|

Engelli haklarının geleceği

 

Ankara Kızılay’da beyaz bastonumla yaptığım yürüyüş sırasında karşılaştığım erişilebilirlik sorunlarından yola çıkarak, engelli hakları mücadelesinin ekonomik, sosyal ve siyasal boyutlarıyla birlikte ele alınmasının önemini vurguluyorum.

Engelliler ne istiyor, engelli hakları nereye gidiyor? Bu soruları tartışmak üzere bir söyleşi gerçekleştirmek ve aynı zamanda bir görme engelli olarak sokaktaki erişilebilirlik sorunlarını uygulamalı biçimde göstermek amacıyla Ankara Kızılay’da yürüyüşe başlıyorum. Beyaz bastonum elimde, Karanfil Sokak’tan Güven Park yönüne, Meşrutiyet Caddesi boyunca ilerliyorum. Bayram öncesindeki yoğun hareketliliğin ardından bugün cadde nispeten sakin.

 

Gençler sokağa İmamoğlu için mi çıktı?

Bu son protestoların fitilini ateşleyen, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasıydı. Toplumda bir dalgalanma oldu, hatta yeni bir “Gezi olayı mı geliyor?” sorusu sorulmaya başlandı. Ancak burada üzerinde durulması gereken temel mesele, protestolara katılanların motivasyonuydu. Gerçekten İmamoğlu için mi sokaklara çıkıldı, yoksa başka birikmiş sorunların dışavurumu muydu? Aslında gençler başta olmak üzere katılımcıların büyük kısmı ekonomik kaygılar, gelecek endişeleri ve özgürlüklerinin kısıtlandığı duygusu nedeniyle protestoya katıldı. Ekrem İmamoğlu meselesi, bu birikmiş tepkilerin dışavurumunda bir tür araç oldu.

Eylemlere CHP doğrudan sahip çıktı, çünkü İmamoğlu üzerinden siyasi bir boyutu vardı. Gençler, çeşitli şekillerde seslerini duyurmaya çalıştılar. Ancak bazı provokasyon girişimleri ve zaman zaman yaşanan şiddet olayları nedeniyle protestoların amaçlarının tam olarak ifade edilmesi güçleşti.

 

Engelliler neden sokak protestolarına katılamadı?

Tüm bunların ışığında asıl soru, engellilerin bu protestolar sırasında nerede durduğudur. Çünkü engelli bireylerin sokak eylemlerinde pek fazla görünmediği görülüyor. Bunun çeşitli nedenleri olabilir. Birincisi, güvenlik kaygısıdır; eylemlerde kendilerini koruyamayacakları düşüncesiyle sokağa çıkmamayı tercih etmiş olabilirler. İkincisi ise, ekonomik veya sosyal anlamda yaşanabilecek sonuçlar olabilir; işlerini kaybetmek veya aileleriyle sorun yaşamak istemiyor olabilirler.

 

Engelli hakları nereye gidiyor?

Peki, engelli hakları genel olarak nereye gidiyor? Dünya çapında yeni bir dönem başlıyor; yapay zeka hızla gelişiyor, ticaret savaşları ve küresel siyasi gerilimler artıyor. Böyle bir dönemde Türkiye’de engelliler haklarını nasıl ifade edecekler, ne tür taleplerle ortaya çıkacaklar? Özellikle bu protesto döneminde, görme engellilerin nasıl güvenle hareket edebileceğine dair birtakım erişilebilir bilgiler paylaşıldı, fakat engellilerin çoğu sokakta aktif olamadı. Sokaklarda bu hareketlerin içinde olmak engelliler için ciddi riskler içeriyor.

Yerel yönetimlerin değişmesinden sonra erişilebilirlik sorunlarında bir değişim oldu mu?

Ankara özelinde baktığımda, toplu taşıma araçlarında sesli anonslar halen çalışmıyor, ne zaman geleceği belli değil. Bazı yerlerde hissedilebilir yüzeyler yapılmaya başlanmış olsa da uygulamalar çok yetersiz. Bir EGO bürokratından edindiğim bilgiye göre, yıl sonuna kadar tüm araçlarda sesli anonslar tamamlanacakmış. Ancak daha önce verilen sözlerin tutulmadığı da biliniyor. Benzer durum İstanbul ve İzmir gibi büyükşehirlerde de mevcut. Parti ayrımı gözetmeksizin, belediyelerin erişilebilirlik politikalarında ciddi eksiklikler yaşanıyor. Yani engellilik meselesi temelde bir zihniyet meselesi ve bu zihniyet tüm siyasi yapılarda benzerlik gösteriyor. Dolayısıyla günlük siyasi çatışmalara girmeden, parti ayrımı yapmadan, esas olanın erişilebilirliği ve hakları elde etmek olduğunu vurgulamak gerekiyor.

 

Engelliler toplumsal mücadelenin içinde olmalı

Diğer yandan, engelli hakları mücadelesinin yalnızca engellilik odaklı olması yeterli değil. Bizler aynı zamanda ekonomik, sağlık ve toplumsal sorunlarla da mücadele ediyoruz. Engelli bireylerin toplumun diğer kesimleriyle birlikte, ekonomik sorunlar, iş bulamama sorunları, sağlık hizmetleri gibi ortak sorun alanlarında da mücadele içinde yer alması gerekiyor. Çünkü toplumun diğer kesimlerinden destek beklerken, onların mücadele alanlarında yer almamak, bizi yalnızlaştırıyor. Bu sebeple, kesişimsel mücadele önemli. Engelliyiz ama aynı zamanda işçi, memur, kadın, genç ya da yaşlıyız. Tüm bu kimliklerin içinde ortak sorunlarımız var. Bunlara da ses vermeli, bu alanlarda da mücadele yürütmeliyiz.

 

Engelli sorunları çeşitlilik gösteriyor

Engelli hakları mücadelesinde farklı engel gruplarının öncelikleri de çeşitlilik gösterebilir. Bir kesim için sokakların, web sitelerinin erişilebilirliği önemlidir; diğer bir kesim için ekonomik desteklerin artırılması, bakım paralarının iyileştirilmesi önceliktir. Bir başkası sağlık harcamalarının yükünden kurtulmak isteyebilir. Engelli bireylerin ve sivil toplum örgütlerinin birbirlerinin sorunlarını anlamaları ve bu sorunlara birlikte çözüm aramaları gerekiyor. Kişilerin ihtiyaçları farklıdır, ancak bu farklılıklar bir engelin diğerinden daha önemli olduğu anlamına gelmez. Bu yüzden sorunları formüle etmek, aramızda daha güçlü diyaloglar geliştirmek önemlidir.

Engelli bireylerin sorunlarını görünür kılmak, ortak mücadeleyi güçlendirmek ve haklarımızı daha etkili biçimde talep etmek için birbirimizin sorunlarına karşı duyarlı ve açık olmalıyız.

Paylaş: