| |

Görme Engelliler İçin Engelsiz STEM eğitimi mümkün mü?

 

Prof. Dr. M. Şahin Bülbül ile yaptığımız bu söyleşi, görme engellilerin bilim ve STEM alanlarında aktif şekilde yer alabilmesi için gerekli destek, tasarım ve eğitim yaklaşımlarını vurgulayarak bilimi herkes için engelsiz ve erişilebilir kılmanın önemini ortaya koyuyor.

Türkiye’de görme engellilerin özellikle matematik ve fen gibi sayısal alanlarda başarılı olamayacağına dair yaygın ve köklü bir inanış var. Bu önyargı, yıllar içinde kırılmaya çalışılsa da halen toplumun geniş bir kesiminde varlığını sürdürüyor. Eskiden, hatta körler okulunda bile öğretmenlerin çoğu, görme engelli öğrencilerin bilimde ilerleyebileceğine pek inanmazdı; dersler çoğu zaman yalnızca müfredat gereği verilirdi. Ancak zamanla bazı akademisyenlerin çabaları, bu alanda yeni bir ufuk açılmasına öncülük etti.

Bu akademisyenlerden biri de Prof. Dr. Mustafa Şahin Bülbül. Kendisi yıllar önce görme engellilerin fizik öğrenebileceğine dair araştırmalar yapacağını söylediğinde bu, birçokları için şaşırtıcı bir iddia olarak algılanmıştı. ODTÜ’de düzenlenen engelsiz fizik çalıştayları, yapılan atölyeler ve sonrasında gelişen projelerle birlikte, bugün artık görme engellilerin STEM (bilim, teknoloji, mühendislik, sanat ve matematik) alanlarında da aktif olarak yer alabileceği gerçeği daha fazla kabul görmeye başladı. Ancak hâlâ aşılması gereken önemli engeller var.

 

Verilerin analizi sadece gözle yapılmaz

Önyargıların aşılabilmesi için ilk zorluk, toplumun ve eğitimcilerin bakış açısını değiştirmek. Geçmişte bazı fizikçiler, görme engellilerin fizik yapamayacağına dair raporlar bile yazmıştı. Oysa fizik, temelde hareketi inceleyen bir bilim dalıdır; cisimlerin, dalgaların, ışığın ve enerjinin hareketini anlamaya çalışır. Gözle yapılan gözlem kavramı, aslında veri toplamanın bir yolu olarak görülse de günümüzde teknoloji sayesinde veri toplama göz bağımsız hale gelmiştir.

Örneğin astrofizikçiler çıplak gözle galaksileri incelemez; dijital cihazlar kullanırlar. Atomik düzeyde çalışan araştırmacılar da gözle değil, gelişmiş teknolojik araçlarla veri toplar. Dolayısıyla veri toplamanın gözle yapılması zorunluluğu artık ortadan kalkmıştır. Burada önemli olan, verileri yorumlama yeteneğidir. Çünkü bilimin asıl amacı, topladığımız verilerle geleceğe dair çıkarımlar yapabilmek ve doğru kararlar verebilmektir.

 

Görme engelliler bilim faaliyetlerine katılabilir mi?

Görme engelli bireylerin bilim yapabilmeleri için en önemli adım, uygun politikalar üretmek ve destek mekanizmaları sağlamaktır. Bugün artık sorulması gereken temel soru, “Yapabilirler mi?” değil, “Nasıl destekleyebiliriz?” olmalıdır. STEM alanında çalışmalar yürütürken evrensel tasarım ve bireysel ihtiyaçlar da mutlaka dikkate alınmalıdır. Her bireyin farklı duyusal hassasiyetleri, farklı öğrenme yolları vardır; örneğin bazı görme engelliler dokunsal çalışmalarda tüylü materyallere dokunmak istemeyebilir. Bu nedenle sadece evrensel tasarım değil, bireysel tasarımlar da geliştirilmelidir.

 

Görme engellilerin öğrenme deneyimleri

Öğrenme deneyimi çok önemlidir. Bilim eğitimi sadece teorik bilgi değil, aynı zamanda deneyim ve uygulama gerektirir. Görme engelli öğrencilerin kimya deneyleri yapmak, kabartma grafiklerle veri okumak gibi farklı deneyimlere erişmeleri sağlanmalıdır. Öğretmenlerin hem görme engellilere hem de gören öğrencilere karşı empatik ve yaratıcı yaklaşması gerekir. Bu noktada, örneğin gözleri kapalı deneyler yapılması, öğretmenlerin betimleme ve açıklama becerilerini geliştirmesine yardımcı olabilir.

 

Görme engelliler için duyarlı materyaller geliştirilmeli

Duyarlı materyaller (sese, dokunmaya, sıcaklığa, titreşime duyarlı) ve erişilebilir laboratuvar ortamları da kritik önemdedir. Örneğin sesli termometreler, farklı yüksekliklere ayarlanabilir masalar, sesli pipetler gibi materyaller hem maliyet açısından erişilebilir hem de pratiğe dönük çözümler sunar. Bu tür araçlar, laboratuvarlarda engelli öğrencilerin de aktif şekilde yer alabilmesini sağlar.

 

Erişilebilir teknolojilerin bilim üretimindeki yeri

Erişilebilir teknolojiler de bilimi herkes için ulaşılabilir kılmada önemli bir araçtır. Navigasyon uygulamaları, ekran okuyucular, artırılmış gerçeklik çalışmaları, sesli grafik okuma sistemleri gibi çözümler hem günlük yaşamı kolaylaştırır hem de bilimsel öğrenme süreçlerini destekler.

Bilimsel çalışmaların ve projelerin başarısı, herkesin katılımına açık olmasıyla ölçülmelidir. Bir deneyin ya da bir STEM etkinliğinin gerçek anlamda başarılı sayılması, engelli bireylerin de bu sürece dâhil olabilmesine bağlıdır. Yani bilimi demokratikleştirmek, toplumsal gelişim için vazgeçilmezdir.

 

Rol modeller görme engellilerin özgüvenini arttırabilir

Rol modellerin önemi de bu bağlamda büyüktür. Engelli bireylerin farklı alanlarda elde ettikleri başarıların gösterilmesi, hem engelli hem de engelli olmayan bireyler için motivasyon kaynağı olur. Aynı zamanda toplumun genel bakış açısını değiştirmede etkili bir araçtır.

Küçük, pratik örnekler de çok önemlidir. Örneğin bir devre deneyinde ampul yerine pervane kullanılması, silikon işaretlerle dinamometrelerin daha anlaşılır hale getirilmesi gibi küçük dokunuşlar, bilimsel faaliyetlerin erişilebilirliğini artırır. Bu gibi çözümler, aslında isteyince her problemin birden çok çözümü olabileceğini gösterir.

Bilim eğitiminin ve STEM çalışmalarının başarısı, katılımcıların çeşitliliği ve kapsayıcılığıyla ilgilidir. Görme engellilerin, diğer engelli bireylerin ve tüm farklı ihtiyaçlara sahip öğrencilerin bilimsel süreçlere dâhil edilmesi, hem bireysel gelişimi hem de toplumsal ilerlemeyi destekler.

 

Paylaş: