| |

Web Siteleri ve Mobil Uygulamaların Erişilebilirliği Genelgesi yürürlüğe girdi!

 

Uzun süredir beklenen “Web Siteleri ve Mobil Uygulamaların Erişilebilirliği Genelgesi”, nihayet Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Bu genelge, özellikle dijital dünyada engelliler başta olmak üzere herkesin bilgiye erişimini garanti altına alma hedefiyle büyük önem taşıyor. Emre Taşgın ile Avukat Bayram Şahin Aydın’ın gerçekleştirdiği söyleşi, bu düzenlemenin hukuki arka planını ve uygulamadaki etkilerini kapsamlı biçimde değerlendiriyor.

 

Dijital Erişilebilirlik Neyi Kapsar?

Uzun yıllar boyunca erişilebilirlik kavramı daha çok fiziksel ve mekânsal düzenlemelere odaklandı. Rampalar, asansörler, toplu taşıma sistemleri gibi unsurlar gündemdeydi. Ancak 5378 sayılı Engelliler Hakkında Kanun’un 7. maddesinin 3. fıkrası ve tanımlar bölümünde dijital erişilebilirlik de açıkça yer alıyor. Aynı zamanda Türkiye’nin taraf olduğu Birleşmiş Milletler Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme de dijital erişimi bir hak olarak tanımlıyor. Buna rağmen şimdiye kadar dijital alanla ilgili somut bir uygulama ya da zorlayıcı bir sistem mevcut değildi.

 

Genelge Ne Getiriyor?

Bu genelgeyle birlikte dijital erişilebilirlik alanında önemli bir uygulama mekanizması kuruldu. Daha önce erişilebilirlik hukuki bir zorunluluktu; ancak şimdi bu zorunluluk daha net kurallarla somutlaştırılmış durumda. Web siteleri ve mobil uygulamaların erişilebilir hale gelmesi için belirli standartlar, süreler ve izleme mekanizmaları tanımlandı.

 

Üçlü Komisyon Sistemi

Genelgeyle birlikte üç farklı komisyon kurulması öngörülüyor:

  1. İzleme Komisyonu: Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesinde kurulan bu komisyon, web sitesi ve mobil uygulamaların erişilebilirliğini izleme görevini üstleniyor. Ancak bu komisyonun kimlerden oluşacağı henüz netleşmiş değil.
  2. Danışma Komisyonu: Bakan Yardımcısı başkanlığında kurulan bu komisyon, izlenecek sitelerin ve uygulamaların belirlenmesinde rehberlik yapacak. Üyeleri arasında İçişleri Bakanlığı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, TÜBİTAK, Türksat gibi kamu kurumlarının yanı sıra en fazla temsiliyet gücüne sahip iki engelli konfederasyonunun temsilcileri bulunuyor. Ancak alanda ciddi birikimi olan bazı sivil toplum örgütlerinin ve uzmanların dışarıda kalabileceği endişesi de dile getiriliyor. Bu noktada davet etme yetkisi olsa da bu zorunlu tutulmamış.
  3. İnceleme Komisyonları: Her kamu kurumu, üniversite veya ilgili özel tüzel kişilik kendi bünyesinde bir erişilebilirlik inceleme komisyonu kurmakla yükümlü. Bu komisyon, kendi sistemlerini teknik olarak değerlendirecek ve raporlarını İzleme Komisyonu’na sunacak.

 

Kapsama Giren Kurum ve Kuruluşlar

Genelgeye göre aşağıdaki kurumlar bir yıl içinde dijital sistemlerini erişilebilir hale getirmek zorunda: Kamu kurumları, belediyeler ve iştirakleri, üniversiteler, kamu iktisadi teşebbüsleri, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, bankalar, özel hastaneler, özel öğretim kurumları, yolcu taşımacılığı yapan firmalar, a grubu seyahat acenteleri, 200.000’den fazla abonesi olan elektronik haberleşme firmaları. Bunun dışında elektronik ticaretle uğraşan tüm hizmet sağlayıcıların ise 2 yıl içinde sistemlerini erişilebilir hale getirmeleri gerekiyor.

 

Uygulanacak Standartlar

Web siteleri ve mobil uygulamaların erişilebilirliği için W3C tarafından yayımlanan WCAG 2.2 standardının A seviyesi zorunlu hale getirildi. Bu seviyeye göre, örneğin tüm görsellere alternatif metinler (alt text) eklenmesi gerekiyor. Ancak videolar için sesli betimleme zorunluluğu getirilmedi; çünkü bu, AA seviyesine giriyor. AA standardı daha ileri düzeyde erişilebilirliği kapsarken, AAA (3A) seviyesi şu an yasal zorunluluk olarak görülmüyor.

 

Teşvik ve Denetim Mekanizması

Erişilebilirlik koşullarını sağlayan kurumlara Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından 2 yıl boyunca kullanılabilecek bir erişilebilirlik logosu verilecek. Ancak Emre Taşgın’ın da belirttiği gibi, bu logonun verilmesinden sonra sistemde yapılacak güncellemelerle erişilebilirlik kaybolursa, bu durumun bildirilmesi için bir mekanizma oluşturulması gerekiyor.

 

Yaptırımlar ve Hak Arama Yolları

Erişilebilirlik yükümlülüğünü yerine getirmeyen kamu görevlileri hakkında yasal işlem yapılabilir. Ayrıca Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’na başvuru ya da özel kurumlara karşı maddi ve manevi tazminat davaları açılması da mümkün. Özellikle dijital platformların kullanılamaması nedeniyle doğrudan maddi kayba uğrayan bireylerin haklarını araması için hukuki zemin mevcut.

 

Uzmanlık ve Katılım Sorunu

Söyleşide önemli bir eleştiri de uzmanlıkla ilgili. Mevcut düzenlemede yalnızca konfederasyon temsilcilerine yer verilirken, alanda ciddi deneyim ve bilgi birikimi olan ancak hiçbir örgüte bağlı olmayan bireylerin dışarıda kalabileceği vurgulandı. Bu nedenle danışma komisyonu üyeliklerine uzmanlık belgeleri ve sertifikalarla başvuru imkânının tanınması gerektiği ifade edildi.

16 Mayıs’ın Erişilebilirlik Günü ilan edilmesinden sonra yayımlanan bu genelge, Türkiye’de dijital erişilebilirlik adına önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Ancak uygulanabilirliği ve etkinliği, büyük ölçüde ilgili kamu kurumlarının, özel sektörün ve sivil toplum örgütlerinin aktif katılımı ve denetimiyle mümkün olacak. Söyleşinin sonunda, dijital erişilebilirliğin bir hak olduğu gerçeğini unutmadan, daha kapsayıcı ve yüksek standartlara ulaşmak için sivil toplumun ve uzmanların sürece güçlü biçimde dahil edilmesi gerektiği vurgulandı.

Paylaş: