2025 Uluslararası Engelsiz Bilişim Kongresi’ne katıldım
Manisa Celal Bayar Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen Bilişim Teknolojilerinde Evrensel Tasarım (BİLTEVT2025) Uluslararası Engelsiz Bilişim 2025 Kongresi açılış ve Engelsiz Bilişim 2025 Ödül Töreni, 15 – 17 Ekim tarihlerinde gerçekleştirildi.
Bu yıl Engelsiz Bilişim 2025 ödülleri kapsamında, Emre Taşgın kişisel YouTube kanalı ile Engelsiz Medya kategorisinde ödüle layık görüldüm. Ödülü kanalın gelişimine verdiği katkılardan dolayı eşim Ayşegül Taşgın ile birlikte aldık. Ayrıca “DİJİTAL ERİŞİLEBİLİRLİK ÇAĞINDA EĞİTİMDEN TOPLUMSAL KATILIMA YENİ YAKLAŞIMLAR“ adlı oturumda, Pasif Kullanıcılardan Bilgi Üreten Özneler’e: Crip Tekno-Bilimde Engelliliğin Rolü başlıklı bildiri sundum.
Kongrenin kapanış oturumunda düzenleme ekibini temsilen yaptığım konuşmada şu sözleri sarf ettim:
“Orada (YouTube kanalımda) da yapmaya çalıştığım şeyi artık daha net görüyorum. Engellilik alanında farklı bilgi ve becerilerini ortaya koyabilecek çok fazla insan oluşmaya başladı. Bu, iyi bir şey. Yani 2011 yılından beri Özhan Hocam’ın söylediği gibi buradayım. O zamanlar öğrenci platformuyduk, sonra dernek olduk. Şimdi ise farklı kimliklerimiz olmaya başladı. O günden bugüne geldiğimizde aramıza çok fazla farklı sektörlerden yeni insanın katılmış olması, sabırla bugüne kadar getirdiğimiz çalışmaların da bir göstergesi diye düşünüyorum. Yoksa o kanal da bu kadar büyümezdi, bizim platform da bugün buralara gelemezdi kanaatindeyim. Bugün sizin de söylediğiniz gibi, eskiden geleceğe dair vaatlerden oluşan sunumları daha çok görürdük veya neyin nasıl yapılması gerektiğini maddeler hâlinde sıraladığımız içerikler olurdu. Bugün de yine bunlar var ve olmaya da devam edecek. Ama bununla beraber artık içimizden birilerinin, o gün öğrenci olanların bazılarının, kimi kurumlarda, kamuda, özel sektörde ya da sivil toplumda söz sahibi olmaya başladığını görüyoruz. Söz sahibi olan bu kişilerin bulundukları yapıları dönüştürmeye başladıklarını, erişilebilir hâle getiren uygulamalar tasarladıklarını ve bunlarla da toplumda belli bir kesimin hayatını değiştirdiklerini gözlemliyoruz. Bunların hepsi güzel gelişmeler ve görüyorum ki kongrenin bu anlamdaki değeri gerçekten çok büyük. Biz bazen içerisinde olduğumuz zaman bazı şeyleri sanırım çok göremiyoruz ya da neyin ne kadar büyük olduğunu, kat edilen ilerlemenin hangi aşamada olduğunu hissedemiyoruz. Bu tarz kongreler bize bunu gösteriyor. Yani bugün buradayız, Manisa’dayız ve Türkiye’nin farklı şehirlerinden, farklı alanlarda bu alana katkı sunan kişilerin hepsi buraya geldiler. Neden geldiler? Çünkü görünür olmak istiyorlardı, çalışmalarıyla var olmak istiyorlardı. “Biz de buradayız” demek istiyorlardı ve bu kongreyi de o yüzden değerli görüyorlardı. Bu açıdan bakıldığında, bence kongre alandaki niteliğini koruyarak her geçen yıl daha uygulama odaklı, daha çok çözümün vurgulandığı projeleri ve sunumları içerecek. Biz de hem bunları yapıyor hem de izliyor olacağız. Ama Özhan Hocam’a ayrıca bir teşekkür gerçekten gerekiyor. 2011 yılından bu yana bu kongre çok farklı şartlarda devam edebiliyorsa —pandemi dönemini de buna dahil edersek— o şartlarda bile bir şekilde programlar yapabildiysek, bu Özhan Hoca’nın katkısı, sabrı ve istikrarı sayesinde oldu. O da bence bir teşekkürü fazlasıyla hak ediyor.”