Görme engelli dağcı Necdet Turhan maceralarını paylaşıyor!
Bu söyleşide, görme engelli dağcı Necdet Turhan’ın yaşam öyküsü, spora erişimde engellilerin karşılaştığı önyargılar, ayrımcı tutumlar ve buna rağmen elde edilen başarılar bütün ayrıntılarıyla ele alınıyor. Program açılışında, hem körlerin hem de diğer engel gruplarının spor alanında sıklıkla karşılaştığı önyargılardan söz ediliyor. Bu önyargıların engelli olmanın kendisinden değil, toplumun bakış açısından kaynaklandığı vurgulanıyor.
Necdet Turhan’ın Günlük Yaşamı
Turhan, son dönemdeki yaşamından bahsederek söze başlıyor. Yalnız yaşadığını, günlük yaşamını bağımsız sürdürmek için pek çok becerisini geliştirdiğini anlatıyor. Kısa süre önce perdelerini yıkadığını, bunun kolay olduğunu ama perdeleri yerine takmanın çok zor geldiğini esprili bir şekilde ifade ediyor. Görme engelliler için pratik bir teknoloji olarak robot süpürge aldığını, bu cihazın görenler için de faydalı olabileceğini, ancak körler için çok daha pratik olduğunu söylüyor. Arkadaş çevresinde uzun süredir tanıdığı kişiler olduğunu, bunlardan birinin yeni üniversite sınavına girdiğini ve iletişimlerinin devam ettiğini ekliyor.
Bursa’da hemen her gün üstten bakışlı veya sorun yaratan yaklaşımlarla karşılaştığını, artık yalnızca gerekli gördüğünde tepki verdiğini belirtiyor. Heykel civarında yaşadığı bir olayı aktarıyor: Dar bir sokakta yürürken arkadan gelen biri, hiçbir şey söylemeden omzuna elini koyup yürümeye başlıyor. Bu kişinin Antalya’da bir görme engelliler derneğinde çalıştığını ve oradaki başkana böyle eşlik ettiğini söylediğini, ancak yardım etmeden önce mutlaka sorulması gerektiğini kendisine hatırlattığını anlatıyor. Bu türden yardımların, kişinin izni olmadan yapılmaması gerektiğini vurguluyor.
Toplu taşımada yaşadığı sıkıntılardan bahsediyor; özellikle Görükle otobüslerinin kaldırılması ve yerine minibüslerin verilmesi sürecini eleştiriyor. Buna karşın şehir yaşamında yer almaya devam ettiğini, gençlerle yan yana geldiğinde onlara engelliliğe dair doğru yaklaşım biçimlerini anlattığını, faydalı olacağına inandığı gençlerle konuşmayı sürdürdüğünü söylüyor.
Görme Engelli Dağcı Necdet Turhan Hakkında
Kendisini tanıtırken sonradan görme engelli olduğunu, 40 yılı aşkın süredir total kör olduğunu ifade ediyor. Şu an 60’larının üzerinde olduğunu, 70’e yaklaştığını, “40 yılın körüyüm” derken hem yaşını hem deneyimini ima ettiğini belirtiyor. ODTÜ’de önce Uluslararası İlişkiler, sonra Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi okuduğunu ve şeref öğrencisi olarak mezun olduğunu anlatıyor. Öğrencilik yıllarında bilişim teknolojilerinin yok denecek kadar sınırlı olduğunu, ders materyallerini kasetlere okutarak takip ettiğini, tam kitap okutmanın neredeyse imkânsız olduğunu söylüyor. Mezuniyet sonrası ilk konuşan defterlerden başlayarak bilgisayar kullanmaya başladığını, disketlerle sınırlı veri kaydedebildiğini, bu teknoloji sayesinde Bursa’da bir gazetede 3,5–4 yıl boyunca röportajlar yaptığını ve yazılar yazdığını aktarıyor.
Windows işletim sistemine geçişin görme engelliler için büyük kolaylık getirdiğini, ekran okuma programlarının bu dönemde kullanılmaya başlandığını belirtiyor. Bugün gelinen noktada görme engellilerin dijital teknolojiden yararlanma imkânlarının “uzaya çıktığını” söylüyor. Yapay zekâ çağının başladığını, Be My Eyes gibi betimleme yapan uygulamaların ve akıllı gözlüklerin körlerin yapabilirliğini daha da artıracağını ifade ediyor.
Görme engelli dağcı Turhan, Dağcılıkla Nasıl Tanıştı?
Dağcılıkla tanışmasının ODTÜ yıllarında olduğunu, ODTÜ Dağcılık ve Kış Sporları Kolu onur üyesi olduğunu aktarıyor. Görme yetisini kaybetmeden önce Uludağ derelerinde alabalık tutma tutkusunun, doğaya duyduğu özlemin bu ilgiyi beslediğini anlatıyor. İlk yıl, arkadaşlarının tereddütleri nedeniyle sadece Elmadağ yürüyüşü ve Işık Dağı kampına katılabildiğini, Ilgaz Dağı’ndaki özel bir etkinliğin ise dönüm noktası olduğunu söylüyor. Burada sopayla arkadaşının ayak seslerini takip ederek karda yürüme tekniğini geliştirdiğini, sonrasında iki baton ve önde giden kişinin çantasına veya çanına yönelerek ilerlediğini açıklıyor.
İlk yıllarda karşılaştığı kısıtlamalara rağmen kulüpten kopmadığını, atletizm antrenmanlarına katıldığını ve arkadaşlarıyla sosyal bağ kurarak ertesi yıl dağcılık eğitimlerine başladığını söylüyor. Bu süreçte zor olmayan rotalarda kaya tırmanışları yaptığını, en önemli deneyimlerinden birinin Bey Dağları geçişi olduğunu aktarıyor.
Beş Kıtada Beş Maraton, Beş Zirve
Beş Kıtada Beş Maraton, Beş Zirve projesinin hikâyesi 2000’de Avrasya Maratonu’nun 15 km etabını koşması ve 2002’de New York Maratonu’nu tamamlamasıyla başlıyor. New York dönüşünde, maraton koşmanın sanıldığı kadar zor olmadığını ve dağcılık ile koşuyu birleştirerek 5 kıtada 5 maraton ve 5 zirve hedefi koyduğunu anlatıyor. Çevresinden kimsenin inanmadığını, bu nedenle “olduğu yere kadar” diyerek hedefe adım adım ilerlediğini söylüyor. Projenin 15 yıl sürmesinin en büyük nedeni bütçe yetersizliği; 2017’de Avustralya’daki Kosciuszko tırmanışı ile tamamlandığını ifade ediyor.
Maratonlarda yaşadığı zorluklar arasında New York’ta kılavuz sporcu eksikliği ve kıyafet/ayakkabı seçiminin yanlış olması, Japonya Dünya Körler Maratonu’nda ise hızlı başlangıç ve su eksikliği nedeniyle ciddi bitkinlik yaşaması öne çıkıyor. Bu tecrübelerden maraton yönetiminin, doğru ekipmanın ve hidrasyonun önemini öğrendiğini belirtiyor.
Görme Engelliler Dağcı Olabilir Mi?
Dağcılıkta Bey Dağları geçişleri, Ağrı tırmanışları, Ercüyes, Uludağ, Mont Blanc, Avusturya Alpleri ve en zorlu deneyim olarak tanımladığı Kilimanjaro var. Kilimanjaro’da 5000 metrede ciddi sağlık sorunları yaşadığını, buna rağmen devam ettiğini anlatıyor. Dağcılığın körler için en riskli doğa etkinliklerinden biri olduğunu, bu nedenle önce doğa yürüyüşleri ve kampçılık ile başlanması gerektiğini, kondisyon ve denge becerisinin şart olduğunu vurguluyor. Kullanılan ekipmanları ayrıntılı biçimde tarif ediyor: krampon, kazma, ip birliği, kaya iniş malzemeleri, çadır, gorotex giysiler, bivak torbası, termos vb.
Görme Engelli Dağcı Turhan, Dağlarda Ne Aradı?
Dünyada başka görme engelli dağcıların da bulunduğunu, ancak Everest’in yaş ve imkân sebepleriyle hedefinde olmadığını söylüyor. Dağlara çıkma nedenini “gençliğimdeki dağların seslerini ve kokularını aramak” şeklinde tanımlıyor.
Spor Bakanı, Necdet Turhan’ın Ağrı Dağı’na Tırmanmasını Nasıl Engelledi?
Spor yaşamında önyargıların üst düzeyde de yaşandığını, 2000 öncesinde dönemin Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Fikret Ünlü’nün görme engelli olduğu gerekçesiyle Ağrı tırmanışına katılmasını engellediğini anlatıyor. Faks ile bakanı eleştirdiğini, telefonda uzun süre konuşsalar da ikna edemediğini, olayı kişiselleştirmeden ODTÜ ekibiyle tırmanışına devam ettiğini söylüyor.
Program sonunda engellilere seslenerek “hangi zorlukla karşılaşırsanız karşılaşın, moralinizi bozmayın, vazgeçmeyin; A planı olmazsa B planına geçin, kendinizi eve kapatmayın, mücadeleye devam edin” mesajı veriyor. Konuşma boyunca 40 yılı aşkın görme engellilik deneyimini, 30 yılı aşan spor ve dağcılık serüvenini, teknolojik gelişmelerin katkılarını, yaşadığı fiziksel ve psikolojik mücadeleleri, karşılaştığı önyargıları ve bunlara verdiği tepkileri tüm ayrıntılarıyla paylaşıyor.