|

Depremde engelliler : Türkiye Down Sendromu Derneği Eğitim Direktörü Özgür Konuk anlatıyor

 

Bu videoda Türkiye Down Sendromu Derneği Eğitim Direktörü Özgür Konuk, 6 Şubat depremlerinin ardından yaşananları anlatıyor. Durumun ciddiyetini kısa sürede fark ettiklerini ve depremden etkilenen engelli bireylere ulaşmaya karar verdiklerini aktarıyor. Ellerindeki verilerden yararlanarak WhatsApp grupları oluşturduklarından ve ailelerin ihtiyaçları hakkında bilgi toplamak için her ilde bir irtibat kişisi görevlendirdiklerinden söz ediyor. Dernek, ailelere doğru bilgi verilmesini ve acil ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlamak için Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı gibi devlet kurumlarıyla işbirliği yapıyor. Bölgenin yaşadığı zorluklara ve şoka rağmen, kuruluş ile devlet kurumları arasındaki işbirliği genel olarak etkili olduğu vurgulanıyor.

Konuk, depremin ardından afetten etkilenen bölgelerdeki kaotik durumu, bölge dışından gelen insanların oranın kültürünü veya dilini bilmeden bir şeyler yapmaya çalıştıklarını anlatıyor. Türkiye Down Sendromu Derneği’nin kurumlararası ilişkilerde Ankara’ya odaklanarak iletişim kurma ve yerel organizatörlerle bağlantı sağlama çabalarını paylaşıyor.

Konuk’un ifadesine göre dernek olarak Down Sendromlu bireyler ve diğer engel grupları için ısınma, yiyecek, tıbbi bakım gibi rutinlerin sürdürülmesini sağlamak da dahil olmak üzere özel ihtiyaçları karşılamaya odaklandılar. Ayrıca, elektrik kesintilerinin yaşandığı bölgelerde, solunum cihazları veya diğer yardımcı teknolojiler gibi çalışan araçlara elektrik sağlamak için jeneratörlere ihtiyaç duyuldu.

Sivil toplum kuruluşları ve depremden etkilenen ailelerle görüşmeler yapılıyor. Konuk, bu gruplara ulaşarak hem resmi devlet makamlarından hem de afet mahallinden işleri yönetmelerine yardımcı olmaya çalıştıklarını anlatıyor. Bu kişileri bir araya getirdikten sonra raporlar hazırladılar, birbirleriyle bilgi paylaştılar ve etkilenen kişilere yardım etmek için gerekli günlük çabaları organize ettiler. Depremin ardından yaşanan kaos ortamında ittifaklar kurmanın ve yardım örgütlemenin öneminin altı çiziliyor. Konuk, Farklı kültürel geçmişlerden ve mahallelerden gelen çeşitli insan gruplarının bir araya geldiğini ve koordineli yardımın gerekliliğinin farkına vardığını belirtiyor. Özellikle gelişimsel engelli aileler için güvenli ve rahat ortamların önemi ortaya çıkıyor.  Konuk, kriz sırasında ilk değerlendirmelerin önemli olduğunu ve AFAD, Aile Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve diğerleri gibi kurumların iyileşme sürecinde çok önemli roller oynadığını ekliyor. Kritik koşullara rağmen, özellikle hassas aile durumlarında duyarlılığın önemi kabul ediliyor.

Videoda özellikle deprem sonrasının ilk aşamasında engelli bireylerin karşılaştığı zorlu koşullar ele alınıyor. Temel ihtiyaçlara öncelik verilmesi nedeniyle, ilk günlerde engellilere yönelik özel bir çaba gösterilmediğinden bahsediliyor. Engelli insanlar, barınmak için konteynerlere erişimin olmaması ve belirlenen alanlara taşınmada zorluklar gibi durumlarla karşılaşmaya başladı. Zorluklara rağmen, ek desteğe ihtiyaç duyan ailelere ulaşmak ve konteyner kentlerde engelli bireylere yardım sağlamak gibi engelli insanların hayatını biraz daha kolaylaştırmak için bazı girişimlerde bulunuldu. Zaman geçtikçe ve insanların temel ihtiyaçları karşılandıkça hem fiziksel hem de psikolojik ihtiyaçların giderilmesine de gereksinim ortaya çıktı.

Okula dönüş de dahil olmak üzere engelli bireyler için rutinlerin standartlaşmasının önemi vurgulanıyor. Konuk, depremin farklı iklimlere sahip farklı bölgeler üzerindeki etkisini tartışıyor. Deprem önemli altyapı sorunlarına yol açmış, yerinden edilenleri barındırmak için aceleyle konteynerler inşa edilmiş, ancak bunun sonucunda birçok zorluk ortaya çıkmıştır. İnsanlar yeni yaşam koşullarına uyum sağlamak ve afet nedeniyle çeşitli sektörlerdeki iş kayıplarıyla başa çıkmanın yollarını bulmak zorunda kalmıştır. Ayrıca, kırsal kesimde yaşayanlar çiftçilik veya hayvan yetiştiriciliği gibi geçim kaynaklarını terk etmek zorunda kaldı. Konuk, 6 Şubat depreminden bu yana karşılaşılan zorlukları değerlendiriyor ve toplumun toparlanmasının en az 3-4 yıl alabileceğini öngörüyor.

Afet sonrası dönemle başa çıkmak ve yeni yaşam koşullarına uyum sağlamak için rutinler oluşturmanın önemi üzerinde duruluyor.

Konuk, afetten etkilenen bölgelerdeki engelli insanların mevcut yaşam koşullarını ve Türkiye Down Sendromu Derneği’nin uyum ve birlikteliği kolaylaştırmadaki rolünü aktarıyor. Herkesin uzmanlığını sürece dahil etmenin, kapsayıcı bir kültür yaratmanın ve farklı geçmişleri ve yerel yetkilileri entegre etmenin getirdiği zorluklarla başa çıkmanın önemini vurguluyor. Türkiye Down Sendromu Derneği, afetten etkilenen çeşitli bölgelerdeki engelli bireylere, ailelerine, engellilik uzmanlarına ve yerel kuruluşlara ulaşmayı ve aynı zamanda istihdam ve sosyal etkileşim için eşit fırsatlar sağlamak üzere yerel yönetimlerle bağları güçlendirmeyi amaçlamaktadır. Bu çabalar, bireylerin yeni koşullara uyum sağlamalarına ve hayatlarını birlikte yeniden inşa etmelerine yardımcı olmayı amaçlamaktadır.

Dernek, afetten etkilenen bölgelerdeki engelli bireyleri, eğitim programları, filmler ve piknikler gibi sosyal faaliyetlere dahil etmeye çalışıyor. Kuruluş, diğer sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği yaparak erişim alanlarını genişletmeye çalışıyor. Ayrıca diğer destekçi kuruluşları da eksik oldukları alanlarda katkıda bulunmaya davet ediyorlar.

Konuk, depremden etkilenen bölgelerdeki insanların sınırlı alanlarda yaşamak ve yıkılan evler nedeniyle konteyner kentlerde hayatlarını yeniden inşa etmek zorunda kaldıkları için uyum sağlamanın önemini ifade ediyor. Yeni koşullara uyum sağlarken mahremiyet ve saygınlık duygusunu korumaya ilişkin önemli zorluklar olduğunu vurguluyor. Konuk ayrıca, derneğin afetten etkilenen bölgelerde down sendromlu bireyleri daha geniş bir perspektifte desteklemek için çalıştığını paylaşıyor. Kendileri de bir sivil toplum kuruluşunun parçası olmakla birlikte, ihtiyaç sahibi insanlar için daha kapsayıcı bir yaklaşım oluşturmayı hedeflemektedir. Son olarak zorluklara rağmen afet sırasında tanık olduklarına ve yaşadıklarına dair kişisel deneyimlerini ve bu deneyimlerin bakış açısını nasıl şekillendirdiğini paylaşıyor.

Paylaş: