorumlarımızı yapmaya devam edeceğiz.

 

İsrail Filistin savaşı ve engellilik

Geldik, İsrail-Filistin savaşına. Bu konunun bize ilgilendiren kısmı aslında şu: savaş sonrası engelli hale gelen askerler. “Gazze Şeridi’nde düzenlediği saldırılarda 7 Ekim 2023’ten bu yana 4.000 askerin engelli hale geldiği belirtildi.” Demiş Anadolu Ajansı haberinde. İsrail Ordusu Engelliler Örgütü Başkanı, bakın böyle bir birim varmış İsrail ordusunda ve bu birimin başkanı bir açıklama yapmış. Bu örgütün başkanı da İdan Kaliman. Şöyle konuşmuş: “30 yıldır örgütün içindeyim. Hiçbir zaman bu kadar çok sayıda ve durumu ağır yaralıyla karşılaşmadım. Uzuvları ampute edilmiş, kör olmuş ya da felç geçirmiş çok sayıda yaralı var.” Biz tabii Filistin tarafında ne kadar askerin yaralı hale geldiğini, engelli olduğunu bilmiyoruz. Bu İsrail tarafının bildirdiği bir haber. Ama şunu biliyoruz, savaş engelliliğin en fazla yol açtığı durumlardan bir tanesidir. Savaşın kazananı olmadığı gibi yeni engellilik durumlarının ortaya çıkmasına yol açar. Engellilerin yaralanmasına, yeti yitimi yaşamalarına sebebiyet verir. Bu da böyle bir durumun haberi. Açıkçası İsrail ordusunda engellilerle ilgilenen, doğrudan bir birimin olduğunu da ben bu haber vasıtasıyla öğrenmiş oldum. Daha detaylı bilgisi olan izleyicilerimiz muhakkak ki olabilir. Ben böyle bir birimin diğer ordularda da olması gerektiğini de düşünüyorum aslında. Bir anekdot. Hangi orduda bu konuyla ilgili doğrudan ilgilenen birim vardır bilmiyorum ama olması gerektiği de ortaya çıkıyor, anlaşılıyor. Şu da oldu: 7 Ekim sonrası dönemde, önceki dönemlerde de olmuştur tabii ki, engellilere hizmet veren kurumlara veya doğrudan engellilerin bulunduğu ortamlara saldırılar düzenlendiğini de biliyoruz. Bu şekilde ölümlerin yaşandığını da biliyoruz. Açıkçası savaşın kazananı olmadığını düşünüyorum ve bu tür haberlerin bir an önce son bulması gerekir. Barış ortamının tesis edilebilmesi çok önemli. Bizim elimizden, dilimizden sadece bir an önce barışın gelmesini dilemek geliyor. Daha fazlası yöneticilerin yapabileceği şeyler. Bakalım zamanla göreceğiz. Savaş devam ettiği sürece engelli sayısının artacağını, bunların rehabilitasyonu, yeni durumlarına uyumu gibi soruların gündemde olmaya devam edeceğini de biliyoruz. Tarih bize bunun böyle olduğunu söylüyor. Bakalım ilerleyen zamanlar ne gösterecek?

 

Engellilere evde bakım sorunu

Şimdi engelli bakımıyla ilgili bir sorundan bahsedeceğiz. Bu haftanın yerel haberi Kayseri’den. Kayseri’de hasta ve yaşlı bakımında devletin sorumluluğunu tartışmaya açan bir örnek yaşanıyor. 84 yaşındaki İpek Bulut, 48 yıldır engelli kızının bakımını yapıyor. Bulut, artık “gücüm yetmiyor” diyor. Haberin detayını incelediğimizde İpek Bulut’un kızı Kıymet Bulut, 9 yaşında menenjit hastalığı geçiriyor. Aile çok da bilinçli değil. O günün şartlarında hastaneye götürmüyorlar ve çocuk daha sonra %20 zihinsel engelli hale geliyor. İlerleyen yaşlara geldiğinde yürüyemez duruma da geliyor. Dolayısıyla bakımı daha zor oluyor. 84 yaşında bir kişinin, 57-58 yaşlarında yine yaşlıca ileri diyebileceğimiz bir kişiye bakmaya çalıştığını düşünün ve bunun ne kadar zor olduğunu tahayyül etmeye çalışın arkadaşlar. Zaten kadın bel ameliyatı geçirdiğinden bahsediyor. “Artık gücüm yetmiyor” diyor. “Dışarı çıkaramıyorum” diyor. “Banyo yaptırırken zorlanıyorum” diyor ve destek istiyor. Bu da karşımıza, yine bir önceki bölümde de konuştuğumuz “Ben ölürsem engelli çocuğuma kim bakar?” sorunsalını gündeme getiriyor. Engelli çocuğu bulunan ebeveynlerin, özellikle de bakıma ihtiyacı varsa, aklındaki soru bu: Sonrası nasıl olacak? Hala belirsiz. Bir yandan yurtdışında uygulanan kişisel asistanlık modeli var. Bunun Türkiye’de de hayata geçmesi için savunuculuk yapan az sayıda arkadaşımız var. Kişisel asistanlık modeline göre engelliler, bakımını yapabileceği kişisel asistanını seçebiliyor ve devlet bunun için bir destek sağlıyor. Öte yandan, engelli bakım merkezlerinin niteliğinin arttırılması gerektiğini, bu haliyle verimli olmadığını, şiddete ve istismara yol açan vakaların olduğunu da yine daha önceki bölümlerde konuşmuştuk. Şunu özetle söyleyelim ki; engelli bireylere bakım veren özellikle kadınlara çok iş düşüyor. Çok onların üzerinde yük var ve o yükün alınması gerekiyor. Bu yükün alınabildiğini söyleyemiyoruz. Verilen basit tutardaki destek ödemeleri çare olmuyor. Daha fazla kurumsal desteğin sağlanması gerekir. Bakım evlerinin niteliğinin geliştirilmesi ve profesyonel kişisel asistanlık sisteminin yerleşmesi önemli çözümler arasındadır. Tabii bunun uygulanması içinde irade gerektiren bir politikanın takip edilmesi gerekir.

 

Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü ikiye mi ayrılıyor?

Şimdi gazetecilikte “fikri takip” denilen bir şey yapacağız. Engelli Bakanlığı tartışmalarıyla ilgili konuşacağız. Önceki bölümlerden birinde CHP Milletvekili Mustafa Sarıgül’ün “Engelli Bakanlığı açılmalı” şeklindeki basın açıklamasından bahsetmiştik. Daha sonraki bölümlerde de AK Parti Milletvekili Serkan Bayram’ın böyle bir açıklama yaptığını söylemiştik. Serkan Bayram, biliyorsunuz engelli bir milletvekili aynı zamanda. Bu konu belli ki bürokraside de gündem olmuş ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bir anket başlatmış, paydaşlara yönelik. Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü ikiye ayrılsın mı? Yani Engelli Hizmetleri Genel Müdürlüğü ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü şeklinde ikiye ayırmaktan bahsediyorlar. Bunu ankete açmışlar. Sivil toplum örgütü temsilcilerinin ve diğer paydaşların görüşünü soruyorlar. Ben bu konuyla ilgili şöyle düşünüyorum. Zaten vekillerin söylediği şuydu, bir genel müdürlüğün engellilerin sorunlarını çözebilmesi mümkün değil. Şimdi, Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün iç yükü fazla olabilir; hem engellilik hem de yaşlılıkla ilgili işleri takip etmek bu genel müdürlük için fazla olabilir. Bu, aslında ilk kurulduğunda da söylenen bir şeydi. Amerika’yı keşfetmeye gerek yok; aslında 10 yılı geçmiş bir süredir bu böyle ilerliyor ama daha kurulduğu zaman da bunun böyle bir soruna yol açacağı dillendirilmişti. Fakat uzun süre böyle devam etti. Peki, ikiye ayrılırsa ne olur? Bana kalırsa, çok fazla değişen bir şey olmaz. Evet, engellilikle doğrudan ilgilenen bir genel müdür ve yine aynı şekilde daire başkanları olur. Konuya daha fazla odaklanırlar. Belki bu doğru. Fakat yaptırım mekanizması olmadıktan sonra, bu genel müdürlük diğer kamu kurumlarını denetleyemedikten, onlara gerekli hallerde cezai yaptırım uygulamaya cesaret edemedikten sonra ne değişecektir? Ben bunu bilmiyorum. Yani, yeni bir genel müdürlük açılmış olacaktır. Yeni daire başkanları, yeni personel alımları gündeme belki gelecektir, bu olacaktır ama bunun ötesinde, sorunun bakanlığa dahil olan bir genel müdürlük vasıtasıyla çözülemeyeceği nettir. Engelli Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün açılması bir gelişmedir. Açılırsa, bunun neler getireceğini yaşarız. Ön yargıyla yaklaşmak istemem ama şunu söyleyebilirim, yeterli değildir. Daha üst bir yapılanmaya ihtiyaç vardır. Bazıları bunun bakanlık yoluyla gerçekleşeceğini savunuyorlar. Ben ise, bakanlığın ötesinde, bütün bakanlıklara sözünü geçirebilecek, bakanlıkların bütün hizmetlerini denetleyebilecek daha üst bir yapılanmadan bahsediyorum. Böyle bir oluşum meydana getirilmesini savunuyorum. Fakat bunun yolunun Engelli Hizmetleri Genel Müdürlüğü açılması olduğunu düşünmüyorum. Ama bu konu gündeme geldiğine göre, belki bu yılın ilerleyen aylarında belki de daha sonra açılacak bu genel müdürlük. Onu da görebiliyoruz. Bakalım, açıldığında neler değişecek? Hep beraber yaşayıp göreceğiz.

Değerli izleyiciler, Engellilerin Gündemi programımızın 11. bölümünü de tamamladık. Bu videoyu beğenerek, yorumlayarak ve paylaşarak destek olabilirsiniz. Kanala abone olursanız, hem beni memnun edersiniz, motivasyonum artar; hem de gelecek videolarla ilgili haberiniz olur anlık olarak. Bir sonraki videoda görüşene kadar, kendinize iyi bakın.

Paylaş: