Eşpedal Derneği 10. Yıl Yol Arkadaşlığı Festivali’ne katıldım

Toplantı salonunda düzenlenen panelde konuşma yaparken çekilen fotoğrafta, konuşmacılar olarak önde iki kişi sandalyede oturuyoruz. Solda ben elimde mikrofon tutar halde konuşuyorum. Sağda ise diğer panelist Özge Ünlü dinler vaziyette. Arkada, üzerinde “Emre Taşğın Kimdir?” başlıklı bir sunumun yansıtıldığı bir perde bulunuyor. Sunum slaytında (“Engellilik Posthümanizm ve Türkiye”) ve hakkımda çeşitli bilgiler yer almakta. Görselin arka planda masa ve sandalye detayları seçilebiliyor. Betimleme: Be My Eyes yapay zeka.

 

Eşit, erişilebilir ve engelsiz bir yaşam idealiyle 10 yıl önce yola çıkan Eşpedal Derneği, kuruluşunun 10. yılını “Yol Arkadaşlığı Festivali” ile kutladı.

23 Kasım 2025 tarihinde İzmir’de düzenlenen festival, derneğin gönüllülerini, üyelerini, destekçilerini ve yıllardır bu yolculuğa eşlik eden birçok kişiyi bir araya getirdi. Katılımcılar festivalde, hem geçen yılların birikimini değerlendirdi hem de gelecekte yapılacak yeni projeleri konuşma fırsatı buldu.

 

Engellilik Bilinci ve Erişilebilirlik Paneli’nde konuşmacı oldum

Festival kapsamında düzenlenen “Engellilik Bilinci ve Erişilebilirlik Paneli”nde Moderatör Dr. Öğr. Üyesi Öznur Öztunç Kaymak ve diğer panel konuşmacısı Dr. Öğr. Üyesi Özge Ünlü ile birlikte, hem Türkiye’de hem de dünyada engellilik alanının temel kavramlarını, güncel yaklaşımlarını ve erişilebilirlik politikalarını detaylı biçimde ele aldık.

Konuşmama engelliliğin ne olduğu ve nasıl tanımlandığı üzerine düşünerek başladım. Engelliliği bireyin fiziksel özelliklerinden ya da yetersizliklerinden ibaret gören anlayışın artık geride kaldığını, günümüzün dünyasında engelliliğin toplumsal bariyerler üzerinden okunması gerektiğini anlattım. Yani engellilik, bireyin taşıdığı bir kusur değil; erişilemeyen binaların, kullanılmayan teknolojilerin, dışlayıcı politikaların ve toplumun inşa ettiği engellerin bir sonucudur. Bu çerçevede hak temelli yaklaşımın ve paralelinde ortaya çıkan evrensel tasarım ilkesinin neden hayati olduğunu örneklerle açıkladım. Engelliliği bireyin içinden çekip toplumun üzerine koyduğumuzda, aslında sorunların çözümünün bireyin değil sistemin dönüşmesinde olduğunu hep birlikte görmüş olduk.

Panelde ayrıca Türkiye’deki yasal çerçevenin temelini oluşturan 5378 sayılı Engelliler Hakkında Kanun’dan bahsettim. Bu kanunun erişilebilirliği hukuki bir zorunluluk haline getirdiğini, kamu binalarından dijital platformlara kadar geniş bir alanda standartlar belirlediğini aktardım. Bu noktada, denetim mekanizmalarının kağıt üzerinde kalmaması için toplumsal farkındalığın da aynı ölçüde güçlendirilmesi gerektiğini vurguladım.

Dijital erişilebilirlik konuşmamın önemli başlıklarından biriydi. WCAG standartlarının evrensel olarak kabul edildiğini, ülkemizde yürürlüğe giren Web Siteleri ve Mobil Uygulamaların Erişilebilirliği konulu Cumhurbaşkanlığı Genelgesi ile dijital erişilebilirliğin bir politika haline getirildiğini vurguladım.

Konuşmamın son bölümünde yapay zekânın erişilebilirlik alanındaki potansiyeline değindim. Yapay zekânın doğru kullanıldığında, özellikle algılama, tanıma, yönlendirme ve iletişim alanlarında engelleri önemli ölçüde azaltabileceğini; gelecekte daha kapsayıcı bir dünyanın ancak teknoloji ile hak temelli politikanın birlikte ilerlemesiyle mümkün olacağını anlattım. Erişilebilirliğin bir insan hakkı olduğunu, bu hakkın hayata geçirilebilmesi için toplum, devlet, özel sektör ve teknoloji geliştiricilerinin birlikte çalışması gerektiğini belirterek sözlerimi tamamladım.

Paylaş: