| |

ABD’de Dijital Erişilebilirlik, Engelliler ve Yapay Zekanın Geleceği

 

Oracle firmasında erişilebilirlik departmanında görevli Uğurcan Kutluoğlu ile, ABD’de dijital erişilebilirliğin yasal ve teknolojik temellerinden engelli bireylerin hak mücadelesine ve yapay zekâ destekli geleceğe uzanan kapsamlı bir yolculuğa çıkıyoruz.

Dijital erişilebilirlik artık dünya genelinde farklı bir sektör olarak kabul ediliyor. Hatta Mayıs ayında bu alana özel bir gün bile kutlanıyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde bu konuda önemli ilerlemeler kaydedilmiş durumda. Bu söyleşide, uzun yıllardır erişilebilirlik alanında çalışan ve şu anda Oracle’da görev yapan Uğurcan Kutluoğlu ile ABD’de dijital erişilebilirliğin durumu, yasal çerçevesi, uygulamalar ve Türkiye için çıkarılabilecek dersler konuşuldu.

 

Uğurcan Kutluoğlu Kimdir?

Uğurcan Kutluoğlu, kariyerine Türkiye’de TÜRKSAT’ta e-Devlet projesiyle başladı. Daha sonra Silikon Vadisi’ne taşınarak çeşitli şirketlerde erişilebilirlik uzmanı olarak çalıştı. Script ve Level Access gibi firmalardan sonra Oracle’da devam etti. Görsel tasarım kökenli olan Kutluoğlu, web standartlarıyla tanıştıktan sonra erişilebilirlik alanına yöneldiğini ifade ediyor. Türkiye’de dijital erişilebilirlik uzmanı olarak tanımlanan kişilerin sayısının az olduğuna, bu alanda sertifikaların ve düzenli sınavların bulunmadığına dikkat çekiyor. Kendisinin ise IIP sertifikasına sahip ilk Türk olduğunu belirtiyor. Ona göre, sertifikalar önemli olsa da asıl belirleyici olan yapılan işin kalitesi ve projelerde yaratılan etki.

 

Oracle Hakkında

Oracle’ın genellikle veri tabanlarıyla bilindiğini ancak son yıllarda bulut bilişimde de öncü bir firma haline geldiğini belirten Kutluoğlu, Oracle’ın erişilebilirlik konusunda oldukça gelişmiş bir düzeyde olduğunu vurguluyor.

 

Dijital Erişilebilirlik Nedir?

Uğurcan Kutluoğlu, dijital erişilebilirliği üç temel ayak üzerinde değerlendiriyor: kullanılabilirlik, standartlar ve yardımcı teknolojiler.

Kullanılabilirlik, bir ürünün herkes tarafından kolayca ve etkin şekilde kullanılabilmesini ifade ediyor. Tasarımda tekerleği yeniden keşfetmeye çalışmanın hata olduğuna değinen Kutluoğlu, kullanıcı deneyimini gerçek kullanıcılarla test etmenin önemine dikkat çekiyor.

Standartlar kısmında, WCAG (Web Content Accessibility Guidelines – Web İçeriği Erişilebilirlik Yönergeleri) en temel kaynak olarak öne çıkıyor. WCAG yalnızca web siteleri için değil, mobil uygulamalar, ATM cihazları, hatta mikrodalga fırınlar için bile uygulanabilir temel prensipler sunuyor.

Yardımcı teknolojiler ise ekran okuyucular, ekran büyütme yazılımları gibi araçları kapsıyor. Bu teknolojilerin de kendi içinde standardizasyon eksiklikleri olduğuna, her aracın farklı şekilde çalışabildiğine ve bu yüzden her ürünün farklı araçlarla test edilmesi gerektiğine dikkat çekiyor.

 

ABD’de Dijital Erişilebilirlik Mevzuatı

ABD’de dijital erişilebilirlik konusundaki yasal çerçeve oldukça karmaşık. Federal, eyalet ve yerel düzeyde çeşitli düzenlemeler var. En önemlilerinden biri, 1990’da imzalanan ADA (Americans with Disabilities Act – Engelli Amerikalılar Yasası). ADA, fiziksel erişilebilirliğin yanı sıra web sitelerinin ve dijital uygulamaların da erişilebilir olmasını kapsıyor. Ayrıca Section 504 ve Section 508 düzenlemeleri, federal kurumlarda ve devlet harcamalarında ayrımcılığı önlemek ve erişilebilirliği sağlamak için oluşturulmuş önemli düzenlemeler arasında yer alıyor.

Bu yasalar, kurumları dava edilebilir kılıyor. Engelli bireyler veya sivil toplum kuruluşları, bir web sitesi veya uygulama erişilebilir değilse ADA kapsamında dava açabiliyor. Sonuçta şirketler genelde anlaşma yoluna gidiyor, uygulamalarını erişilebilir hale getirmeyi ve yeni sorunları belli bir süre içinde çözmeyi taahhüt ediyorlar. Bunun yanında para cezaları da uygulanabiliyor.

Kutluoğlu, Domino’s Pizza örneğini vererek, firmanın web sitesini erişilebilir yapmamak için milyonlarca dolarlık dava masraflarını göze aldığını ve sonunda kaybettiğini anlatıyor. Bu olay, engelli bireylerin dijital hakları açısından önemli bir zafer olarak görülüyor.

 

Yapay Zeka, Engelliler ve Dijital Erişilebilirlik

Yapay zekâ konusu da söyleşinin önemli başlıklarından biriydi. Kutluoğlu, yapay zekânın özellikle yardımcı teknolojilerde büyük potansiyel taşıdığını ancak aynı zamanda veri gizliliği ve güvenilirlik açısından önemli riskler barındırdığını belirtiyor. Örneğin, yapay zekâ destekli ekran okuyucular artık etiketlenmemiş görselleri tanımlayabiliyor ancak henüz çok güvenilir değiller. Ayrıca, “tek satırlık kod” yaklaşımıyla pazarlanan, sitelere entegre edilen erişilebilirlik widget’larının çoğu durumda vaat edilen faydayı sağlamadığını, aksine erişilebilirliği olumsuz etkilediğini anlatıyor.

 

Mobil Cihazlar ve Dijital Erişilebilirlik

Mobil cihazların erişilebilirliği konusunda ise Apple ve Google’ın kendi standartlarını dayattığını, açık bir ortak standart olmadığını ifade ediyor. Buna rağmen mobil cihazlar, özellikle engelli bireyler için ilk yardımcı teknoloji deneyimlerini yaşadıkları araçlar olarak önemli bir yer tutuyor.

 

Türkiye’de Dijital Erişilebilirlik

Türkiye’deki dijital erişilebilirlik durumu hakkında ise Kutluoğlu, çok yakından takip etmediğini ama bazı girişimlerin farkında olduğunu söylüyor. Ancak Türkiye’de hâlâ yasal çerçeve ve standart eksikliğinin büyük bir engel olduğuna, farkındalık ve eğitim konularında ciddi gelişmelere ihtiyaç duyulduğuna dikkat çekiyor. Örneğin, mühendislik fakültelerinde erişilebilirliğin ders olarak okutulması gerektiğini savunuyor.

 

2030 Yılında Dijital Erişilebilirlik, Yapay Zeka ve Engelliler

2030 yılına yönelik öngörülerde Kutluoğlu, yapay zekânın hayatın her alanına daha fazla nüfuz edeceğini, sesli etkileşimlerin yaygınlaşacağını, yardımcı teknolojilerin kod yerine görsel odaklı çalışacağını ve web sayfalarının belki de tarihe karışacağını söylüyor. Ancak yapay zekâ gelişmelerinin iki farklı yaklaşımla değerlendirildiğini, bir grubun gelişmenin sınıra dayandığını, diğer grubun ise büyük sıçramalar beklediğini ifade ediyor. Kendisi ise daha temkinli bir iyimserlik içinde olduğunu belirtiyor.

Söyleşinin sonunda Kutluoğlu, dijital erişilebilirliğin herkesin sorumluluğu olduğunu, her gün daha fazla kapanan dijital kapıların engelli bireylerin yaşamında ciddi etkiler yarattığını vurguluyor. Erişilebilirliğin teknik bir konu olmanın yanında temel bir hak olduğunun altını çiziyor. Daha çok ses çıkarmanın, daha sık geri bildirim yapmanın ve gürültü olmaktan kurtulup “sinyalin” bir parçası olmanın önemine dikkat çekiyor.

Paylaş: